Hayvana şiddet son bulmuyor. Vicdan sahibi olan herkes hayvan katillerine caydırıcı cezaların uygulanması için haykırıyor. Daha rahat tecavüz edilsin diye kuyruğu kesilip mahallenin gençlerine 5 lira karşılığında pazarlanan eşek, Sakarya’da patileri kesilip hayatını kaybeden köpek hâlâ hafızalarımızdayken; Ankara Batıkent’te karnını doyurmak için bizlere muhtaç olan 13 köpeğin, zehirli etle kandırılıp acılar içinde katledilmesi, bardağı taşıran […]

Hayvanları katledenler  sadece ‘kabahatli’ sayılıyor

Hayvana şiddet son bulmuyor. Vicdan sahibi olan herkes hayvan katillerine caydırıcı cezaların uygulanması için haykırıyor. Daha rahat tecavüz edilsin diye kuyruğu kesilip mahallenin gençlerine 5 lira karşılığında pazarlanan eşek, Sakarya’da patileri kesilip hayatını kaybeden köpek hâlâ hafızalarımızdayken; Ankara Batıkent’te karnını doyurmak için bizlere muhtaç olan 13 köpeğin, zehirli etle kandırılıp acılar içinde katledilmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara Temsilcisi Pelin Sayılgan ile hayvan haklarını, yasaların uygulanmamasını ve taleplerini konuştuk.

• Ankara Batıkent’te yaşanılan acı olayla başlayalım. Bu konuyla ilgili ne demek istersiniz?

Karnını doyurmak için bize muhtaç olan bir hayvanın güvenini kötüye kullanıp onu zehirli etle kandırıp can çekişe çekişe ölmesine sebep olmanın ahlaki boyutunu tartışmaya gerek bile duymuyorum. Birazcık akıl ve vicdan sahibi olan her insan bu duruma tepki duyar zaten. Bizim esas vurgulamak istediğimiz, olayın yasal boyutu. Hayvanlar yürürlükte bulunan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre can değil, mal olarak muamele görüyor. Dolayısıyla sahipsiz hayvana uygulanan şiddet Ceza Kanunu değil, Kabahatler Kanunu kapsamında ve maalesef bu tür durumlarda savcılıkların elleri kolları bağlı. Herkes failin peşine düşmüş durumda. Biz ise şunu soruyoruz: Diyelim ki ‘kabahatli’ kişi bulundu (dikkatinizi çekerim, suçlu’ değil, ‘kabahatli’) ne olacak? Ne olacağını söyleyelim. Yasak yerde sigara içen kişiyle aynı cezayı alacak. Yani idari para cezası. Üstelik talebi halinde kendisine taksitlendirme kolaylığı da sağlanacak. Yani hayvanlar katledilecek ve devlet bu ölen hayvanların kanından para kazanacak.

Bu sadece hayvan hakları savunucularının meselesi değil. Adli tıp uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy’un konuyla ilgili çok ayrıntılı ve aydınlatıcı bir raporu var. Rapor özet olarak şunu söylüyor: Bütün meşhur seri katiller bu işe çocuk yaşta hayvanlara işkence ederek başlıyor ve hayvan öldürmenin bir sonraki adımı insan öldürmek. Bugün hayvana bunu yapan, yarın fırsatını bulduğunda insana da yapıyor. Bir önceki gün köpeğe tecavüz etmiş bir servis şoförüne çocuğunu emanet etmek istemeyen veya işe gelmeden önce bir köpek yavrusunun patilerini kesen, eşeğin gözlerini oyan, kedinin boğazını telle sıkıp öldüren bir garsonun elinden yemek yemek istemeyen herkesin bu yasal düzenlemeyi savunması gerekiyor.

Caydırıcı cezalar yok. Daha doğrusu ‘ceza yok’ desek yeridir. Cezaların verilmesinin nasıl bir açıklaması olabilir? Adalet Bakanlığı bürokratlarından edindiğimiz bilgiler ve basından takip ettiğimiz kadarıyla hayvana şiddet ve tecavüzü Ceza Kanunu kapsamına sokmamalarının en önemli sebepleri, hapishanelerde yeterli yer olmaması ve Anadolu’da hayvanlara tecavüzün çok yaygın olması. Anladığımız kadarıyla bu sapkınlık ülkemizde öyle boyutlara ulaşmış durumda ki yasanın istediğimiz şekilde çıkması durumunda savcılıklar, adliyeler kilitlenecek; başka davalara bakamaz hale gelecekler. Yani tam bir utanç tablosuyla karşı karşıyayız.

• Hayvan Hakları Yasası’nın son durumu nedir?

Yıllardan beri Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılacağı konuşuluyor ve sözler veriliyor. Hayvanları Koruma Kanunu’nun çıktığı 2004 yılından beri HAYTAP olarak Mecliste çok yoğun bir lobi çalışması yürütüyoruz. Birebir görüşmelerde çok olumlu tepkilerle karşılaşıyoruz, bütün siyasiler bu konuda hemfikir aslında ama geldiğimiz noktada on beş yıldır verilen sözlerin yerine getirilmediği gerçeğiyle karşı karşıyayız maalesef. Seçimden önce Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik için söz veren Parlamento, ne hikmetse bir anda araştırma komisyonu kurmaya karar verdi. Yasama sürecini doğal olarak yakından bilmeyen dostlarımız için söylememiz gerek. Araştırma komisyonları kurulur, aylar boyunca söz konusu problem konuşulur, STK’lar, akademisyenler, ilgili taraflar dinlenir, yüzlerce sayfalık tutanak tutulur, rapor hazırlanır ve rafa kalkar. Şunu çok net görüyoruz ki bu hamle, yerel seçimler öncesi verdiği sözü tutmayan siyasilerin büyükşehirlerde oy kaybetme korkusuyla kusurlarını örtme çabasından başka bir şey değildi.Şimdi siyasilerin elinde şöyle bir imkân var: Kadük olan kanun teklifini yeniletip bir gecede Genel Kuruldan geçirip yasalaştırabilirler. Daha önce bu çalışmalar yapılmış, ilgili STK’lar dinlenmiş, saha çalışmaları yapılmış, her şey hazır. Parlamento bu konuda samimi olsa bir gecede bu kanunu çıkarabilir, kanun hazır! Hani daha rahat tecavüz edilsin diye kuyruğu kesilen eşek var ya, kanlar içinde mahallenin gençlerine 5 lira karşılığında pazarlanan, işte devlet, o eşek her tecavüze uğradığında bundan para kazanacak. Hani Sakarya’da patileri kesilen yavru köpek vardı ya, o masum bakışları içimize işleyen, memleketçe ağladığımız, acılar içinde hayata gözlerini yuman, onun gibi binlercesinin kanından devlet para kazanacak. Neden? Çünkü hayvana şiddet Kabahatler Kanunu kapsamında ve kesilen para cezaları ödeme kolaylığı sağlanması bakımından peşin fiyatına dört taksite bölünebiliyor.

Bu araştırma komisyonu kurulurken muhalefet partilerinden de bir Allah’ın kulu çıkıp “Neden kadük olan kanunu yeniletip geçirmiyoruz, ne gerek vardı bu komisyona?” diye sormadı, alkış tuttu ya, bu da işin bir başka boyutu. Ne diyelim, yeni araştırma komisyonu, yani ‘dostlar alışverişte görsün’ komisyonu hayırlı olsun!

• Hayvana şiddetle nasıl mücadele edilebilir?

Hayvana karşı şiddetin Ceza Kanunu kapsamına sokulması tek başına yeterli değil. Önce toplumu eğitmemiz gerekiyor. Millî Eğitim Bakanlığının hayvan haklarını ve hayvan sevgisini müfredata sokması gerekiyor. Biz gönüllü olarak okullarda eğitim çalışmaları yapıyoruz ama STK olarak gücümüz bir yere kadar, her yere yetişemiyoruz. Eğitim çalışmalarının devlet eliyle yürütülmesi gerekir. Her akşam televizyon kanallarında bu konuda kamu spotlarına, eğitici yayınlara yer verilmesi gerek. Bu alanda da hazırladığımız ödüllü kısa filmlerimiz var ama televizyon kanalları reklam gelirlerinden feragat etmek istemiyor, RTÜK’ün bu sorumluluğu yerine getirmemeleri karşısında TV kanallarına verdiği para cezaları da çok düşük. Dolayısıyla bu konuda da kanuni düzenlemeye ihtiyaç var. Aslında devletin elinin altında müthiş, kalifiye bir gönüllü kitlesi var, tek yapmaları gereken ön yargılarından kurtulup STK’lar ile iş birliği yapmak. İçimizde hukukçular, grafikerler, pedagoglar, psikologlar, gazeteciler, yazarlar, veterinerler var. Umarım bu potansiyeli görürler ve kullanırlar.

***

HAYTAP olarak talepleriniz nelerdir?

Kanunun ismi ‘Hayvan Hakları Kanunu’ olarak değişmelidir.

Hayvana şiddet Kabahatler Kanunu kapsamından çıkarılmalı, Ceza Kanunu kapsamına girmelidir. Hapis cezasının alt sınırı para cezasına tecil edilememesi için iki yıldan başlamalı ve savcılıklar bu tür durumlarda resen harekete geçebilmelidir.

Pet shoplarda hayvan satışı ve merdiven altı üretimler yasaklanmalı, toplum sokaktan ve bakımevlerinden hayvan sahiplenmeye teşvik edilmelidir.

Hayvanlara çiplenme zorunluluğu getirilmelidir.

Hayvan sahiplerine eğitim ve sertifika alma zorunluluğu getirilmelidir.

Sahibinin hayvana eziyet ettiği durumlarda kolluk kuvvetlerince hayvana el konulmalı ve bu kişilerin bir daha hayvan sahiplenmesi yasaklanmalı.

Radyo ve televizyonlarda hayvanların korunması ve refahı amacıyla yayınlanması gereken eğitici programların yayınlanmaması durumunda öngörülen para cezaları artırılmalı.

Trafik kazası durumunda çarptığı hayvanı veterinere götürmeyen sürücünün ehliyetine bir yıl süreyle el konulmalı.

Hayvan dövüştürenlere hapis cezası verilmeli ve hayvan dövüş siteleri kapatılmalıdır.

Evcil hayvan ithalatı bir müddet yasaklanmalıdır.

Yurt dışına kürk için evcil hayvan ihraç edilmesi engellenmelidir.

Yeni hayvanat bahçesi açılmamalıdır.

Hayvanlı sirkler yasaklanmalıdır.

Yunus parkları kapatılmalıdır.

Çevreye rahatsızlık verdiği mahkeme kararıyla ispatlanmadıktan sonra hiçbir hayvanın tahliyesine karar verilmemelidir.