Polisin yetkilerini arttıran yasa tasarısı nihaye

Melih Altınok
melihaltinok@birgun.net
Polis basın elele
Polisin yetkilerini arttıran yasa tasarısı nihayet çıktı! Artık polisimiz ve dolayısıyla düzenimiz daha güçlü. Bundan böyle görevleri başındaki 'küçük hatalarından' dolayı polislerimiz mahkeme kapılarında süründürülemeyecek. Örneğin baba oğul Kaymazları evlerinin önünde öldüren yetkisiz kolluk güçleri, donatıldıkları yeni yetkilerle daha bir özgür hareket etme fırsatına sahip olacaklar. Ya da eşiyle yemek yiyen Masis KürkçügiPi, kameralar önünde dövmekten çekinmeyen polisimiz, bundan böyle elinin tersini de kullanabilecek. Gerisini siz düşünün Avrupa Birliği uyum sürecinin eddsiy-le, en azından yurttaşların da insan olduğunu ve uluorta şiddete maruz bırakılmamalarını kağıt üstünde de olsa garanti altına alan yasalar muktedirlerin uykularını kaçırmaya yetiyordu. Aslında bu sürecin bir gün mutlaka geriye doğru çevrileceğini biliyorduk. Zira, görevi başındaki trafik polislerini çileden çıkartan sarhoş sürücüler haber bültenlerinde ve gazetelerde sık sık arzı endam etmeye başlamışlardı. Patlayan bombalar ve asker cenazeleri derken, siyasal iktidar da sonunda pes etti ve bu topraklarda her zaman prim yapan, 'sokaklara hâkim devlet' klişesinin dayanılmaz hafıfline dayanamadı.

Basınımızın polis devletinin inşası yolundaki cansiperane çabaları asla unutulmayacaktır. Sap, keserin dönmesine her zaman kayıtsız kalacak değil ya!

...AJANS...

Arsız kardeşliği...
ORAY
Eğin'i tanıyorsunuz. Kimi zaman yarışma programlarında boy gösteriyor, kimi zaman da Akşam gazetesindeki köşesinde yazılar yazıveriyor. Esiyor, gürlüyor, saldırıyor. Serdar Turgut'un ağzından düşürmediği yeni gazeteci tipinin iyi bir prototipi Eğin. Yeni dünyanın kültürünü hatim etmiş, üstelik de sansasyonlar karşısında burnu son derece hassas. E tik değerler ya da ilkeler Eğin'in iki kelimeden ibaret kitabında yer almıyor. Amerikan aksanıyla haykırıyor gazetecimiz: Ben, ben!..

Geçenlerde, Emin Çölaşan ve Taha Akyol arasındaki polemiği köşesine taşıyan Eğin, politik duruşun anlamsızlığından dem vurarak hakemliğe de yeteneği olduğunu hepimize gösteriverdi. 'Namaz Kardeşliği' isimli yazısında, egemen söylemin hem laik hem de Müslüman klişesini layıkıyla işleyen yazarımız, marjinalliğin de bir yere kadar olduğunu bir güzel teorize etti.

Fikri neyse...
HÜRRİYET
savaş çığırtkanlığında liderliği kimseye kaptırmamakta kararlı gözüküyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye hava sahasını ihlal eden ABD uçaklarıyla ilgili Başbakan Erdoğan'la yapılan röportajı yorumlayan gazeteye bir göz atalım:

"Erdoğan 'Eğer bir daha ihlal olursa ne yapılacağı bellidir' dedi.

Bu söz askeri literatürde 'kimliği belirsiz askeri uçaklar sınır ihlali yaparsa dü-şürülür' anlamına geliyor. Askeri literatüre ne kadar da hâkimsiniz.

... Diyor ki:

"KUZEY Irak'ın Erbil kentinde bir havaalanı yapılıyor... Bu öyle basit bir havaalanı değil." Fatih çekirge

Biraz daha zorlayın sayın Çekirge. Olası bir savaşta katkılarınız unutulmayacak.

MEDYAZADE
DAHA
ne için bekliyorlar? Biz elimizden geleni yapıyoruz. Ama nihayetinde elimizdeki kalem. Gece yarısı sevinçten gözlerimiz yaşararak dinlediğimiz muhtıranın ardından beklenen anın geldiğine inanmıştık oysa. Meğer daha beklememiz gerekiyormuş.

Evet, sorumuz malumdur ve muhatapları da nettir. Ordumuzun Madagaskar'a ne zaman müdahale edeceğini bir an önce bilmek istiyoruz. Biz vatan millet adına her gün köşelerimizden haykırıyoruz, gazetelerimizin manşetlerini bu ulvi amaç için kullanıyoruz. Ama yetkililer hâlâ bekliyorlar. Dünyanın neresinde basın,

ordusuna bu kadar destek verir, sorarım size? Bakın, Ertuğrulcuğum nerdeyse savaş özel sayısı formatında çıkartıyor gazetesini. Hatta tirajının düşmesini göze alıp, baldır bacak fotoğraflarına bile beş on sayfa ayırmaya başladı zavallı.

İş orduda değil, Meclis'te bitiyor martavallarından da sıkıldık artık. Bu hikâyeleri çocuklara anlatsınlar. Meclis kararının bir ayrıntı olduğunu bilmiyor muyuz sanki? Gidersin, girersin Madagaskar'a, siyasilerde işin prosedürlerini hallederler. Komşu ülkenin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğü tehlikedeyken, altı üstü bir kağıt parçasından ibaret olan tezkerelerin lafı mı edilir? Zaten iş oraya varsın, biz vatansever basın birlikleri olarak elimizden geleni yaparız. Basınımız sınır ötesi harekâta çoktan girişti. En kısa zamanda ordumuzu da bekliyoruz.

Tokatçı polisi çeken kameraman işten atıldı
HABERVİZYON'un haberine göre, Doğan Medya Grubu'nda sudan nedenlerle işten çıkarmalar kıyım boyutuna ulaştı. Keyfi işten çıkarmalar sudan sebeplere dayanıyor. Bugün başarılı çalışmaları yüzünden ödül verilenlere bir süre sonra ceza veriliyor. 1 Mayıs'a damgasını vuran çevik kuvvet polisinin Masis Kürk-çügil'i tokatlaması görüntüsünü çeken CNNTÜRK kameramanı Bülent Usta da işten çıkartıldı. Yönetim 1 mayıs günü bu görüntüyü çektikten sonra Bülent Usta'ya bu görüntü için teşekkür etmişti.