Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesinde görev yapan hemşireye cinsel saldırıda bulunmaktan yargılanan asistan doktor S.E. hakkında, "delil yetersizliği" gerekçesiyle beraat kararı verildi.

Hastanede cinsel saldırı davası: Deliller toplanmadı, mağdur sürüldü, taciz sanığı beraat ettirildi
Fotoğraf: Hülya Çetinkaya / csgorselarsiv.org

İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli asistan doktor S.E.’nin hemşire H.Z*’ye “cinsel saldırıdan” yargılandığı davanın üçüncü duruşması görüldü. Duruşmaya cinsel saldırıya uğrayan sağlık emekçisi H.Z, H.Z'nin avukatı Feyza Altun, sanık S.E, sanık S.E.'nin avukatı katıldı.

Evrensel'den Eylem Nazlıer'in haberine göre; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Yedikule Göğüs Hastanesindeki cinsel saldırı davasına müdahil oldu.

KESK İstanbul Kadın Meclisi, duruşma öncesi Bakırköy Adliyesi önünde yaptığı açıklamada “Koruma, aklama, cezalandır” dedi.

"HAYATIM ALT ÜST OLDU"

H.Z. duruşmada şunları söyledi: “20 yıldır o hastaneyim, şikayetim devam ediyor. 20 yılın sonunda kendi rızamla bir resmî kurumda nasıl böyle bir şey yapabilirim? Benim söz konusu odadan kolileri alma sebebim uzun yıllar çalışmam sebebiyle odayı benden sonra gelen ekibe temiz bırakmam yönünde bir hareket, buradan olumsuz bir kanaat edilmesini kabul etmiyorum. Bu olaydan ciddi psikiyatrik sorunlar yaşadım, doktor raporları aldım, ailemle yaşıyorum. 11 Mart'tan beri tedavi görüyorum. Ben orada kendimi savunamadıysam burada mahkemenizde adaleti size bırakıyorum."

"MÜTAALAYI KABUL ETMİYORUZ"

Mütaaladaki mağdura yönelik iddiaları kabul etmediklerini H.Z.’nin avukatı Feyza Altun da şunları söyledi: “Sanık olay öncesi olayın geçtiği olayın çevresinde kimler var yok kontrol ediyor. Hiyerarşik alt üst ilişkisi içerisinde bulunduğu hemşirelere yönelik fiili bu otoriteyi kullanarak yapıyor. Sanığın diğer hemşireleri de taciz ettiği sabittir. Ayrıca sanık, müvekkilimi arayarak özür dileyip şikayetini geri çekmesini istemiştir. Suçun işleyiş biçimi göz önünde bulundurursak müvekkilimin delil toplaması zor."

“Biz kadınlar cinsel saldırıya uğrarsak nasıl ispat edeceğiz? Emsal teşkil etmesi için cezalandırılması gerek. Açıkladığımız nedenlerle müvekkile yönelik eylemlerden sağının cezalandırılması mütalaaya uyulmamasını talep ediyoruz.”

Sanık S.E. de suçlamayı kabul etmediğini söyledi. Sanığın avukatı da somut delil olmadığını öne sürüp sanığın beraatini istedi.

Beyanların ardından karar için duruşmaya ara verildi aranın ardından sanık beraat ettirildi.

KADINLAR TEPKİ GÖSTERDİ

Duruşmayı izleyen kadınlar ve meslek örgütü temsilcileri karara tepki gösterdi. Kadınlar cinsel saldırı faili bir doktorun elini kolunu sallayarak gezeceğine dikkat çekerek kararı protesto etti.

DURUŞMA ÖNCESİNDE AÇIKLAMALAR

KESK İstanbul Kadın Meclisi, duruşma öncesi Bakırköy Adliyesi önünde yapılan açıklamada, “Koruma, aklama, cezalandır” demişti. “Taciz ve tecavüz her yerde susmayacağız sessiz kalmayacağız failler cezalandırılsın” pankartı açan kadınlar “Tacizin tecavüzün rızası olmaz, “Erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz” dövizleri taşıdı.

Burada konuşma yapan DEM Parti Milletvekili Ceylan Akça, kadınların her alanda gördükleri şiddeti mahkemelerde hakimler önünde tekrar tekrar kanıtlama mecburiyetinde bırakıldığına dikkat çekerek, “Biz burada kadınlar olarak bir kez daha şunu anlatmak istiyoruz; İstanbul Sözleşmesi ile bir şekilde tartışmaya açılmaya çalışılan rıza meselesinin hiçbir şekilde bir erkeğin konuşabileceği, tartışabileceği bir mesele olmadığını söylüyoruz. 6284 tartışmaya açarak kadınları koruyan mekanizmaları tekrar ortadan kaldırmaya çalışanlara diyoruz ki Hiranur vakfındaki 6 yaşındaki çocuğun da rızası yoktu. Bugün iş yerinde çalışmaya çalışan, kendisini var etmeye çalışan arkadaşımızın da rızası yoktu ve onların beyanı esastır. Kadının beyanı esastır. Her iki elimiz tacizcilerin, tecavüzcülerin ve onları koruyan siyasilerin yakasında olacak. Bu işin peşini bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.

"İŞ YERLERİNDE KAÇ KADIN ŞİDDETE UĞRUYOR?"

KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher ise şunları söyledi: “İş yerinde karşılaştığımız her türlü şiddete karşı daha net ses çıkarabilmek, daha net sözümüzü kurabilmek için buradayız. Bugün buradayız çünkü şunu biliyoruz, şikayete mevzu olmayan o kadar çok şiddet vakası var ki ve şiddetin, cinsel saldırının tariflendirilmesi üzerinden geliştirdiğimiz her türlü politik, hatta karşı sistemin yoğun bir saldırısı karşısında. Dünyada her 3 kadından biri fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor ama ülkemizde bu sayı çok daha fazla. Çünkü toplumsal cinsiyet kavramının kendisinin bile literatüründen çıkarıldığı İstanbul Sözleşmesi'nin feshedildiği, iş yerinde karşı karşıya kaldığımız her türlü şiddet, taciz, mobbinge karşı uluslararası bir sözleşme olan ILO 190'ın gündeme bile alınmadığı koşullarda Çalışma Bakanlığına soruyoruz, işyerlerinde kaç kadın şiddete maruz kalıyor ve bunlardan kaçı şikayete dönüşüyor? Bunlara karşı hangi düzeyde soruşturmalar yürütüyorsunuz? Adli anlamda yürüyen süreçlerde rıza neye göre rıza, kimin rızası siz mi belirliyorsunuz? Evet demiyorsak hayırdır diyoruz."

"ILO 190 BİR AN ÖNCE İMZALANSIN"

SES Genel Merkezi Kadın Sekreteri Nursel Yücesoy, “Biz kadınlar yine bu cezasızlığın hesabını sormak, bu cezasızlığın önüne geçmek ve failin gereken cezayı alması için burada olmaya ve arkadaşlarımızın yanında olmaya mutlaka devam edeceğiz” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Gün geçmiyor ki iş yerlerinde şiddete, mobinge, tacize, tecavüze uğrayan birisi olmasın, uğrayan bir çalışan olmasın. Kadın erkek fark etmiyor işte tam da bu yüzden ILO 190 bir an önce imzalanması gerekiyor. Biz bunun içinde mücadele edeceğiz. Bizler iş yerlerimizde eğer güvenli bir şekilde çalışamıyorsak niçin o iş yerlerindeki sorumlular var? Bu cinsel saldırı yaşanırken bu hastanenin sorumluları neredeydi? Sonrasında da hiçbir sorumluluk almadılar sadece faili açığa almakla yetmiyor.”

KESK Kadın Meclisi adına Açıklamayı Helin Göçmenoğlu okudu.

Göçmenoğlu, “Cinsel şiddet kadınlar için en zor şikayete dönüşen ve tüm süreçlerde hem psikolojik hem de bedensel en zor başa çıkılabilecek durumken mahkemenin ve hastane yönetiminin mağdur suçlayıcılığını kabul etmiyoruz. Cinsel şiddet davalarında mağdurun davranışlarının suça gerekçe yapılamayacağını ve mağdurun dolaylı rızasından bahsetmenin kendisinin de bir suç olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Suçların idari yönden önlenmesi bakımından ise 6284 sayılı kanunun etkili bir biçimde uygulanmasını istiyoruz. İstanbul Sözleşmesinin feshinin iptali , şiddet ve tacizle mücadelede önemli bir araç olan ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’nin bir an önce imzalanmasını istiyoruz. Tacizin, mobbingin, şiddetin tüm biçimlerine karşı evde, sokakta, işyerlerimizde mücadeleyi daha da yükselteceğiz. İstanbul Sözleşmesi yaşatır! ILO 190 İş Yaşamında Şiddet ve Taciz Sözleşmesi imzalansın” dedi.

***

NE OLMUŞTU?

İstanbul Yedikule Göğüs ve Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi'nde görevli asistan doktor S.E., 11 Mart’ta nöbetçi hemşire H.Z’ye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındı. S.E., serbest bırakıldıktan sonra açığa alındı. Hemşire H.Z. ise Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesine sürgün edildi. S.E., savcılık ifadesinde, “H.Z. ile 3 yıldır flört düzeyinde arkadaşlığı olduğunu, iş dışında da görüştüklerini” ileri sürdü. Savcılık, S.E.’ye ait üç aylık HTS kayıtlarını inceledi. HTS kayıtlarında S.E. ve H.Z.'nin sadece 12 Ocak ile 17 Şubat 2023 tarihleri arasında dört kez telefonla görüştükleri belirlendi. Davanın iddianamesinde sanık S.E.'nin 12 yıla kadar hapsi isteniyordu. Sanık S.E.'ye “nitelikli cinsel saldırı” suçundan yargılanıyordu.