BERKAY SAĞOL Ege’nin en yüksek dağı olan, Türkiye’nin yüzde 40’ını sulayan ve Türkiye deprem haritasına göre 1. derecede tehlikeli deprem bölgesi içerisinde yer alan Murat Dağı’nda altın-gümüş madeni projesine izin verildi. Kütahya’nın Gediz İlçesi’ne bağlı Karaağaç Köyü’nde çıkarılması planlanan altın-gümüş madeni için “ÇED olumlu” raporu 8 Mayıs 2019 tarihinde verildi. Projenin sahibi 8. Cumhurbaşkanı Turgut […]

“Hayatımız için mücadele ediyoruz”

BERKAY SAĞOL

Ege’nin en yüksek dağı olan, Türkiye’nin yüzde 40’ını sulayan ve Türkiye deprem haritasına göre 1. derecede tehlikeli deprem bölgesi içerisinde yer alan Murat Dağı’nda altın-gümüş madeni projesine izin verildi. Kütahya’nın Gediz İlçesi’ne bağlı Karaağaç Köyü’nde çıkarılması planlanan altın-gümüş madeni için “ÇED olumlu” raporu 8 Mayıs 2019 tarihinde verildi.

Projenin sahibi 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yeğeni Bahattin Özal’ın sahibi olduğu Odaş Enerji’ye bağlı Anadolu Eksport Maden firması. Maden projesinin hayata geçirilmesi durumunda içme ve yer altı sularının yok olacağı ve bölgede kuraklığın baş göstereceği belirtiliyor.

Karaağaç Köyü Muhtarı İbrahim Özkan, yürütmeyi durdurmayı davası açanlardan biri olduğunu belirtti. Özkan, “Maden faaliyeti için rapor alınan yere köyümüzün uzaklığı 350 metre. Her şeyden önce çalışma başladığı zaman bizim burada yaşama imkânımız kalmayacak. Onun dışında hadi burada yaşamaya devam ettik diyelim biz hayvancılık ve ormancılıkla geçimini sağlayan köyüz. Kar yağmadığı sürece biz burada sürekli kesime gideriz. Bu çalışma başladığı zaman biz ne hayvancılık yapabiliriz ne ormancılık” dedi.

Madencilik faaliyetinden ilk süreçte en çok etkilenecek olan yerlerden biri de Uşak’ın Banaz ilçesi. Banaz’a bağlı Gürlek Köyü Muhtarı Mehmet Aksoy köylülerin hepsinin mağdur olacağını belirterek, “Murat Dağı’ndan çıkan sular Eskişehir’den İzmir’e kadar tüm Ege Bölgesi’ne gidiyor. Buranın kirlenmesi bu bölgeleri tamamen olumsuz etkileyecek içme suyu kirlenecek. İlk etkilenecek olan köylerden biri biziz. Çünkü kaynak suları bizim köyün hemen üzerinde. Köylü mağdur olacak fasulye ekemeyecek, balık çiftlikleri var çiftliklerimiz yok olacak. Hayvancılık bitecek tarım bittikten sonra her şey bitecek zaten. Köylünün tüm geçim kaynakları tükenecek. Biz maden çalışmasına karşıyız kaç muhtar varsa hepimiz karşıyız. Dava da açtık. Koca köylü biz oradayız maden yapmak isterlerse direneceğiz” şeklinde konuştu.

“MURAT DAĞI OLMAZSA HAYAT BİTER”

Banaz ve Uşak’ın Murat Dağı sayesinde var olduğunu söyleyen Muratlı Köyü Muhtarı Önder Kıral, “Murat Dağı olmazsa hayat biter buradan herkes gider. Banaz ve Uşak varsa şu an Murat Dağı sayesinde var. Murat Dağı olmazsa bizim işimiz zaten olmaz. Bizim köyümüz balık çiftliği yok bizim köyümüz dağ köyü biz hayvancılıkla geçiniyoruz. Maden yaparlarsa artık yaylalara, ovalara hayvan sokturmazlar. Biz baharda hayvanlarımızı yaylaya bırakırız onlar otlar Kasım ayına geri getiririz. Doğal olarak bizim hayvancılığımız biter. Bizim hayvanımız olmazsa köyümüz biter zaten hayvan için ayakta duruyoruz” ifadelerini kullandı.

Dağın eteklerinde olduğu için ilk etkilenecek köylerden biri olduklarını Comburt Köyü Muhtarı Mehmet Türe, “Köyümüzün tarlaları çöl olacak. Ormanlarımız ve yaylalarımız yok olacak. Biz Murat Dağı’nda maden istemiyoruz. Biz aynı zamanda dağ köyü olarak hayvancılık yapıyoruz. Bu zehirli ortamda hayvanlarımızda yaşamayacak ve geçim kaynağımız bitecek. Ben de dava açanlardan biriyim. Biz köyümüz çöl olmasın, suyumuz kirlenmesin istiyoruz. Bu köyler deniz seviyesinden 1100-1200 metre yükseklikte olan köyler ve buraların tamamında sulu tarım yapılıyor. Bu faaliyet bu tarımın tamamen bitmesi anlamına gelir” dedi.

DEPREM RİSKİ ARTACAK

Banaz’ın ve Murat Dağı’nın 1. Derece deprem bölgesi olduğunu vurgulayan Banaz Ziraat Odası Başkanı Etem Erdem, “Biz birinci derece fay hattı üzerindeyiz. Murat Dağı’nda yapılacak sondaj çalışmaları, dinamit patlatmaları deprem riskini artıracak. Çokrağan suyunun tepesindeki yeri mağara olarak görüyorlar ama aslında orası mağara değil su eskiden oradan çıkıyormuş daha sonra gerçekleşen Gediz depremi nedeniyle aşağıya kaymış şimdi orası mağara pozisyonunda. Menderes’in kolu Banaz Çayı buradan çıkıyor. Gediz buradan çıkıyor. Porsuk’a giden kol buradan çıkıyor. Uşak’ın suyu, Eskişehir’in suyu, Kütahya’nın suyu hatta Susurluk’un suyu buradan çıkıyor. Kaynak dört bölgeyi besliyor. Yani burada yapılacak maden çalışmaları Ege bölgesini de etkileyecek, Marmara’yı da etkileyecek, İç Anadolu’yu da etkileyecek. Burada maden faaliyeti gerçekleşmesi durumunda Banaz ve Banaz’ın köyleri ilk elden etkilenecek. Tarım biter, hayvancılık biter, yeşil alan biter. Kaz Dağları’ndan sonra oksijen bakımından en zengin bölgesi burası. Burada tesis olsa futbol takımlarının bile gelip kamp yapabilecekleri alanlar mevcut. Yani bu bölgede maden arama çalışmaları olursa burada her şey biter. Bunun örneği işte Kışladağ’da yapılan altın madeni. Ulubey’de ve Eşme’de kanser yaşlarının 30’lu yaşlara kadar düştü ve kanser olma oranları yükseldi. Burası aslında Ege Bölgesi için çok önemli. Ama maalesef biz bu bölgenin önemini fark edemiyoruz” diye konuştu.

PAMUKKALE’Yİ DE KAYBEDECEĞİZ

Maden faaliyetleri sırasında yapılacak olan çalışmaların başta Banaz olmak üzere tüm Ege Bölgesi’nin su kaynaklarının yer değiştireceğini söyleyen Banaz’lı öğretmen Ramazan Taylan, “Benim konuştuğum maden mühendisleri eğer Murat Dağı’nda kazılar başlarsa Pamukkale’yi kaybederiz diyorlar. Pamukkale’nin suyu dahi Murat Dağı’nda çıkıyor. Bu toprakta bulunan altın, çinko, bakır benzeri madenler oksijenle birleştiği zaman ağır metal zehirlenmesi dediğimiz hastalıklara yol açacak. Yani solunum yoluyla hayvanlar ve insanlar hasta olacak. Bizim aslında en çok korktuğumuz şey ağır metal zehirlenmesi. Su kaynaklarımız ve ağır metal zehirlenmesidir. Banaz’da şu anda Murat Dağı’ndan beslenen 12 tane gölet var. Bu göletlerin suları tamamen bitecek hepsi kuruyacak. Bu göletler dağın sadece bu yüzünde olanlar diğer taraftakileri saymıyorum. İlk planlamaya göre Comburt köyüyle, Baltalı köyünün arasına depolama alanı yapacaklar. Aynı zamanda orası Comburt Ovası olarak geçiyor. Burayı depolama alanı yaptıkları zaman verimli arazilerin tamamı etkilenmiş olacak” ifadelerini kullandı.

KÖYLÜLER BİRLİK OLDU

Şirketin ilk numunelerini 2007 yılında aldığını belirten yöre halkından İsmail Varol, “Biz ilk olarak 2007 yılında belediye başkanımızla beraber Murat Dağı’na çıktık. Altın madeni için test yapılıyor demişlerdi. O dönem ocak açmışlardı ve ilk numuneleri almışlardı ve sonrasında üstünü kapatmışlardı. Tabi biz o dönem ilgili yerlere şikayet ettik ama o dönem gücümüz yetmedi. Civar köylerin toplanıp komple bu işe karşı mücadele etmesi lazım ama köylülerinde önünde düşecek bir kişi lazım. Şu anda köyler ve köylüler arasında birlik var. Biz o zaman Vali’ye söyledik ama orası işletilmeyecek dedi. Hakikaten 10 yıl kimse orayla ilgili bir çalışma yapmadı” dedi.

15 MİLYONA YAKIN İNSANIN HAYATINI ETKİLEYECEK

Murat Dağı’nda aynı yerden hem sıcak hem de soğuk suyun çıktığını ve bunun dünyada sayılı olduğunu vurgulayan Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Öz Akcura, “Biz altın madeninden 2017’de haberdar olduk. O yıla değin Anadolu Export 2013’te maden işletme ruhsatını almış, 2015’te sondaj yapmış ve 2016’da bizim geçen ay iptal davası açtığımız ÇED dosyasını hazırlamaya başlatmıştı. Murat Dağı’nda maden, “susuzluk ve kuraklık” demektir. Murat Dağı volkanik ve hareketli fay hatlarından oluşuyor. Gerek yüksekliği gerek sahip olduğu bitki örtüsü ile Ege Bölgesi’nin ekolojisini belirliyor. Kapladığı 500 km’lik alanda tropikal iklimden Sibirya iklimine kadar farklı yağış rejimleri ve bitki örtüsünü barındırıyor. Altın madeni sahası tamamen orman. Toplamda 15 yıllık süreçte 1200 hektar alanda altın arayıp işleyecekler. Önce ormanı yok edecekler. Ardından binlerce dinamit kullanacaklar. Bu dinamitler, birinci derecede deprem bölgesi olan Murat Dağı’nda fay hatlarını hareketlendirecek. Bu yeraltı su kaynaklarının kaybolması, çekilmesi, yatak değiştirmesi anlamına geliyor. Dolayısıyla altın madeninin açılması Ege Bölgesinde 15 milyona yakın insanın hayatını mahvedecek. Bu nedenle başta Uşak ve Kütahya/Gediz belediyeleri, Banaz Ziraat Odası, Baro, köy tüzel kişilikleri, çevre örgütleri ve şahıs olarak 53 kişi ÇED raporunun iptali için dava açtık. Sonuç olarak biz, altın madenine karşı Dağımızı savunurken aslında hayatımız için mücadele ediyoruz” diye konuştu.