Bu yıl Türkiye genelinde 105 bin öğrenci üniversiteyi kazandığı halde ekonomik nedenlerle kaydını yaptıramazken, halen eğitimlerini sürdüren öğrenciler pahalılıktan sokağa çıkamıyor. Üniversite öğrencileri geçim, barınma ve kampüs içi yüksek fiyatlardan da şikâyetçi.

Hayat pahalılığı öğrencileri bezdirdi
Fotoğraf: BirGün

Fevzi Efe SEKİTMEZ

Türkiye’de öğrenci olmak gün geçtikçe zorlaşırken üniversitelerde ‘Öğrenci hayatı’ kavramının içi boşaltıldı. Öğrenciler artık müşteri muamelesi gördüklerini söylerken okula gitmenin bile masraf haline geldiğini, derslerine odaklanamadıklarını ve hayata hazırlanamadıklarını dile getirdiler. Kampüs içinde ve şehrin farklı bölgelerindeki tüketimin pahalılığından şikâyetçi olan öğrenciler kültürel aktiviteler ve sosyal hayatlarından geri kalırken, üniversiteler artık öğrencileri müşteri olarak konumlandırıyor.

Yüksek Öğretim Bilgi Yönetim Sistemi’ne göre, İzmir’de toplam öğrenci sayısı 178 bin 348. Ege Üniversitesi’nde 57 bin 580, Bakırçay Üniversitesi’nde 6 bin 400, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde ise öğrenci sayısı 65 bin 451. İzmir’de toplam KYK yurdu sayısı 22 olarak kayıtlara geçerken, 178 bin 348 öğrencinin olduğu İzmir’de, Millî Eğitim Bakanlığı İstatistiklerine göre KYK yurtlarındaki yatak kapasitesi 19 bin 668.

Öğrencilerin yoğun olarak yaşadığı Bornova’da üniversite yakınında bulunan 1 odalı eşyasız dairelerin kiraları ortalama 5 bin liradan başlarken üniversiteye uzak olan 2 odalı eşyasız dairelerin kiraları ise ortalama 3 bin lira. En düşük özel yurtların ortalama yıllık ücreti ise 33 bin lira. Öğrencilerin yoğun olarak kaldığı bir diğer bölge olan Buca’da ortalama kira fiyatı 4 bin lira iken, stüdyo dairelerin kira fiyatları 2 bin liradan başlıyor. En ucuz özel yurt fiyatı ise yıllık 30 bin lira. Bakırçay Üniversitesi öğrencilerinin yoğun olduğu Seyrek bölgesinde ise evlerin kiraları ortalama 5 bin liradan başlıyor.

Ege Üniversitesi öğrencilerinden Memduh Tuna Okay, “Üniversite öğrencisi olarak hem barınma alanında hem de geçinme ve beslenme alanında eskisine nazaran daha kısıtlı hissediyorum. Genelde öğrenci yemekhanesinden yemek alıyorum fakat alamadığım günler veya unuttuğum günlerde çok büyük beslenme problemi yaşıyorum. Genel olarak bakıldığında üniversite diğer dönemlerden farklı olarak insanların kendilerini geliştirdiği bir yer. İçinde bulunduğumuz döneme baktığımızda artık bu aktivitelere öğrencilerin katılması mümkün olmuyor. Bu da ‘öğrenci hayatı’ diye tabir ettikleri şeyden insanları uzaklaştırıyor” dedi.

Bir diğer öğrenci Bekir Yokuş da, “Öğrenimim devam ederken çalıştığım için ekonomik anlamda diğer öğrencilerden daha çok para kazanıyor olabilirim ama bu çalışma durumum okul hayatımı çok olumsuz etkiliyor. Eğitim mi alacağım yaşamak için çalışacak mıyım belli değil. Çok fazla çalışmak zorunda kaldığım için sosyal hayatım da kalmadı. Üniversitenin şöyle bir mentalitesi var; okurken aynı zamanda hayata hazırlık içine girmen gerekiyor. Hem okuyup hem çalıştığın zaman bu ekonomik durumda hayata hazırlanamıyorsun, sadece yaşamaya çalışıyorsun” diye konuştu.

Bakırçay Üniversitesi’nde de durum farklı değil. Öğrenciler şehir merkezinden uzakta yaşamalarına rağmen yüksek kira ve gıda fiyatlarından şikâyetçi. Bakırçay Üniversitesi öğrencilerinden Umut Tekin Tosun, “Kiralar artık öğrenciler için ödenebilecek durumda değil. İzmir’in merkezinden bu kadar uzak olan bir bölgede 3 bin liranın altında 1 artı 1 ev kalmadı. Burada bulunan esnaf ve emlakçılar öğrenciyi gördüklerinde fırsatçı davranıyorlar” ifadelerini kullandı.

Öğrencilerin fikrinin önemi kalmadığını belirten Tosun, şunları söyledi: “Öğrencinin hiçbir isteği ve fikri önemli görülmüyor. Öğrenci ikinci plana atılıyor. Öğrenci dediğimiz zaman sadece bir okul hayatı anlamına gelmiyor, burada insanlar hayata hazırlanıyor. Öğrenci dediğimiz zaman kendini her koldan geliştirmen gerekiyor.”

ÜNİVERSİTELER KAZANÇ KAPISI OLARAK GÖRÜLÜYOR

Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi Zafer Aydın ise üniversiteyi kazandıktan sonra hayal kırıklığına uğradığını söyleyerek, şunları dile getirdi: “Hepimiz kafamızda bir üniversite hayatı canlandırdık ve öyle hayal ettik. Fakat hiçbir şey hayal ettiğimiz gibi değil. Üniversite hayatı benim için kampüsten ibaret olmamalı. Şu anda geçirdiğim üniversite hayatı istediğim şekilde ilerlemiyor. Sürekli tereddütte kalıyorum, su bile alırken hesaplamak zorunda kalıyorum. Beslenme artık çok büyük bir sorun. Vize veya final zamanlarında gerektiğinde sabahlıyorsun. Bu sırada derslerine çalışırken beslenmen lazım. Beslenme için harcadığın günlük masrafının yanında, öğrenci bir de kahve içince cebinden büyük miktarda para çıkıyor. Öğrenci artık ucuza bir kahve bile içemiyor. Kampüs içi fiyatlar ve yemekhane fiyatları da tamamen üniversitelerin insafına kalmış durumda. Devletin üniversitesinde öğrenciler için standart bir fiyatlandırma yok.”