Depremin ardından geç başlayan arama ve kurtarma çalışmaları nedeniyle binlerce yurttaş hayatını kaybetti. Prof. Dr. Eyidoğan, “Drone’larla bölgedeki yıkım görüntülenebilirdi, sabahı beklemek gerekmiyordu” dedi.

Havadan çekilen görüntüler yıkımı bir kez daha gözler önüne serdi
Havadan çekilen görüntüler yıkımı bir kez daha gözler önüne serdi. (Fotoğraf: Depo Photos)

Sercan MERİÇ

Ülkeyi büyük yasa boğan Maraş merkezli depremin beşinci gününde de arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Ancak geç başlayan çalışmalar, depremin en başında organize bir şekilde hareket edilememesi belki de binlerce yurttaşın canına mal oldu. En kritik dakikalarda birçok bölgeye yardım gitmedi. Kimi yurttaş soğuktan donarak öldü, kimisi de aldığı darbelerin zamanında tedavi edilememesiyle hayatını kaybetti. BirGün TV’ye konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan da geç müdahalenin ve yeterli bilgi akışının sağlanamamasının büyük kayıplara yol açtığını belirterek şunları söyledi:

Sürpriz değildi: “Bu coğrafya her zaman benzer depremler karşı karşıya kaldı. Son 2000 yılda gerçekleşen depremler her zaman depreme karşı hazır olmamız gerektiğini, deprem risklerini azaltmamız gerektiğini, ona uygun yerleşim yerleri yapmamız gerektiğini söylüyor. Bu depremin gerçekleşeceğine yönelik resmi raporlar da, kurumsal ve özel raporlar da var. 2020’de AFAD’ın ilk defa Maraş’ta başlattığı daha sonra diğer illerde de yapmaya başladığı ‘Maraş il Afet Riski Azaltma Planı’ raporu var. Orada da bunlar açık açık söylenmiş. Buna rağmen hiçbir önlem alınmadı. Depreme göre tasarlanmamış, inşa edilmemiş çok sayıda yapı yerle bir oldu.”

Tek çareleri göç: “Adıyaman’daki bir milletvekili, ‘Adıyaman’ın büyük bir kısmı göç etmiş’ dedi. Biz bunu 2011 Van depreminde de yaşadık. Depremin ardından bölgeye iki üç kere gittim. 300 bine yakın kişi Van’dan göç etti ki o depremin büyüklüğü 7.2’ydi. Kışın -10’lara ulaşan iklimde ne yapabilirsiniz, çadırda kaç gün yaşayabilirsiniz? Konteynırlar hemen kurulamaz. O nedenle tek çare göç. Dolayısıyla imkânı olanlar en kısa sürede şehri terk etme yolunu seçiyorlar.”

Prof. Dr. Haluk Eyidogan, İBB Deprem Bilim Kurulu üyesiProf. Dr. Haluk Eyidogan, İBB Deprem Bilim Kurulu üyesi

Mevzuatlar yetersiz: “Çok boyutlu sorunlarla karşı karşıyayız. Özellikle afette can ve mal kayıplarının azaltılması söz konusuysa bunun mevzuatla ilgili kısmı var. Bu mevzuatın içinde imar mevzuatı, yapı denetim mevzuatı, sigorta mevzuatı yer alıyor. 1999 depreminden sonra baktık ki çok eksiğimiz var deprem risklerinin azaltılması konusunda, mevzuatta değişiklikler yapıldı. Doğal Afet Sigortaları Kanunu çıktı, Yapı Denetim Kanunu çıktı. 2009’da AFAD kuruldu. 1 Ocak 2019’da geç de olsa Türkiye Deprem Tehlike Haritası ve Deprem Yönetmeliği çıktı. Ancak yapılması gereken birçok iş daha vardı. Mevcut imar mevzuatı Türkiye’de deprem riskini azaltmak için yeterli değil. Afetleri anlayacak bir imar mevzuatımız yok. Asıl olan yerel yönetimlerin afet riski azaltılmasında birincil görevinin olması lazım. Hâlâ yeni binalar depremde çöküyorsa yapı denetimi ne işe yarıyor?”

Müdahalede çok geç kalıdı: “Karar verme sürecinde ve kurtarma çalışmalarında büyük bir geç kalma durumu var. Deprem 04.17’de olunca bunun ne kadar büyük olduğu AFAD’ın yüzlerce deprem istasyonundan ölçülüyor. Anında ışık hızıyla bilgi geliyor. Bunlar dakikalık iş. Anında uydulardan alacağın görüntülerle hasarın büyüklüğünü görebilirsin. Şimdi siz hızlı bir şekilde olayın büyüklüğünü kavrayamazsanız, acil durum yönetimi eksik kalır. Hızlı da davranamazsanız o zaman binlerce çökmüş enkazdan insan kurtarmak zorlaşır. Eğer binalarınız toptan göçüyorsa büyük depremlerde karşılaşacağınız manzara maalesef böyle olur. Daha önceki depremlerden ders çıkarılmadığını gösteriyor bu durum. Genel olarak riskleri azaltamadığımız için, bu riskler bize ağır bedeller ödetti. Can kaybımız 18 bini geçti. Rakamlar maalesef yükselmeye devam edecek. Drone’larla bölgedeki yıkım görüntülenebilirdi, sabahı beklemek gerekmiyordu.”

İktidara güven yok: “Bir projeksiyon ortaya koyamazsanız, neyle karşı karşıya olunduğu hakkında toplumu bilgilendiremezseniz güvensizlik artar. Bir devlet yöneticisi şu ana kadar kaç binanın toptan göçtüğünü söyleyebilir mi? Urfa’dan bağlantı yapmış bir vekil, burada çok hasar yok diyor. Depreme 150 kilometre uzakta. Tabii ki orda çok fazla yıkım olmaz. Ama fay hattı üzerindeki şehirlere odaklandığımızda acaba bölgede kaç apartman toptan göçtü? Bu kaç haneye tekabül ediyor? 5’inci güne girdik. İlk 24 saat içinde zarar biliniyor olması gerekiyor. Uydudan direkt haberleşme olanaklarımız var. Ancak hiçbiri yapılmadı ya da yapılamadı. Dolayısıyla geç müdahalenin yanı sıra yeterli bilgi akışı da sağlanamadı.”