Japonya’nın medya organları, normal şartlarda cüret edemeyecekleri şekilde gerçekleri yaymaya koydular. Şinzo Abe yönetimi test sayısını kasıtlı olarak düşük tutuyordu ve salgının gerçek boyutlarını kimse bilmiyordu. Aylar boyunca hazırlanacak vakit vardı fakat hükümet ve Tokyo yerel yönetimi o kadar hazırlıksız ki, tecrit muhtemelen başarısız olacak

Halk sağlığını değil itibarını koruyor

JAKE ADELSTEIN
Çeviren: Fatih Kıyman

Japonya Başbakanı Şinzo Abe, salı günü düzenlediği basın toplantısında ülke çağında Tokyo’nun da aralarında bulunduğu yedi şehirde acil durum ilan ettiklerini açıkladı. Uzun süredir beklenen bu önlemler, koronavirüs vakalarındaki ani artışın üzerine geldi.

24 mart günü Tokyo Olimpiyatlarını 2021’e erteleme kararı alındı. Japon hükümeti o güne kadar ‘her şeyin kontrol altında olduğu’ izlenimini yaratmakla meşguldü. Olimpiyatları erteleme kararı, olimpik komitelerin ‘diğer ülkelerdeki salgın sebebiyle’ katılım gösteremeyeceğini açıklamasıyla alınmıştı.

25 mart günü Tokyo’da 41 yeni vaka tespit edildi. O günden önce günlük en yüksek artış sayısı 17’ydi. Tokyo Valisi o gün bir açıklama yaparak şehrin ‘kritik eşikte’ olduğunu söyledi. Harekete geçilmezse vaka sayısında patlama yaşanacağı uyarısını yaptı. ‘Tecrit’ sözcüğünü öylece ortaya atıverdi ve insanlara hafta sonu evden çıkmamalarını telkin etti.

'DÜŞÜK GÖSTERİLDİ'

Vakalar ülke çapında artmayı sürdürdü. Eski Başbakan Yukio Hatayama, 25 mart günü gönderdiği Twitter mesajında, “Koronavirüs’ün kontrol altında olduğu izlenimini yaratmak için hasta sayısı düşük gösterildi” dedi. “Yöneticiler beklerken virüs yayılmayı sürdürdü. Vali için öncelikli olan Tokyo sakinleri değil, olimpiyatlardı” diye ekledi.

Olimpiyatları erteleme kararı üzerinden henüz iki hafta geçti. Artık ortada bir sorun olduğunu kimse inkâr etmiyor. 9 nisan itibarıyla Japonya 61 bin 498 test yaptı ve 4 bin 877 vaka tespit edildi. 94 kişi hayatını kaybetti.

'YUMUŞAK TECRİT' PLANLARI

Fakat Tokyo, Osaka ve bazı şehirler ‘yumuşak tecrit’ planları yaparken, Japonya Dışişleri Bakanlığı Japonya’nın kriz yönetimine yönelik eleştirilere ‘sanal kısıtlama’ getirme hazırlığı yapıyordu. Mainichi gazetesinde 7 nisan günü yayınlanan bir habere göre, Japon hükümetine yönelik eleştirileri bastırmak adına Dışişleri Bakanlığı'na bütçe verilmişti.

Hayata geçirilecek yeni projeyle yurtdışından gelen Twitter ve diğer sosyal medya içerikleri ‘yapay zeka’ ile filtreden geçirilecek, ‘dezenformasyon’ sayılan bu içeriklerle mücadele yöntemleri geliştirilecekti.

Şinzo Abe hükümetinin bakanlar kurulu sözcüsü Yoşihide Suga, Japonya’daki ABD Büyükelçiliği'nin açıklamasından ötürü yaşadığı ‘düş kırıklığından’ dem vurunca Dışişleri Bakanlığı’nın planları dışarı sızdı. Büyükelçilik, 3 nisan günü Japonya’daki Amerikan vatandaşlarına şaşırtıcı derecede keskin uyarılar içeren bir e-posta göndermişti ve mesajın içeriği yerel medyada haberleştirilmişti.

Mesajda hükümetin yaygın test yapmama kararının, hastalığın yayılma hızını doğru tespit edilmesini güçleştirdiği, takip eden haftalarda hastanelerin salgınla nasıl başa çıkacağının belirsiz olduğu, kronik hastalık sahibi ABD vatandaşlarının hastanelerde tedavi görmelerinin güçleşebileceği uyarısı yapılıyordu.

Japon medya organları, normal şartlarda cüret edemeyecekleri şekilde gerçekleri yaymaya koydular. Abe yönetimi test sayısını kasıtlı olarak düşük tutuyordu ve salgının gerçek boyutlarını kimse bilmiyordu.

GEMİ KRİZİ

Diamond Princess gemisinde yaşananlar iyi bir örnek: O esnada Tokyo’nun olimpiyat hayalleri henüz suya düşmemişti. Hükümetin karantinası başarısız olmakla kalmamış, 23 yolcunun test yapılmadan gemiyi terk etmesine izin verilmişti. Bu insanlar evlerine toplu taşıma kullanarak dönmüş ve hastalığı yaymışlardı.

Karantina çalışmaları yürüten Japon tıp çalışanları ve Sağlık Bakanlığı yetkililerine de test yapılmamıştı. Bu insanlar her gün işe gitmeye devam ederek hastalığı daha da yaymıştı. Sağlık Bakanlığı test yapmayı reddederek şunları söylüyordu; “Test yaparsak işlerimiz aksayacak.”

O esnada ABD Büyükelçiliği’nin de diplomatik çekincelerle kendi çalışanlarına test yaptırmadığı ortaya çıktı. Bu insanlar gemiden inen yolcularla temas etmişti.

TESPİT ETMEK ZOR

Kabine sözcüsü Suga 6 nisan günü düzenlediği basın toplantısında bazı iddialarda bulundu. “Japonya, Dünya Sağlık Örgütü’nün yönergelerine uyuyor ve konuyu yakından takip ediyor. ABD Büyükelçiliği, test sayısının az olduğunu söylese de, ölüm sayısının düşük olduğuna da dikkat çekmiştir.” Doğru, fakat test yapılmadan ölüm gerekçesini tespit etmek de oldukça zor.

Suga şunu da ekledi, “ABD’li temsilcilere son derece nazik ve detaylı açıklamalarımızı, diplomatik kanallardan ilettik.”

Tokyo’daki Almanya Büyükelçiliği'nin 24 Mart günü yaptığı açıklamayı soran olmadı. Almanya, Japonya’daki enfeksiyon risklerinin ciddiyetle izlenemediği ve test sayısı düşük olduğu için gerçek enfekte sayısının bildirilenden yüksek olduğu varsayımı ile hareket edilmesi gerektiği” tespitini yapıyordu. “Nicht seriös” ifadesini nasıl çevirmek istediğinize bağlı olarak, Almanya’nın Japonya’yı yalancılıkla suçladığı sonucuna dahi varabilirsiniz.

'YAPAY ZEKA' PROJESİ

İlerleyen günlerde ‘yapay zeka’ destekli proje sayesinde büyükelçiliklerde çalışan cahil barbarların hatalı söylemleri muhtemelen tespit edilecektir. Sistem, Japon hükümetini uyaracaktır ve doğru bilgi hemen yaygınlaştırılacaktır. Sofya Üniversitesi'nde Japon siyaseti profesörü olan Koiçi Nakano, Dışişleri Bakanlığı’nın yapay zeka projesinin Japonya’nın koronavirüs yönetim stratejisini özetlediğini söylüyor.

“Abe hükümeti bu krize bir sağlık krizinden ziyade, bir ekonomi ve halkla ilişkiler krizi gibi yaklaştı. Ekonomik Canlanma Bakanı Yasutoşi Nişimura’nın 'Koronovirüs Önlemleri' Bakanı yapılması çok manidar. Kamu sağlığını korumakla değil, Abe ekonomisinin yapı taşlarını ayakta tutmakla ilgileniyorlar.”

RAKAMLAR GİZLENİYOR

Yorumcular ve analizciler, Japonya’nın gerçek enfeksiyon ve ölüm oranlarını, zatürre rakamları vasıtasıyla gizlediğinden şüpheleniyor. Hükümet politikası virüsü tespit etmek değil, semptomları tedavi etmek. Dolayısıyla eğer hasta zatürre tedavisi görüyorsa ve iyileşiyorsa, Covid-19 vakaları arasında sayılmıyor. Ölenlere ise nadiren otopsi yapılıyor ve ölümler de koronavirüs vakası sayılmıyor. Zatürre verileri ise açıklanmıyor.

Halktan gizlenen başka temel veriler de var. Tokyo Büyükşehir Belediyesi, günlük vaka sayısını web sayfasına koyarak ‘şeffaflık’ politikası izliyormuş görüntüsü veriyor. Fakat kaç insanın test talep ettiğini, bunlardan ne kadarının test edildiğini söylemiyor. Rakamların doğru bağlamda değerlendirilmesi imkânsız kılınıyor. Sağlık ve Çalışma Bakanlıklarının verileri de farklı değil. Görünüşe göre, virüsün Japon toplumunda ne kadar yayıldığını tespit etmekle kimse ilgilenmiyor.

'SANSÜR' ARACI

Aylar boyunca hazırlanacak vakit vardı fakat hükümet ve Tokyo yerel yönetimi o kadar hazırlıksız ki, tecrit muhtemelen başarısız olacak.

Yapay zeka sansür uygulamak için harika bir araç, fakat koronavirüs salgınıyla mücadele etmek istiyorsanız gerçek zekaya ve bilgiye ihtiyacınız var. Görünüşe göre Japon hükümetinde şu an ne gerçek bilgi var, ne de gerçek zeka.

Kaynak: Daily Beas