Türkiyeli ve Suriyelilerle görüşülerek hazırlanan rapora göre ekonomik kriz ve ayrımcılık gençlerin peşini bırakmıyor. Aralarında okulu bırakıp çalışmak zorunda kalan da var “Bunlar fakir” diye ayrımcılığa uğrayan da.

Hayatım işe bağlı
Okuldan ayrılıp oyuncak fabrikasında çalışan Suriyeli, ayrımcılığa maruz bırakıldığını anlatıyor. (Foto: AA)

Haber Merkezi

Türkiye Ekonomik Sosyal Siyasal Araştırmalar Vakfı’nın (TÜSES), İstanbul’un yoğun iç ve dış göç alan iki ilçesinde yaşayan gençlerle derinlemesine görüşme yaparak hazırladığı rapor, acı gerçeği gözler önüne serdi. Buna göre Türk ve Suriyeli sığınmacı gençler, eğitimden erken dönemde kopuyor, sorunlu ve kötü bir çalışma yaşamına adım atmak zorunda kalıyor, toplumsal eşitsizlik, baskı ve önyargılarla boğuşuyor.

Prof. Dr. Deniz Yükseker, Doç. Dr. Neşe Şahin Taşğın ve Prof. Dr. Uğur Tekin’in “Suriyeli ve Türkiyeli Genç Kadınlar ve Erkeklerin Gündelik Yaşamları” başlıklı araştırma raporunun kapsamında Sultanbeyli ve Küçükçekmece ilçelerinde yaşayan 14-20 yaş arasındaki Suriyeli ve Türkiyeli gençlerle toplamda 52 derinlemesine görüşme yapıldı. Araştırmaya göre gençler umutlarını henüz yitirmedi ancak bugünlerini kaybetmek üzere olduklarını düşünüyorlar. Araştırma Türkiye’de yaşayan Suriyeli gençlerin dil bariyeri, ayrımcılık ve ekonomik koşullar gibi nedenler yüzünden eğitimden koptuklarını gösterirken Suriyeli ve Türkiyeli gençlerin düzensiz, geçici ve düşük ücretli işlerde, günde bazen 12 saat boyunca kötü koşullarda çalıştıklarını da ortaya koydu.

PARAYA İHTİYACIMIZ VARDI

Araştırmada gençlerin anlatımlarına şöyle yer verildi:

•Okulu bırakan 16 yaşındaki genç kadın: “Biz ailede beş kardeşiz ve babam tek başına çalışıyor, kirayı, faturaları yetiştiremiyor. Artık okula gitmem mümkün değil çünkü ona yardım etmek istiyorum. O yüzden sekizinci sınıftaki LGS sınıfına hazırlanamadım. LGS için iki test kitabı çözdüm ve gerçekten çok çalıştım ve çalışıyordum da. Sınavın sonuçları açıklandı ve hiç iyi değildi. Yakın bir liseyi seçtim. Suriyeliyiz ve kapalıyız, tek başıma uzak bir yere gidemem.”

•Suriye’de ortaokula kadar okuyan 20 yaşındaki bir kadın: “Ortaokulun son senesinde okulu bıraktım. Bir sene sonra da evlendim. Doktor olmayı çok isterdim, o zamanlarda her şey çok daha güzeldi. Bende artık güç kalmadı, pes ettim, hiçbir şey yapamıyorum.”

•Üniversiteye devam eden 20 yaşındaki Suriyeli kadın: “Bu işte 1,5 yıldır çalışıyorum ve hayatım buradan kazandığım paraya bağlı. Hâlâ mezun olmadım, o yüzden paraya ihtiyacım var. Şu an babam kirayı, faturaları, yemekleri ödüyor ama diğer şeyleri ben ödüyorum.”

•Okulu bırakıp çalışmaya başlayan ancak işsiz olan Türkiyeli bir kadın: “Tekstil ortamı hep erkeklere göre. Benim gözlemlediğim şu. Kadınları hep bir hor görüyorlar tekstil ortamında. Hiç hoşlanmam hor görmekten çünkü o alın teri ve sen orada bir para kazanıyorsun. Ama bir erkek bir erkeğe bunu yapamıyor.”

•Okulu 8’inci sınıfta bırakan Türkiyeli katılımcı: “8’e kadar okudum. Derslerim kötüydü yalan yok ablam dedi: ‘Sen okumazsın senden bir şey olmaz’ falan hani o zamandan sonra ben çok şey oldum, kötü olmuştum.

•13 yaşında okuldan ayrılıp kardeşleriyle birlikte evlerinin yakınındaki bir oyuncak fabrikasında çalışmaya başlayan Suriyeli: “Mesela şu gözle bakarlardı bize; ‘işte bunlar fakir bir yaşam yaşamışlar’ ve zannediyorum ki bütün Suriyeliler bu sorunu yaşamış benim gibi. Bize böyle söylediklerinde bizim içimiz yanardı açıkçası.”

***

ÖNYARGI VE AYRIMCI TUTUMLAR

Araştırmanın sonuç raporunda, Suriyeli ve Türkiyeli gençlerin gündelik yaşamlarında yaşadıkları sorunlar ile geleceğe dair beklentileri özetle şöyle aktarıldı: Aile ve akrabalarla ilişkiler, genç kadınlar ve Suriyeliler için bir toplumsal baskı unsuru da oluşturuyor. Suriyelilerin okul deneyiminin yanı sıra kendilerine yönelen önyargılı tutumlar ve ayrımcı davranışlar çerçevesinde şekilleniyor. Birçok katılımcının düzensiz, geçici ve düşük ücretli işlerde çalışma deneyimi bulunuyor.