Tel Rıfat ve Menbiç’e yönelik olası operasyon ABD’den Rusya’ya, İran’dan SDG ve cihatçılara pek çok aktörün olduğu bölgeyi hareketlendirdi. Emekli diplomat Solakoğlu’na göre ABD ve Rusya’dan izinsiz harekat olmaz.

Harekâta karşılık neler vaat edildi?
TSK ile hareket eden ÖSO olası sınır ötesi operasyon öncesi tatbikatlara başladı. (AA)

Dış Haberler

Ankara’nın Suriye’ye yönelik yeni askeri harekât açıklaması sonrası bölgede hareketlilik arttı. ABD’den Rusya’ya, İran’dan Türkiye’ye, Kürt güçlerinden cihatçılara kadar çok sayıda bölgesel ve küresel aktörün yer aldığı Suriye coğrafyasına yönelik olası bir askeri harekata her kesimden tepki var.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çarşamba günü partisinin Grup Toplantısı'nda sarf ettiği "(Suriye) 30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturma kararımızın yeni bir safhasına geçiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç'i temizliyoruz" ifadelerine Rusya sessiz kalırken ABD “Endişeliyiz” dedi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile Washington’da bir araya gelen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye’nin olası operasyonuyla ilgili, bölgede istikrarı bozacak her tür girişime karşı olduklarını söyledi.

YÜKSEK RİSK UYARISI

Moskova’dan ise henüz bir açıklama yapılmazken İran ve Kürt güçleri askeri harekâta karşı. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Türkiye’nin operasyon tehditlerine karşı aktörlere gerilimi azaltma çağrısı yaptı. Twitter hesabından bir açıklama yapan Abdi, “Kuzey Suriye üzerinde yüksek risk oluşturan yeni tehditlerden endişe duyuyoruz” ifadelerini kullandı. Abdi, herhangi bir saldırının Suriye’yi böleceği, yeni bir insani krize yol açacağını ve IŞİD’e karşı yürütülen mücadeleyi olumsuz yönde etkileyeceğini belirtti.

Öte yandan SDG, TSK-ÖSO kontrolündeki Girê Spî bölgesindeki füzeli saldırıyla ilgilerinin olmadığını açıkladı.

‘HAREKAT SAVAŞ SUÇUDUR!’

Ankara'yı Astana anlaşmalarına uymaya çağıran Tahran da askeri harekatı reddettiklerini açıkladı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade geçen günlerde yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin güvenlik endişelerini gidermenin en iyi yolunun Suriye'ye yeni bir akın değil diyalog olduğunu vurguladı.

Suriye yönetimi de kendi topraklarına yönelik herhangi bir müdahalenin savaş suçu olarak görüleceğini açıkladı. Suriye Dışişleri Bakanlığı, Erdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili Birlemiş Milletler (BM) Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi'ne gönderdiği mektupta “Türkiye’nin topraklarımızda yapacağı herhangi bir askeri operasyon savaş suçuna denktir” ifadelerine yer verdi.

GÖRÜŞ
Engin Solakoğlu, Emekli Diplomat

ABD ve Rusya’dan ‘onay’ alındıysa bunun bize bedeli nedir?

Tel Rıfat ve Münbiç YPG/PKK’nin denetiminde. Bu iki bölgeden birincisinde ABD’nin, ikincisinde ise Rusya’nın askeri mevcudiyeti var. Erdoğan’ın sözlerini veri kabul edersek bu iki bölgeye yapılacak operasyonun aşamaları arasında diplomatik girişimlerin de bulunduğunu varsayabiliriz. Daha açık bir deyişle, herhangi bir askeri operasyon için AKP’nin suç ortaklığını yaptığı Suriye politikası yüzünden komşumuz hale gelen bu iki devletin bir şekilde onayını almak gerekiyor.

 Engin Solakoğlu, Emekli Diplomat Engin Solakoğlu, Emekli Diplomat

Rusya’dan şu ana kadar bu konuda resmî bir açıklama duymadık. Buna karşılık ABD Dışişleri ‘kaygılıyız, istikrar bozulur’ kabilinden bir açıklama yaptı. Bunu bir ‘onay’ şeklinde yorumlayabilir miyiz pek emin değilim. Diğer yandan Erdoğan’ın operasyon projesi sadece topçu ateşiyle mevzi dövmekten ibaret değilse Suriye hava sahasını kullanabilmek için Rusya’nın izni gerekli.

Birçok askeri uzman da şu soruyu soruyor: ‘Bu operasyonun amacı ne? Amaç PKK ise, herkesin de bildiği gibi bu sadece o bölgede yapılacak bir harekatla bu mümkün değil. En iyi senaryo, PKK ve bağlaşıklarının azami 20-30 kilometre daha güneye çekilmeleri. Belki bir başka sonuç da PKK’ye Suriye Yönetimi’yle anlaşma konusunda ilave ‘motivasyon’ kazandırılması. Salt bu açıdan bakarsak belki de Rusya’nın şu ana kadar sessiz kalması anlaşılabilir.

ABD cephesinden bakıldığında ise bunun arzu edilen bir şey olmadığını söylemek uzmanlık gerektirmiyor. Bir de işin şu boyutu var: Şayet bu iki ülkeden bir şekilde ‘onay’ alındıysa veya alınacaksa bunun bize bedeli nedir? Ne karşılığında? 20 yıldır AKP’yi tanıyan bizleri en çok korkutması gereken soru budur.

İÇERİYE YÖNELİK HAREKAT

Yukarıdaki tablo gerçek amaca dair bir tek seçenek bırakıyor: İç kamuoyuna yönelik bir harekât. ‘Borcu çevirmekte zorlanacağız, enflasyonu düşüremedik bari kahramanlık hikayesi yazıp biraz oyalayalım.’ Bu tür eylemlerin alıcısı hep var. Türkiye’de bir kesim ısrarla ülkenin ‘meşru ulusal güvenlik çıkarları’ ile AKP Genel Başkanı’nın iktidarda kalma ısrarını bilerek veya bilmeyerek karıştırıyor. Türkiye’nin ulusal güvenliği için en öncelikli konu Suriye’de olmamaktır. Yine en az onun kadar öncelikli olan diğer konu ise AKP’nin iktidardan gitmesidir.