Tüm dünya için hareket özgürlüğünden bahsedebilmemiz için daha gidecek çok yolumuz var. Küresel pasaport rejimindeki adaletsizlik değişmiyor. Kabul etsek de etmesek de pasaportlarımız jeopolitik düzen içinde “kim olduğumuzu” belirliyor.

Hareket özgürlüğü ve adaleti
Fotoğraf: AA

Patrick BIXBY

Anglo-hint yazar Salman Rushdie bir defasında pasaportu için “sahip olduğum en değerli kitap” ifadesini kullanmıştı. Bu sözü söylediğinde çoktan düzinelerce kitap basmış; romanlar, hikâyeler, denemeler ve seyahat günlükleri yayımlamıştı. Kitapları büyük yankı uyandırmış, tartışmalara konu olmuştu. Fakat dünya çapında edebi kariyer peşinde koşabilmesinin önemli bir sebebinin “İngiltere pasaportunun mütevazı işlevselliği” olduğunu söylüyordu.

Diğer yandan, sahip olduğu Hindistan pasaportunun 1950’li yıllarda “önemsiz” bir şey olduğunu söylüyordu. “Gittiğim ülkelerde sahibine ‘açıl susam’ ayrıcalığı yaratmıyordu” diyordu. “Üzerinde yazılı, bürokratik sözcükler, pasaportun yalnızca belli ülkelere vizesiz giriş sağlayabildiğini ifade ediyordu.”

Günümüzde küresel insan hareketliliği artış eğiliminde. Dünya Pasaport Endeksine göre “Dünya Açıklık Skoru” 2022 sonunda tarihin en yüksek seviyesine ulaştı ve artışın sürmesi bekleniyor. Endeksin ifade ettiği olgu, pasaport sahibi insanların eskiye kıyasla daha fazla vizesiz seyahat edebildiği. Pandemi kaynaklı önlemler 2022 yılında gevşetildi ve vize muafiyet kararları yüzde 18,5 oranında arttı. Endekste yer alan 193 Birleşmiş Milletler ülkesinin pasaportların hemen hepsinin “ayrıcalıkları” arttı ve bu pasaportlara sahip kişilerin vizesiz girebildiği ülkeler çoğaldı.

Fakat en güçlü ve en zayıf pasaportlar arasında büyük bir “hareket özgürlüğü” uçurumu var ve insanların nereye seyahat edebildikleri, nerede yaşayabildikleri ve nerede çalışabildiklerini bu özgürlük belirliyor. Birleşmiş Milletler “kişiler herhangi bir ülkeyi terk etmek ya da herhangi bir ülkeye dönmekte özgürdür” diyor fakat gerçek şu ki, pasaportlar eşit ve adil değil.

BAZILARI İÇİN ÖZGÜRLÜK

“Seyahat Ruhsatı: Pasaportların Kültürel Tarihi” isimli kitabımda seyahat belgelerinin tarihsel evrimini ve pasaportların sahiplerine bahşettikleri duyguları ve hayalleri ele alıyorum. Rushdie gibi yazarlar ve sanatçılar, seyahat özgürlüğüne dair adaletsizlikleri deşifre etmekte önemli rol oynadılar. Uluslararası hareket özgürlüğünün yeni biçimlerinin hayal edilmesine de katkıda bulundular.

Son yıllarda yaşadığımız göç krizleri, salgınlar, askeri çatışmalar, ekonomik krizler ve milliyetçi hareketlere rağmen dünyada hareket özgürlüğü artıyor. Fakat küresel pasaport rejimindeki adaletsizlik değişmiyor. Kabul etsek de etmesek de pasaportlarımız jeopolitik düzen içinde “kim olduğumuzu” belirliyor. Tabii varlıklı ülkelerin vatandaşları daha avantajlı kimlikler taşıyor.

Arton Capital ve Henley & Partners gibi firmalar son yıllarda pasaport endeksleri yayınlamaya başladılar. Yatırımcılara, iş insanlarına ve varlıklı kişilere danışmanlık veriyor, ikinci pasaport alacakları zaman “avantajlı” tercihler yapmalarında yardımcı oluyorlar. Arton’un oluştuğu endeksin zirvesinde Birleşik Arap Emirlikleri yer alıyor. Bu ülkenin pasaportuna sahip kişiler 181 ülkeye vizesiz ya da “kapıda vize” alarak giriş yapabiliyorlar. ABD pasaportu 173 ülke ile ikinci sırada yer alıyor. Listenin en altında ise Afganistan var. Bu ülkenin pasaportuna sahip olan kişiler yalnızca 39 ülkeye giriş yapabiliyor. Suriye, Irak, Somali ve Bangladeş pasaportları da benzer durumda. Ülkelerin listede geriye düşmesine sebep olan farklı gerekçeler olabiliyor. Ekonomik gerileme, yerinden edilmiş nüfus, istikrarsızlaşma, iç savaş ya da dışarıdan istila gibi sebepler öne çıkıyor. Arton Pasaport Endeksi Rushie’nin tarih ettiği durumu nicel veriler aracılığıyla ortaya koyuyor. Brexit’e rağmen Birleşik Krallık pasaportu, bugün halen 173 ülkeye giriş kolaylığı sağlıyor. Hindistan pasaportu için ise bu rakam 71’de kalıyor.

İYİ PASAPORT KÖTÜ PASAPORT

Peki, pasaportlar arası adaletsizliğin beşeri maliyeti nedir?

Ünlü Alman koreograf Helena Waldmann 2017 yılında sergilediği dans performansına “İyi Pasaport Kötü Pasaport” adını vermişti. Performans iki grup dansçının dramatik karşılaşmalarından oluşuyor. Bazı sahnelerde dansçıların arasına örülmüş duvarlar görüyoruz. Sınır geçişleri, devriye ekipleri, pasaport kontrolleri ve küresel göç krizine dair farklı anlara tanıklık ediyoruz. Waldmann’a ilham veren, dünyadaki seyahat adaletsizliğiydi. İşi gereği farklı pasaportlara sahip dansçılar ve prodüksiyon ekipleriyle dünyayı gezen Waldmann, bazı pasaportların gecikmelere sebep olabildiğini ve “sorgulanma” gibi durumlar yaratabildiğini görmüştü. Kendi “iyi” Alman pasaportu ile gümrük kapılarından hızla ve kolayca geçebiliyordu.

“İyi Pasaport Kötü Pasaport” performansı dayanışma mesajıyla sona eriyor. Dışarıdan duyulan bir ses “İnanıyorum ki, bir gün gelecek ve ülke sınırları ortadan kalkacak” diyor. Dans ekibi bir adım öne geliyor, kol kola giriyor ve seyircinin gözlerinin içine bakıyor.

Ünlü Çinli sanatçı Ai Weiwei, 2017 yılında yayınladığı “İnsan Seli” belgeselinde de benzer konulara yoğunlaşıyor. Filmin en vurucu sahnelerinden birinde yağmurlu bir günde Yunanistan-Makedonya sınırındaki göçmen kampını görüyoruz. Ai, Suriyeli bir mülteci ile sohbet ediyor. Bir yakınlık göstergesi olarak pasaportlarını çıkarıyorlar ve değiş tokuş eder gibi yapıp gülüşüyorlar.

ALTERNATİF PASAPORT

Sınırların ya da pasaportların olmadığı bir dünya düşüncesi, şu an ütopik geliyor. Fakat bu durum bazı sanatçıların mevcut duruma yeni yorumlar getirmelerine ve başka bir dünya hayal etmelerine engel olmuyor. Maltalı yazar Antoine Cassar 2009 yılında “Pasaport” isimli bir şiir yayımladı. Kırmızı kapaklı küçük bir kitapçık formatında yayınlanan şiir, Malta pasaportunu taklit ediyor. İçinde ise fotoğraf ve kişisel bilgiler yerine 250 mısradan oluşan, uluslararası pasaport sisteminin incitici gücüne ve baskıcı yapısına eleştiri getiren bir şiir var. “Gümrüklerin ve sınırların olmadığı, gümrük polisinin şafak baskını yapmadığı; formların, evrakların, biyometrik verilerin olmadığı… Çöllerin çıplak ayakla geçilmediği, salların denize itilmediği, şantaj ve sömürü ile kişilerin ümitlerinin suistimal edilmediği bir dünya…”

GELECEĞİ AÇMAK

Arton Kapital’in kurucularından Hrant Boghossian “Bu sene birçok pasaportun güçlendiğini gördük, umut verici bir gelişme,” diyor. “Salgın öncesine kıyasla, dünya daha ‘açık’ bir yer. Açılım eğiliminin devam edeceğine dair güçlü işaretler var” diye ekliyor. Ekonomik çalkantılara, siyasi gerilimlere, güvenlikçi politikalara ve kitlesel göçe rağmen hareket özgürlüğünün artmasının da bilhassa ümit verici olduğunu sözlerine ekliyor.

Covid-19 salgını sona ererken, insanların iş ve güvenlik arayışıyla seyahat etme arzusu da artacak. Fakat tüm dünya için hareket özgürlüğünden bahsedebilmemiz için daha gidecek çok yolumuz var.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The Conversation