Hava kapalı, dışarıda kar atıştırmakta. Kar genelde sessizliği çağrıştırır bana ama şu an dışarıdan gelen sloganlarda kulağım. Ne çok eylem yapılıyor bu günlerde. Hemen hemen her gün birileri sokakta. Meydandan bir grup çıkıyor az sonra bir başkası giriyor.

Parlamentoda “İç Güvenlik Paketi.” yasalaşmak üzere bekliyor.

Diktatör korkuyor. Korkusu büyüdükçe, şiddeti de büyüyor. Şiddeti büyüdükçe de isyan ve direniş büyüyor. Diktatör kısır bir döngü içerisinde malum sonuna doğru hızla ilerliyor..

Diktatörün ulusal ve uluslararası suç dosyası hızla kabarıyor. Kendi iç hukukunu ve uluslararası hukuku her gün çiğniyor.

Diktatörün  hastalıklarından biri de kibir. Yutamayacağından büyük lokmalar çiğniyor.
Denizin sirenleri onu çağırıyor, faşizmin sesi siren sesleri gibi geliyor cahil kaptana ve yelken basıyor kayalıklara doğru..

Bürokratları geminin batacağını anladı gemiyi birer birer terk ediyorlar.

Diktatör ve avanesinde korku büyüdükçe, meydanlardaki kalabalık da büyüyor. 08 Şubat Mitingi bunun en yakın göstergesi. Yüzbinler meydanlardan taşmış, geliyor..

Sosyalistler, devrimciler, demokratlar, Aleviler, Kürtler herkes yan yana gelmiş Kadıköy’ü doldurmuş; laik ve bilimsel eğitim için 13 Şubat’a yönelik boykot çağrısı yapmakta..

Ne istiyorlar?

Zorunlu din dersleri kaldırılsın.

Okulların imam hatipleştirilmesi durdurulsun.

Eğitim müfredatı bilimsel temelde yenilensin.

Öğrencilere yönelik her tür dini ayrımcılık ve baskıya son verilsin.

Boykot çağrıcısı Haziran... Başta Eğitim Sen olmak üzere sendikalar çağrıya olumlu yanıt verdi. HDP ve Alevi örgütleri boykota katılacaklarını belirtti. CHP’den henüz ses yok ancak taban Haziran’la birlikte hareket ediyor. İşte Haziran’ın asıl işlevi ortaya çıkmış durumda; sokakta, eylemde birlik ve güçlü direniş.

Bayık, genel seçimlere yönelik Haziran-CHP flörtünden dem vuruyor. Haziran kapalı kapılar ardında iş yapmaz, şeffaftır, açıktır. İşte;13 Şubat.

Haziran, CHP-Cemaat koalisyonu ile değil CHP’nin tabanıyla, Kürt halkıyla, Alevilerle, demokratlarla, sosyalistlerle boykotta, eylemde, omuz omuza...

Haziran’ın velilere mektubu açık; “Bir çocuğun gözlerine bakalım. Bir Çocuğun gözlerinde yetişkinlerin görebileceği, çocuğu çocuk yapan üç önemli şey vardır: KARARLILIK, İNATÇILIK VE UMUT.

Kararlılık, inat ve umut daha küçükken bir çocuğun elinden alınırsa onu hayat boyu bekleyen şey güce ve güçlüye itaat etmek olur. Kararlılık, inat ve umut çocuklarımıza sunabileceğimiz bilimsel ve laik eğitimle mümkün olur. Çünkü bir çocuk ancak sorgulayarak, eleştirerek ve şüphe duyarak kararlılığını, inadını ve umudunu koruyabilir.
Biz, çocukların gözlerindeki kararlılığı, inadı ve umudu sürekli kılabilmek için Bilimsel ve Laik Eğitim İçin Ayaktayız ve BOYKOT’tayız. Ya Siz?

13 Şubat’ta iktidarı uyarmak için çocuklarımızı okula göndermiyoruz. O günü çocuklarımıza ayıracağız. Alternatif dersler, çocuk oyunları ve şenliklerle özgür bir geleceğe olan umudumuzu güçlendireceğiz.

Sizleri Bekliyoruz. Dayanışmayla…”

Ve Haziran diyor ki; “Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, kamucu, dayanışmacı, laik, bağımsız, toplumcu bir cumhuriyet ve ülke için; gericiliğe, faşizme, emperyalizme, piyasacı yağma düzenine ve bunları temsil eden AKP rejimine karşı birlikte yola çıkıyoruz.”

“Yeni Türkiye” faşizmini dayanışmayla boğalım, haydi “Yeni Haziran’a...”

Dayanışmaya...