Yeşilçam’ın efsanesi Kemal Sunal’ın eşyalarından ve filmlerinin bilinen sahnelerine yerleştirilmiş balmumu heykellerden oluşan Kemal Sunal Müzesi, Göztepe’de açıldı. Müze müdürü Sarı “Her köşe bir Sunal filmi” diyor.

Hâlâ güldürüyor
Fotoğraflar: İBB

Deniz Burak BAYRAK

Filmleriyle izleyenleri kahkahalara boğan Kemal Sunal 2000 yılında Balalayka filminin çekimlerine gitmek için bindiği uçakta kalp krizi geçirerek yaşamını yitirişiyle belki de ilk kez Türkiye’yi gözyaşı ve yasa boğmuştu. Yeşilçam’ın efsanevi oyuncusu replikleri ezbere bilinen ironik ve ikonik filmleriyle hafızalardaki yerini koruyor ve onu çok ama çok seven halkını hâlâ güldürmeyi sürdürüyor.

Geçtiğimiz günlerde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından 60. Yıl Göztepe Parkı içinde açılan Kemal Sunal Müzesi, İstanbul’a kazandırılan müthiş bir armağan. Daha önce Anadolu Park ve Bahçeler Şube Müdürlüğü olarak kullanılan bina; İBB Kültür, Sunal ailesi ve Sunay Akın’ın ortak akılla oluşturdukları etkileyici bir yapıya dönüştürülmüş. Ancak içeriye girmek o kadar da kolay olmuyor. Parka yaklaşırken uzun bir kuyruk sizi karşılıyor. İçeriye girdikten sonraysa sevgi seliyle karışık bir izdihama tanık oluyorsunuz.

ZİYARETÇİLER YAŞIYOR

Sinema tarihimizin en sevilen oyuncusu Sunal’ın akıllara gelebilecek her eşya, kostüm ve aksesuarının sergilendiği müze, hem kahkahalar atacağınız hem de duygulanabileceğiniz bir mekân özelliği taşıyor. Sergilenen eşyalar ve balmumu heykeller filmlerin çekim anını yaşatıyor adeta. ‘Atla Gel Şaban’ filmindeki minibüs, ‘Kibar Feyzo’ filminde ‘Faşo Ağa’ yazan duvar ile Şener Şen, gazinoda şarkı söyleyen ‘Şabaniye’, ‘Çöpçüler Kralı’nda pencereden bakan Ayşen Gruda, ‘Sakar Şakir’de her işe hile karıştıran Ali Şen, Hababam Sınıfı’ndan Adile Naşit ve Münir Özkul, Köyden İndim Şehire’de birlikte birçok filme imza attıkları Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Halit Akçatepe ve gündem seçimken olmazsa olmaz ‘Zübük’… Bu müze aynı zamanda Sunal’ın sinema yolculuğunda ona eşlik eden yol arkadaşlarına da bir saygı duruşu niteliğinde.

Müze iki kattan oluşuyor. Müze müdürü, aynı zamanda Gül Sunal’ın kuzeni olan, Bülent Sarı müzeyi birlikte gezerken “Her köşe bir film. Gelen ziyaretçiler filmleri capcanlı bir şekilde yaşıyor gibiler” diyor.  

Sergilenenler arasında sadece Kemal Sunal ve diğer sinema sanatçılarının film karelerinden oluşan konseptlere yerleştirilmiş balmumu heykelleri yok. Müzeyi gezerken Kemal Sunal’ın çok azimli bir koleksiyoner olduğunu da anlıyoruz. Öyle ki Sunal sanat yaşamı boyunca kullandığı kostümlerden özel yaşamında kullandığı kişisel eşyalarına kadar her şeyi saklamış. Böylece onun zevkleri ve bilmediğimiz birçok ilgi alanına ilişkin de bir şeyler öğrenmiş oluyoruz. Örneğin öğrendiklerimizden biri Sunal’ın ciddi bir kilit koleksiyoneri olduğu. Bu nahif kilitler de müzenin bir duvarını zarif bir yerleştirmeyle süslüyor. Bu kadar eşyayı ne yapacağını soran eşi Gül Sunal’a da yanıtı “Belki bir gün müze olur” olmuş. Şimdi o hayal yetkin bir şekilde gerçeğe dönüştü ve yediden yetmişe tüm sevenlerine kapılarını açtı.

Her gelenin gözlerini yaşartan bir köşe var ki söz etmeden geçmeyelim. Sunal’ın camekânlar içine yerleştirilmiş evrak, dergi, afiş ve günlük eşyalarının sergilendiği kısımda ilerlerken bir vitrinin önünde sessizce düşünen ve duygulanan insanlara rastlıyoruz. Yaklaştıkça aynı duygu durumunu biz de yaşıyoruz. Burası Kemal Sunal’ın yaşamını yitirdiği uçak yolculuğunda yanına almak için hazırladığı son bavulun sergilendiği nokta. Eşyaları onun hazırladığı gibi duruyor: Kazak, hırka, pasaport, tarak… Duvardaysa son defa Boğaziçi köprüsünü geçişini gösteren bir banka dekontu var, herkesi hüzünlendiriyor.

Müze, seçim çalışmalarından dolayı hızlıca ve nispeten sessiz bir açılışla kent yaşamına karıştı. Bu noktada yaşadığımız birkaç şeye de değinelim isteriz. Müzeye şimdilik ücretsiz olan girişler İstanbul Senin uygulaması üzerinden gerçekleştiriliyor ancak ileri yaştaki ve dijital çağa ayak uydurmakta zorlanan İstanbullular için bir kolaylık sağlanmalı. Tanıtım broşürleri ve bültenler de oldukça faydalı olacaktır. En mühim sorun ise müze ziyaretçilerinin içerideki hâl ve davranışları. Zübük’ün omzuna kolunu atan mı dersiniz, Hafize Ana’nın yanağından makas alan mı! Bülent Sarı, Adile Naşit heykelinin kolunun on defa yerine takıldığını belirtiyor, heykellerin olduğu alana geçilmemesini ifade eden engeller olduğu hâlde… Bu sebeple içerideki görevli sayısı artırılmalı. Yoksa anılarla dolu bu çok önemli müze, uzun ömürlü olmaz diye düşünüyoruz.