Depremin üzerinden iki gün geçmesine karşın halk adeta kaderine terk edildi. Yardımlar bölgeye ulaşmıyor; yiyecek-içecek ve ısınma büyük sorun. Felaketin boyutu büyüyor. Depremzedeler kurtarma çalışmalarının yetersiz kaldığını belirterek “Binaların altından ses geliyor, kimse müdahale etmiyor” diyor.

Halkın çığlığını kimse duymuyor
Fotoğraf: AA

Sibel BAHÇETEPE

Depremin ikinci günü geride kalırken, ulaşım konusunda yaşanan sıkıntılar nedeniyle afet bölgesinde çok sayıda noktaya arama kurtarma ekipleri ve yardım malzemelerinin henüz ulaşamadığı bildiriliyor. Bölgede yer alan çok sayıda hastanenin hasar görmesi nedeniyle sağlık hizmetlerinde ciddi aksaklıklar yaşanıyor. Koordinasyonsuzluğun afetin boyutunu katladığına dikkat çeken halk tepkili: “Afette yine sınıfta kaldık. Enkazlara ulaşılamadığı için ‘sesimizi duyan var mı?’ bile diyemiyoruz, enkazdaki yurttaşlar ‘beni duyan var mı?’ diyor. Bu çığlığı duymalıyız.”

HİÇBİR YARDIM GELMEDİ

Depremin bilançosu her geçen saat artıyor. Özellikle Hatay, Antep, Maraş gibi hasarın boyutunun daha büyük olduğu pek çok il yardım bekliyor. Enkaz altında olanlar kurtarılmayı, hayatta kalanlar da yiyecek, içecek, battaniye, ısınmak için cihaz gibi yardım malzemeleri bekliyor. Soğuk ve karlı hava, salgın hastalık riski, sağlıklı içme suyuna ve tedavi hizmetlerine ulaşamama riski yeni felaketlere de kapı aralıyor.

Deprem sırasında, yıkılan Özel Akademi Hastanesi’nde olan Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Servar Yılmaz, bölgede yaşanan son durumu BirGün’e değerlendirdi. Hatay’a yardımların halen gelmediğini söyleyen Yılmaz, “Hatay merkeze hiçbir yardım gelmiş değil. Kırıkhan’ı bilmiyorum, İskenderun’da yine problemler var. Yıkılan birçok apartmanın halen hiçbirine dokunulmuş değil” dedi. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin de deprem nedeniyle ciddi zarar gördüğünü anlatan Yılmaz, “Hastane komple işlevsiz durumda. Acil servis savaş alanına dönmüş durumda. Acilde yerde, sedyede, masada, sandalyede 50’den fazla ceset saydım. Bunların 15-20 tanesi de bebek. Acilin önündeki kantinde, masanın üzerinde cesetler var” dedi.

GÜVENLİK ZAFİYETİ

Depremde bir başka sorunun güvenlik zafiyeti olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: “Güvenlik yok, giriş çıkışı kontrol eden kimse yok. Vatandaş gelip cesetlerini kendi elleriyle insanların sağına soluna bakarak, açarak bulmaya çalışıyor. Cesetler, sanki bomba patlamış gibi sağa sola savrulmuş durumda. Hastane dışında insanlar tedavi edilmeye çalışılıyor. Tahliye edilememiş olan, yoğun bakımlarda şu ana kadar canlı çıkma ihtimali olmayan birçok kişi var. Yoğun bakımdakilerin elektriği de yok onların öldüğü söyleniyor. Hatay merkez ve Samandağ, Antakya tarafında AFAD’ın gelmediği binlerce apartman var. İnsanlar, yine kendi cesetlerini, kendi yaralılarını kendi elleriyle enkaz altından çıkartmaya çalışıyor.”

SALGIN RİSKİ VAR

Bir taraftan soğuk hava, bir taraftan tedaviye erişme bir taraftan da salgın riskinin olduğunu anlatan Yılmaz, “Covid, RSV, influenza riskinin yanında daha ciddi olan kızamık ve menenjit salgını riski de var. Bu konuda da önlem alınmalı, ama şuan öyle bir başıboşluk var ki kimin kim olduğu belli değil” değerlendirmesini yaptı. Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan da bölgedeki son duruma ilişkin “Enkazın altından insanlar çıktıkça ölü ve yaralı sayısı da ne yazık ki artıyor. Şu an kaygımız insanların hipotermiden yaşamını yitirmesi. Bir an önce arama kurtarma çalışmalarına hız verilmeli. Her geçen saat, her geçen dakika çok önemli" dedi.

KAMU HASTANELERİ DOLDU

Adana’da yaşayan Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ise Adana’ya kent dışından çok sayıda yaralının sevk edildiğini ve hastanelerin dolmaya başladığını belirterek “Özellikle Hatay İskenderun’dan, Maraş ve Osmaniye tarafından çok fazla yaralı var, hastanelerde, acillerde yaralılar yoğun olduğu için sedyelerde bekliyor. Özellikle kamu hastaneleri şu an dolmuş durumda. Burada ameliyatlarını yaptığımız hastaları başka yere nakledeceğimiz yerler olmalı, çadır ve sahra hastaneleri gibi.. Bunların planlanması gerek, yoksa birkaç güne buralar da bu anlamda tıkanmalar yaşanabilir” uyarısını yaptı. Ökten, TTB heyetlerinin de deprem bölgesinde olduğunu anımsatarak, özetle şunları söyledi: "Özellikle Adıyaman, Hatay ve Maraş’ta arama kurtarma çalışmaları ciddi yetersizlik var. Kış ayındayız, yağmur, soğuk ve fırtına, kar yağışı var. Bırakın enkaz altında olanları dışarıda olanların barınma, korunma, ısınma ihtiyaçları çok fazla. Bunlara ait planlama yapılmıyor, birçok gönüllü geliyor ama özellikle sağlık ekipleri açısından Maraş’ta, Hatay’da ameliyat yapılacak hastane yok. Buralara mutlaka sağlık birimlerini güçlendirmek ve çalışabilecek konuma getirmek gerek. Bu şekilde sağlık açısından da ciddi koordinasyonsuzluk ile gelen insanları geri çevirmek zorunda kalabiliyoruz. Sahra hastaneleri yok, işe yarayacak hastane kurmak gerek. Buralara ekipman koymak gerek, sadece bir yatak koymakla sorun çözülmez. Hastalar kaderine terk edildi."

Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Nasır Nesanır ise depremde hasar gördüğü söylenen Mersin Şehir Hastanesi ile ilgili de şu bilgileri verdi: “Mersin’e diğer bölgedeki yaralılar sevk ediliyor. Şehir Hastanesi zarar görmedi. O binanın dışındaki mantolamanın çatlaması. Kolonlarda bir sıkıntı yok” dedi.

***

YOLLAR ACİLEN AÇILMALI

İstanbul Tabip Odası’ndan “Bir an önce yolların açılmasını ve çalışma koşullarının oluşturulmasını bekliyoruz” denilerek yapılan açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi: “Deprem bölgesine sabah saatlerinde ulaşan meslektaşlarımızdan gelen bilgiler kaygı verici. Ameliyat yapacak koşullar yok. İlk müdahale olanakları yok. Sahra çadırı değil sahra hastanesi gerekiyor. İçi boş çadırlarda sağlık hizmeti sunulmuyor. Çok sayıda enkaza hâlâ müdahele yok. Enkazdan çıkarılan vatandaşlar için tedavi olanakları yaratılmasını istiyoruz. İnsan gücümüz hazır bekliyor. Çocuklar için mama, temiz içme suyu, gıda maddeleri ve ilaç-tıbbi malzeme eksikleri meslektaşlarımız tarafından bizlere bildiriliyor. Yardım için deprem bölgesine giden hekimler imkânsızlık içinde kaldıklarını söylüyor.”

***

ÇÖZÜM BEKLEYEN 10 ACİL SORUN

•Yollardaki hasar onarılmadığından pek çok yerde arama kurtarma ekibi yok, yardımlar ulaşamadı.

•Koordinasyonsuzluk nedeniyle gönüllü arama kurtarma ekipleri havalimanlarında kaldı.

•Hastanelerin büyük bölümünde hasar olduğu için sağlık hizmetleri aksadı. Yaralılar çadırlarda tedavi oluyor.

•Soğuk hava nedeniyle özellikle battaniye, ısıtıcı, çocuk maması, ilaç gibi ihtiyaç listesi sık sık yinelendi.

•Sahra çadırları oluşturuldu ancak pek çok çadırda tıbbı ve medikal cihazlar yok, tedaviler aksıyor.

•Benzinliklerde sıkıntılar yaşanıyor, halk benzin, motorine ulaşmakta için saatlerce sıra bekliyor.

•Deprem bölgesinde temiz su ihtiyacı var, hekimler şebeke suyundaki tehlikeye dikkat çekti.

•Özellikle antibiyotik, serum fizyolojik, ağrı kesici gibi ilaçlara ulaşılamıyor.

•Arama kurtarma ekipleri pek çok yere halen ulaşamadı. İnsanlar enkaz altında kurtarılmayı bekliyor.

•Seyyar tuvaletlerin kurulması önemli. Bunun halk sağlığı açısından da önemi büyük.

İLAÇ SIKINTISI YAŞANIYOR

Deprem bölgesindeki yaşanan sorunların biri de ilaç sıkıntısı. Özellikle kronik hastalığı olan ve depremde yaralanan halk pek çok ilacı bulmakta zorlandı. Ağrı kesiciler başta olmak üzere antibiyotik, serum gibi ilaçları bulmakta zorlanan sağlıkçılar, bölgeye ilaç yardımı çağrısı yaptı. Depremin ardından Türk Eczacıları Birliği, eczacı odaları ve çok sayıda gönüllü eczacı afet belgesine ilaç ve tıbbi malzeme yardımları gönderdi, gezici eczacı noktaları oluşturuldu.