Artan yoksulluk, peş peşe gelen skandallar ve her alana yayılan kriz, iktidarı dibe çekerken toplumsal yapıyı AKP aleyhine dönüştürdü. İktidarın özellikle büyükşehirleri tümden kaybedeceğine vurgu yapan uzmanlar, “Halk, krizin nedeninin AKP’nin tercihi olduğunu gördü” diyor.

Halk, AKP’nin enkazını gördü
'Geçinemiyoruz' diyen yurttaşlar son bir yılda pek çok ilde sokağa çıktı. (Fotoğraf: Depo Photos)

Mehmet Emin KURNAZ

Milyonları derinden etkileyen yoksulluk kentlerin yapısını değiştirdi, toplumu hızla dönüşüme uğrattı. Kırlarda üretim durma noktasına gelirken kentlerde ise orta sınıflar çözüldü, yoksulluk şehirlerin geneline yayıldı. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere metropoller, 20 yıllık AKP iktidarının elinden bir bir çıktı. İktidar, sanayinin güçlü olduğu, işçi sınıfının yoğun yaşadığı kentlerde de büyük oranda oy kaybetti. Ekonominin yanı sıra her alana yayılan yönetim krizi, ifşa edilen rüşvet skandalları, mafya-siyaset ilişkisi, yolsuzluk ve küçük bir gruba tanınan ekonomik imtiyazlar, baskı, yasak ve hukuksuzluklar silsilesi halkı iktidardan soğuttu.

AKP ve MHP cephesi, oy deposu olarak görülen illerde bile yoğun kan kaybetti. Pek çok kamuoyu yoklamasında Erzurum, Rize, Trabzon, Sivas, Maraş gibi illerde bile Cumhur İttifakı’nın eridiği görüldü. ORC Araştırma’nın son yayımladığı çalışma da bu durumun en somut verilerinden biri oldu. Araştırmaya göre İstanbul ve Ankara’da CHP ve İYİ Parti’nin toplam oyları yüzde 50’nin üzerine çıkarken AKP ve MHP’nin oyları yüzde 35’in de altına indi. AKP’nin elinde bulunan Bursa ve Kocaeli’nde ise yüzde 45’i bulan Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’na fark attı. Trabzon’da AKP son seçimden bu yana yüzde 15 oy kaybetti, Rize’de ise bu oran yüzde 18 oldu.

İKTİDARA GÜVEN DUYGUSU KALMADI

Anket sonuçlarını konuştuğumuz ORC Araştırma Genel Müdürü Mehmet Pösteki, “AKP’li seçmen kendisini kandırılmış hissediyor. Büyük vaatler verildi ancak süreç içerisine baktığımızda ekonominin çok çok daha kötüye gittiğini gördük. Bu nedenle kendi seçmeni dahi bundan etkilenir ve bunu eleştirir hale geldi” dedi.

Mehmet Pösteki, ORC Araştırma Genel MüdürüMehmet Pösteki, ORC Araştırma Genel Müdürü

Oy kaybının tek başına ekonomik nedenden kaynaklanmadığını vurgulayan Pösteki değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Milyonlar yoksullaşırken birtakım grupların zenginleşmesi, yolsuzluk haberleri, Sedat Peker'in iddiaları ve bu iddiaların şifresinin çürütülememesi gibi birçok şeyi görebiliyoruz. Çünkü artık çok nettir ki AK Parti kaybediyor. Korona sürecinde bunun etkisi daha az ilerliyordu. Çünkü insanların o anda tek düşündüğü şey sağlıklarıydı. Öyle ya da böyle iktidar bir şekilde o süreci götürmeyi başardı. Ama korona süreci bittikten sonra bir enkaz ortaya çıktı ve insanlar asıl ekonomik krizi, yoksulluğu veya işte adam kayırmacılığı, birtakım haberleri daha sık ve daha hissedilir olarak görmeye başladılar. Bu nedenle de güven duygusu azaldı. Yani burada ilk güven duygusu azalan seçmen grubu da kendi seçmen grubuydu. Şu anda gidenler bu olan bitene sessiz kalmayıp artık geri dönüşü olmayan ayrılanlar. Bir de kararsız bir kesim var. Onlar hâlâ şu anda AK Parti'de görünüyor. Ama ben zaman içerisinde onların da bir erimeye gideceğini, ayrılacağını, eğilimlerinin başka yöne doğru değişeceğini görüyorum. Sahada onu hissediyoruz.”

KUTUPLAŞTIRMA TERS TEPİYOR

AKP'nin yıllar içerisinde oy deposu olarak kullandığı illerin hemen hemen tamamında 10 ile 20 puana varan bir oy kayıpları olduğunu söyleyen Pösteki, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi bunun ana nedenleri zaten her zaman söylediğimiz gibi ekonomi. İstanbul, Ankara gibi metropollerde ise ekonomik krizin dışında bir de kutuplaşma var. Aslında bu hikaye, AK Parti'nin yani Erdoğan'ın kendisinin hazırladığı bir şey. Yani bu kutuplaşmayı isteyen de kendisiydi. Ancak bu ters tepiyor. Oylarındaki bugünkü erime kendisinin ve ekibinin hataları yüzünden ortaya çıkan bir erimedir. Bugün toplumun çok çok büyük bir kesimi için asıl olan şey kendi huzuru, refahıdır. Muhalefet liderleri de ekonomiyle alakalı birtakım tatmin edici açıklamalar, projeler sunmaları durumunda bu erimenin daha da ilerleyeceğini söyleyebiliriz.”

***

KRİTİK İLLERİ MUHALEFET KAZANIR

Son çalışmalarına ilişkin bilgi aldığımız Aksoy Araştırma’nın kurucusu Ertan Aksoy, “Bizim ölçümlerde, büyük şehirlerdeki oy hareketliliği kırsala göre daha fazla. Önümüzdeki seçimde muhalefetin ana konsantrasyonunun büyükşehirlerde olması lazım. Kimlik, inanç gibi değerleri büyükşehirler yaşayan yurttaşlar taşraya göre daha fazla ekonomi üzerinden yorumlayabiliyor. Bu da muhalefete artı puan kazandırıyor” dedi.

Ertan Aksoy, Aksoy Araştırma’nın kurucusuErtan Aksoy, Aksoy Araştırma’nın kurucusu

Muhalefet partilerinin elindeki illerin büyük çoğunluğunun stratejik iller olduğuna dikkat çeken Aksoy, “Bu belediyeler orada da gayet iyi bir performans gösteriyorlar. Bu nedenle de muhalefetin toplumu genel iktidarda iyi yöneteceğine dair ikna etme potansiyeli var. Büyükşehirlerde yaşam maliyeti de kırlara göre çok daha yüksek. Eskiye göre kır-kent dayanışması kalmadı. Kırdan kente gıda, erzak vesaire desteği de kesildiği için büyük kentlerde hayat pahalılığından etkilenme çok daha yüksek. Bu nedenle de büyük kentlerdeki seçmenin bu iktidarın olumsuzlukları karşısında siyasal olarak tepki verme potansiyeli artmış oluyor” değerlendirmesini yaptı. Önümüzdeki seçimin sonucunu büyükşehirlerin belirleyeceğini söyleyen Aksoy sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesela İstanbul, Ankara, İzmir Mersin, Antalya gibi CHP’nin elindeki şehirler dışında Bursa, Denizli, Kocaeli ve Balıkesir gibi dört şehir için de muhalefetin, ittifakı koruması koşuluyla oraları almama ihtimali artık kalmadı. Çünkü 2019’da yerel seçime gidildiğinde iktidar bugüne göre çok daha güçlüydü. İktidarın seçmeninde moral motivasyon daha yüksekti. Bu sandığa katılma oranlarından tutun da oy tercihlerine kadar birçok şeyi etkileyen bir durum. Şimdi ise iktidarın seçmeni bir o kadar motivasyon kaybetti.”

halk-akp-nin-enkazini-gordu-1058212-1.

***

SOSYAL YARDIMLA BİLE TUTAMAZLAR

Özellikle sanayi üretimi ve hizmet sektörlerinde sermaye birikiminin yoğun olduğu hemen hemen bütün kentlerde orta gelir grubunun kentte tutunma imkanın kalmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Hatice Kurtuluş ise, “Bu kentlerin en yoksulları, en ağır yoksulluk koşullarında yaşamaya razı oldukları için bu kentlerde kalmak zorunda. Çünkü hem tam anlamıyla mülksüzler, hem de eğitim ve beceri imkanlarını da bulamadıkları için emek yoğun işlerde çalışmak zorundalar. Ancak görece eğitimli ve meslek sahibi orta sınıflar hem giderek mülksüzleştikleri için hem de kazandıkları ücretlerle kendi sınıf kültürü içinde asgari yaşam standartlarını sağlayamayacakları için bu kentlerden taşınıyorlar” değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Hatice KurtuluşProf. Dr. Hatice Kurtuluş

“Bu sınıf aynı zamanda kendilerini bu duruma düşüren şeyin iktidarın sınıfsal tercihleri olduğunun da bilincinde” diyen Kurtuluş sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu grup aynı zamanda çok genç ve zaten işsizliğin de en yüksek olduğu grup. O nedenle bu kesimin politik tercihleri ya muhalefetten yana oy kullanmak ya da siyaseti bütünüyle protesto etmek biçiminde. Diğer yanda en yoksullar için de geçerli başka bir durum var. Artık sosyal yardımlarla bu kitleyi bir partide tutmak mümkün değil. Önceki dönemlerde en yoksullar çeşitli mekanizmalar aracılığıyla kentlerde kalıcı tutunma olanakları geliştirebilmişti. Gecekondu bunun en iyi örneğidir. Ya da işçilerin sendikal mücadele ile elde ettikleri haklar onların tutunmasına olanak veriyordu. Şimdi böyle bir olanak yok o nedenle aslında yoksulların da kentlerde tutunma olanakları yok. Onlar da kaygan bir zeminde sürekli hareket halinde nerede iş bulursa orada çalışacak biçimde, en kötü barınma koşullarında, sağlıklı gıda, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişemeden ‘neresi olursa orada’ yaşamak zorundalar. Bu kesimin de artık bu iktidara oy vermesini beklemiyorum.”