Yeni Şafa

Melih Altınok
melihaltinok@birgun.net
MEDYAZADE
Yeni Şafak'tan Kürşat Bumin, geçtiğimiz günlerdeki bir yazısında yakınıyor: "Yetkin yine sakin mi sakin... 'Yok artık daha neler!' demesini bekliyor değiliz ama bu kadar da sakin olunmaz ki..." Bumin'in Radikal yazarı Murat Yetkin'i insafa davet etmesinin sebebi, Yetkin'in Reisi Cumhur'un görev süresiyle ilgili bir yazısı. Bumin'e göre, Yetkin Sezer'e torpil geçiyor ve üstelik bu işi her zamanki sakin üslubuyla yapıyor. Yetkin ise Bumin'e cevaben, "Ben, asıl kızgınlığın 'sakin yazmama' değil, gelişmelerin perde arkasını, aslında ne anlama geldiğini ortaya çıkarma çabama olabileceği kuşkusunu da aklımda tutarak, edindiğim bilgileri 'sakin sakin' yazmaya devam etmeyi düşünüyorum." diyor.

Bence bu tartışmada Kürşat kardeşim haklıdır. Ne öyle Allah aşkına, bir sükunet, bir rahadık... Köşe yazarı dediğin aldığı paranın hakkını vermeli. İçeriğin değil, üslubun önemli olduğunu öğrenemedi gitti şu genç gazeteciler. Bağıracaksın, yeter diyeceksin ve hatta arada bir bizim Çölaşan'ın yaptığı gibi, hakaretlerini toplu yazılar adıyla yayınlayacaksın. Radikal yöneticilerine, Yetkin'i Yeniçağ'a, Vakit'e olmadı Tercüman'a staj için göndermelerini tavsiye ederim. Yazarın üslubunun çirkefleşmesinde yararlı olacaktır. Hayır, bizim gazeteye gelsin diyeceğim, laf aramızda bizde de böylesine bir staja ihtiyacı olan pek çok yazar var. Hamaset şart, özellikle gazeteci milleti için.

AJANS... AJANS... AJANS... AJANS...

Bunlar mı gazeteci?..
HALKA
ve olaylara üst başlığıyla çıkan Tercüman gazetesi, kimlerin ya da nelerin borazanlığını yapıyor tartışılır. Ancak gazetecilik anlayışlarının sakatlığı ayan beyan ortada. Geçtiğimiz günlerde gazetede yer alan 'Bunlar mı meclise girecek' başlıklı haberde, PKK ile ilgili bir operasyondan bahsediliyor. Haberin baslığını hatırlayıp şaşkınlıkla PKK'nin seçimlere gireceğini düşünüyor insan. Ama haberin ilerleyen bölümünde konunun bir şekilde Demokratik Toplum Partisi'ne (DTP) getirildiğini görünce her şey anlaşılıyor. Pek çok örnekte olduğu gibi, Tercüman da evrensel gazetecilik ilkelerini bir yana koyup, söz konusu partiye olan kinini haberde kusuyor. Yasalar çerçevesinde faaliyet gösteren meşru bir partiyi açıkça yargısız infaz edip hedef gösteriyor. Gazetenin haberindeki 'manidar' soruyu birazcık değiştirerek muhataplarına yöneltiyoruz.

Faşizmin yaratıcılıkla imtihanı...
KARADENİZ
Teknik Üniversitesi'nin devrimci öğrencileri, okuldaki hukuksuz soruşturmalara dikkat çekmek için geçenlerde bir tiyatro oyunu sergilediler. Öğrenciler oyunlarını You Tube adlı sitede de yayınladılar.

KTÜ'nin faşistleri de misilleme olarak aynı siteye kısa bir propaganda filmi koymuşlar. Mehter marşı eşliğinde envai çeşit silahın gösterildiği filmde muhalif öğrenciler tehdit ediliyor. Ortada, hazırlayıcılarının niteliğini ortaya koyan iki film var. Birinde yaratıcılık ve sanat, diğerinde sığlık ve şiddet.

... Diyor ki: "...Cenaze törenlerinde gözyaşı sel olup aktı. Başörtülü şehit anaları ve sakallı şehit babaları, ayakta güçlükle durabildiler." Vakit gazetesi.

Vakit'in hangi ölümlere daha çok üzüldüğünü biliyorduk ama bu kadar açık dillendirmelerini beklemiyorduk.

ELİNİN KÖRÜ
GEÇTİĞİMİZ
salı Ankara'da patlayan bomba tek kelimeyle yüreğimizi yaktı. Olayın hemen ardından askeri yetkililerin yaptığı açıklamalar ve medyanın tavrı da acımıza tuz biber oldu. Henüz patlamanın nedeni bile kesinleşmemişken bir takım adreslere atıfta bulunmasını ve sağduyu çağrılarının yerine yeni terör eylemlerinin ufukta olduğunun defalarca tekrarlanmasıysa ortamı daha da gerdi.

Haklısınız böyle bir tabloyla ilk kez karşılaşmıyoruz. Ne var ki içinde bulunduğumuz sürecin vahameti, böylesine hassas konularda her zamankinden daha dikkatli davranmamızı zorunlu kılıyor. Zira bizzat resmi yetkililerce dillendirilen bu müebbet olağanüstülük, her türlü provokasyona fazlasıyla müsait. Baksanıza, medyanın körüklediği korku ikliminin erken olgunlaştırdığı meyveleri şimdiden tatmaya başladık bile. Başbakanın sınır ötesi bir operasyona onay veren açıklamalarını, polisin yetkilerinin arttırılmasını içeren yasa tasarısı izledi. Daha durun, sırada kim bilir sağlığımızı bozacak daha ne tatlar var.

Kolluk kuvvetlerince gözaltına alınan zanlıları canlı bomba olarak duyuran ve bayrağı turnusol kağıdına çeviren kampanyalar düzenleyen medya kuruluşlarının, yaşanan terör olaylarındaki sorumluluklarını tez elden tartışmaya başlamalıyız. Bu noktada basın konseyinin uyarılarını sertleştiresi de hayati önem taşıyor. Bu ateş hepimizi yakmadan.