Kadınlar, gençler, emekçiler kendi Hayırlarını bu güçle ve bu inançla yükseltmeye, çoğaltmaya devam ediyor. Neşeyle, umutla ve elbette direnmenin verdiği o yaratıcılıkla...

Hayır'da buluşan eller

Ayşegül Uçar
Nar Kadın Dayanışması

Referanduma sayılı günler kala Hayır'ın umut dalgası memleketi sarıyor. Dört bir yandan herkesin kendi rengini verdiği bir Hayır sesi yükseliyor. Bir yanda devletin tüm olanaklarıyla bir evet çalışması yürütülürken; Hayır çeşitli baskılarla karşı karşıya kalıyor. Tüm bunlara rağmen, eveti yükseltmek için yaptıkları tüm denemelerin de başarısız olduğunu söylemek mümkün. Bunun karşısında çıkış yolu bulamayan AKP Hayır'a saldırarak bir çıkış yolu bulmaya çalışıyor ama bugün Hayır'ın sesi ne saldırı ne baskı ne de yasakların karşısında kısılmayacak kadar güçlü ve yüksek.

Hayır, Haziran isyanını anımsatan renkliliğinin verdiği güçle ve toplumun değişim talebine, yeni bir başlangıç umuduna ses oluşuyla daha da çok büyüyor. Kadınlar, gençler, emekçiler kendi Hayırlarını bu güçle ve bu inançla yükseltmeye, çoğaltmaya devam ediyor. Neşeyle, umutla ve elbette direnmenin verdiği o yaratıcılıkla... OHAL'e, Hayır'ın sesini kısmak için yapılan her türlü baskıya rağmen en güzel halleriyle HAYIR diyorlar. Varsın Hayır televizyonlarda olmasın bizim sesimiz taşır onu evlerden içeri diyenler kapı kapı, sokak sokak çoğaltıyor Hayır'ı. Emekçiler, kimi zaman süpürgeleriyle, biçtikleri çiçekleriyle, kimi zaman demirleriyle, kimi zaman tuğlalarıyla, kimi zaman bedenleriyle Hayır yazıyor. Açan bir çiçeğin dalında, bir pazar yerinde "Yeşile evet tek adama hayır" diyen kadının ellerinde, uçurtmayla göklerde, maviliklere sürülen bisikletlerde, ODTÜ'de devrimde buluşan ellerde gördüğümüz toplumun çeşitli kesimlerinden yükselen o değişim talebinin bahara göz kırpan ifadesi.

Ve bu noktada, geçtiğimiz bu 2 aylık süreçte Hayır'a bu umutlu ve neşeli hali en çok veren kadınlar oldu. Nasıl mı? Belki adım adım iz sürebiliriz kadınlar Hayır'ı nasıl çoğalttı diye.

Öncelikle bir ses yükseldi. Yükselen ses kahkahanın sesiydi. HA HA HA HAYIR! Kahkanın gücünü haydi kap gel sözünü diyerek kadınlar seslerini, tınılarını, kahkahalarını birbiriyle buluşturdu. Gerisi neşenin bulaşıcılığına kaldı, biriken isyanın sesi dokunduğu yerde yankısını buldu: bir yerine bin hayırla! 15 yıldır sürdürülen kadın düşmanı politikaların; hayatlarımıza, bedenlerimize, geleceğimize kurulan tahakkümün, varlığımıza açılan çok cepheli savaşın karşısında söyleyecek çok sözümüz var demenin bir yoluydu bu. Fetvaları dizenlere cevabımız kahkaha diyen kadınların sesi tam da bugün Hayır dalgasının yükselişini özetliyor aslında. Karşımıza yasaklarla, baskıyla dikilen karanlığa karşı en tahammül edemediği şey olan umut ve neşeyi koyarak yürümek. Üstelik AKP'nin yaratmak istediği toplumsallığın tam da kadınların hayatlarını hedef aldığı noktada yaşamsal bir itiraz: Sen de hayatın için hayır de, hayır de! Hayatlarımızın üzerine çöken karanlıklarıyla yaşam alanlarımızı bizlere dar etmeye çalışanlara karşı, haklarımızı, yaşamımızı, geleceğimizi, emeğimizi bir adamın iki dudağının arasına sıkıştırmaya çalışanlara karşı sesimiz yükselen ses hayırın ayak sesleriydi: Aydınlık günler için çoğalıyor hayırlar, neşesiyle kazanacak kadınlar!

Topluma bir süredir hakim olan çaresizlik, karamsarlık halinin ardından şu an toplumun her kesiminde umut dalgalarının yayıldığı, tüm bu gidişatı değiştirme iddiasının yeşerdiği noktada; en önde yeter be biz varız buradayız diyen kadınlar şehirleri, sokakları karanlığa teslim etmeyerek kendi renklerini, isyanın rengini sokaklara verdiler. Adım adım, sokak sokak bulundukları ve buluştukları noktadan başladılar. Hayır deyip ağaçlara mor bağladılar, duvarlara mor yazdılar, pencerelerine mor astılar. Aslında bir yaşam orkestrasının seslerinin yükselişiydi tüm bunlar. Bir ağacın altında, bir parkta, sokağın köşesinde fark etmez; kadınların bir araya geldikleri yerde ve anda kendini gösteren dokundukları yeri değiştirip dönüştürme gücü, Hayır dalgasına da rengini verdi. Mor bir dalga oldu Hayır.

Bu 2 aydan bahsederken 8 Mart belki de en önemli uğraklardan. 8 Mart öncesi kadınlar birçok engelleme ile karşılaştı. 8 Mart öncesi çalışmalar engellendi. Hayır kekleri, ağaçlara asılan mor balonlar suç unsuru sayıldı. Yürüyüşler, buluşmalar yasaklanmak istendi. Kadınların cevabı net oldu: Binlerce kadın danslarıyla, kahkahasıyla, umuduyla, isyanıyla ve elbette Hayırlarıyla sokaktaydı. Kadınların birlikteliğinin ve isyanının karartılmaya çalışılan geleceğe nasıl ışık tuttuğunu bir kez daha gördük. Sokakları boydan boya yarın geçen kadınlar kendi hayatlarına, haklarına sahip çıkarken bir yandan da toplumsal muhalefetin ve geniş toplum kesimlerinin taleplerine de ses oldu.

Şimdi ise referanduma kısa bir zaman kala bacalardan girmenin yollarını arayan kadınları görüyoruz. Bugün bir araya gelişleri azaltmak için her türlü yasağı koyanlara karşı kadınlar, Hayır'ı çoğaltmak için “bir maniniz yoksa geliyoruz” dediler ve ev ev buluşarak çaylarını demleyip Hayır'larını konuşarak; bir araya gelip tanışarak, dertlerini, özlemlerini paylaşarak umudu çoğaltıyorlar. Bu buluşmalarda biriken ve çoğalan bir yandan da kadın dayanışması; o sohbetlerde Hayır'ın dokunduğu yer bizzat hayatlarımız.

Parkta, bahçede, sokakta umut ve neşeyle bu kez HAYIR için kadınların elleri birbiriyle buluştu bir kere. Kadınların birbiriyle buluşan elleri memleketi aydınlığa giden yola götürüyor. Toplumsal değişim dönüşüm isteğinin öncüsü olan kadınlar kendi talepleriyle toplumsal taleplerin kesiştiği yerde direnişi canlandırarak nasıl 8 martta alanlarda tüm baskılara rağmen kahkahalarıyla, Hayırlarıyla yan yanaysa, nasıl 2013 Haziranı'nda el ele barikatın en önündelerse bugün de o eller birbirini unutmadı ve bundan sonra da unutmayacak. Çeşitli yöntemlerle bir araya gelişlerinden, kısılamayacak seslerinden ve bu umuttan memleketin yarınları doğacak.

16 Nisan ülkemizin geleceği, kadınların yaşamı için bir eşik ve biz bu eşiği şimdiden aştık. Kadınların HAYIR sesi, 16 Nisan'daki kazanma iradesine dönüşecek ama daha fazlası da var. Kadınlar, yaşamak ve haklarını, özgürlüklerini geri almak için el ele verip aştıkları bu eşikten sonrasını da 16 Nisan'dan sonra da adım adım örmeye devam edecek. HAYIR demeye, yaşamın her alanındaki baskılara karşı HAYIR'ı büyütmeye devam edecek. HAYIR'da biriken umut ve neşe bize tam da bunun yolunu açıyor. HAYIR'da birleşen eller ayrılmayacak...