HDP, KCK ve Kobane operasyonlarına ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada 'derin devlet ve paralel yapılara' işaret edilirken, “Saldırılara, siyasi darbelere, kumpaslara karşı direnen bütün siyasetçilerimizi, parti üye ve yöneticilerimizi ve halkımızı selamlıyoruz” denildi.

HDP'den KCK ve Kobane operasyonları açıklaması: Yeni paralelciler ve derin devlet iş başında

Halkların Demokratik Partisi (HDP), KCK ve Kobane davasında 46 kişinin gözaltına alınmasına yaptıkları açıklamayla tepki gösterdi. "Yeni paralelciler ve derin devlet unsurları iş başında" başlıklı açıklamada AKP-MHP ortaklığına, cemaat ve 'paralel yapılara' işaret edildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı Kobane soruşturması kapsamında 46 HDP'linin gözaltına alınmasına tepkiler devam ediyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, geçtiğimiz günlerde partisinin grup toplantısında gözaltı kararlarına ilişkin yaptığı konuşmada Kobane sürecinde insani yardımda bulunanların hedef alındığını öne sürmüştü. Buldan'ın konuşmasının ardından partiden yeni bir açıklama geldi.

HDP'nin Merkez Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:

"Demokratik siyasete yönelik 14 Nisan 2009 yılında “KCK operasyonları” ile başlatılan siyasi soykırım saldırıları bugün biçim ve isim değiştirse de aynı kumpasçı ve darbeci zihniyetle devam ediyor. KCK operasyonlarının yıl dönümünde partimize ve demokratik siyasete karşı “Kobanî operasyonları” adıyla geliştirilen saldırılar, hem yönetenlerin çaresizliğinin ve korkusunun göstergesidir hem de tarihsel Kürt düşmanlığı üzerinden palazlanan iktidar odaklarının hüsranla sonuçlanan ezberidir.

2009 yılında “Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz” diyerek yerel seçimlerde büyük başarı elde eden demokratik siyasetin bu başarısına karşı gerçekleştirilen KCK operasyonlarında on bine yakın Kürt siyasetçi, aktivist, gazeteci, sivil toplum örgütü temsilcisi gözaltına alınıp tutuklanmıştı. O gün Cemaate ihale edilen soykırım davaları bugün AKP iktidarının ele geçirdiği yargı tarafından aynı anlayıştan milim sapmadan sürdürülmektedir. Demokratik siyaset, bu operasyonların devlet içerisine çöreklenen suç şebekeleri tarafından AKP iktidarının oluru ve desteğiyle gerçekleştirildiğini, paralel devlet yapılanmaları oluşturulduğunu ve operasyonların işlenen suçları örtmeyi amaçladığını herkese anlatmaya çalıştı. Eğer bu uyarılar dikkate alınsaydı operasyonel suç ve çıkar ortaklığının Türkiye’ye maliyeti bu kadar ağır olmayacaktı. Zira AKP ve Cemaat’in suç ortaklığı onlarca insanın hayatını kaybettiği büyük bir darbe girişimini, yüz binlerce insanı mağdur eden OHAL düzenini, Türkiye’yi karanlığa sürükleyen tek adam rejimini beraberinde getirdi.

'BEDELİNİ YİNE TÜRKİYE ÖDEMEK ZORUNDA KALACAK'

Bugün aynı zihniyet ve mantık, başka bir suç ortaklığı tarafından aynı referanslarla ve Cemaat tarafından geliştirilmiş olan aynı kumpasçı zihniyetle Kobanî davalarında ve operasyonlarında sürdürülüyor. İktidarın demokratik siyaseti tasfiye etmek amacıyla başlattığı saldırının dünkü ortağı Cemaat’ti, bugünkü ortakları ise MHP’dir, mafyadır, bütün derin devlet unsurlarıdır. Ancak bu suç ortaklığı da eninde sonunda bir çıkar çatışmasına dönüşecek ve ne yazık ki bunun bedelini yine Türkiye ödemek zorunda kalacaktır.

Bütün ağır bedellere rağmen demokratik siyaset kararlılıkla ve büyüyerek yoluna devam ediyor; tasfiye saldırılarına, kayyımlara, kumpas davalarına rağmen siyasi dengeleri belirliyor. Özgür ve özerk yerel yönetimleri tasfiye etmeye çalışan iktidar ise elindeki bütün kaleleri kaybetti ve bu son kumpas saldırıları da mutlak anlamda iktidarın sonunu getirecek. Ne dün KCK operasyonları bizi yolumuzdan alıkoydu ne de bugün Kobanî kumpas davaları bizi yıldıracak. Güçlenerek ve büyüyerek yolumuza devam edeceğiz. Bu vesileyle saldırılara, siyasi darbelere, kumpaslara karşı direnen bütün siyasetçilerimizi, parti üye ve yöneticilerimizi ve halkımızı selamlıyoruz. Onların duruşu onurumuzdur."