HDP eyleminde pankart tutan iki kadına gözaltı

ZEYNEP KURAY

HDP İstanbul İl Örgütü'nün Yüksekova ve Cizre'de yaşanan saldırı ve katliamları protesto etmek için Tünel’den Galatasaray’a yapmak istediği yürüyüşe polis izin vermedi. Kitlenin önünü TOMA ile kesen polis, “Esas terör T.C. devleti ve AKP’dir” dövizini açan iki genç kadını gözaltına aldı. HDP Milletvekilleri Pervin Buldan, Filiz Kerestecioğlu, Garo Paylan ve Saruhan Oluç‘tan oluşan heyetin polisle yaptığı konuşmaların da sonuç vermemesi üzerine açıklama Tünel’de yapıldı.

Açıklamada söz alan Pervin Buldan, mevcut savaşın halkların özgürlüğü veya Türkiye’nin bağımsızlığı için verilen bir savaş olmadığını belirterek savaşın sarayın savaşı, Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla verilen bir savaş olduğunu vurguladı.

Buldan, “Bizler 1990’lı yılları da gördük, 1995 yıllarını da gördük. Katliamlara tanıklık ettik, canlarımızı verdik, çocuklarımızı, eşlerimizi kaybettik ama hiç kimsenin önünde diz çökmedik, Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde de diz çökmeyeceğiz” dedi.

Kitle polisin ablukasına açtıkları "Sarayın savaşına karşı barış hemen şimdi" pankartı ve atıkları “ Faşist T.C Kürdistan’dan defol”, “Katil polis hesap verecek”, “ Barışa uzanan eller kırılsın”, “AKP savaş halklar barış istiyor” sloganlarıyla karşılık verdi.

BU SAVAŞ İSTANBUL‘UN SES ÇIKARTMASIYLA BİTER !

İlk konuşmayı HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Cesim Soylu yaptı. Polisin keyfi uygulamasını kınayarak sözlerine başlayan Soylu, “Biz vali ile görüşmek istediysek de görüştürülmedik” dedi. 7 Haziran seçimlerde istediği başarıyı elde edemeyen AKP’nin 1990‘lı yılların saldırı konseptine geri dönüldüğünü hatırlatan Soylu, en son Yüksekova ve Cizre‘de başka olmak üzere bir çok sivil öldürüldüğünü, çatışmalara tanık olduklarını söyledi. Sadece son 24 saat içerisinde yitirilen insan sayısının en az 15 olduğunu vurgulayan Soylu, bu ilçelerin çoğunda sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini, ilçelere girmek isteyen milletvekilleri engellendiğini ve buralarda yaşananlar hakkında sağlıklı bilgi alınamadığına işaret etti. Cizre ve Yüksekova’da biri 7 biri 10 yaşında onlarca insanın hayatını kaybettiğini hatırlatan Soylu, "Bu savaş en amansız bir şekilde sadece sarayın çıkarları adına yürütülüyor. Bu savaşın, çatışmaların halklarımızın çıkarına olmadığını aşikardır. Halklarımızın, çocuklarımızın yalnızca yitirilmesine yol açtığını, tekrardan şehirlerin yakılıp, yıkıldığını, köylerin boşaltıldığını ve telafisi imkansız bir sürece sürüklenmemize yol açmaktadır” dedi.

Özellikle İstanbul’un bu vahşete ve zulme sessiz kalmaması gerektiğini altını çizen Soylu, “ Biz barışı en doğru şekilde örgütlemek durumdayız. Biz bu barış çağrısında tüm İstanbul’un müdahil olmasını istiyoruz. Savaş, çatışmalar Yüksekova, Cizre ‘de değil ancak İstanbul’dan bitirilebilir. İstanbul barışın sesi olmaya başladıkça, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, asker, polis, gerilla aileleri bu savaşa hayır dediğinde ancak bu savaş ve çatışma biter. Müzakereler tekrar başlatılır ve kardeş kanının dökülmesine son verilir ” dedi.

"HİÇ KİMSE SAVAŞ İSTEMİYOR !"

Cezmi Soylu’dan sonra sözü HDP Milletvekilli Filiz Kerestecioğlu aldı. Yapılan seçimde onlarca saldırıya rağmen halkın iradesini mecliste yansıtmayı ve orada siyaset yapabilmeyi ön gördüklerini vurgulayan Kerestecioğlu, “Ama maalesef seçimler sonrasında aldığımız oylar hazmedilemedi ve sonrasında savaş düğmesine basıldı” dedi. Ülkede kimsenin savaş istemediğini vurgulayan Kerestecioğlu, ne asker, ne polis, ne gerilla aileleri, ne kadınlar, ne gençler, ne çocuklar hiç kimsenin savaş istemediğini kaydetti. “ Bizler savaş istemediğimizi samimiyetle tekrar tekrar ifade ediyoruz ve ellimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz” diyen Kerestecioğlu, tüm kesimlere seslenerek, “ Sizler de bu sese, bu çağrıya kulak verin ve hep birlikte barışın sesini yükseltelim” diye konuştu.

"BU SAVAŞ SARAYIN SAVAŞIDIR"

Filiz Kerestecioğlu’nun ardından sözü HDP Milletvekilli Pervin Buldan aldı. Yapılmak istenilen yürüyüşün engellemesini kınayan Buldan İstanbul Valisine, ”Cizre’de Yüksekova’da katliamlar yapan zihniyet ile bugün burada bizim yürüyüşümüzü engellemeye çalışan zihniyet birbiriyle aynıdır” diyerek tepki gösterdi. Bölgenin bir çok yerinde katliamlar işlendiğini belirten Buldan, “7 Haziran seçimlerinden sonra, Silopi’de, Varto’da, Diyadin’de dünde Cizre ve Yüksekova’da halkımız katliamlardan geçirildi. Siyasi soykırım operasyonları gerçekleştirildi. İnsanlar evlerinden alınıp, tutuklandı. İnsanların evlerinin üzerine bombalar yağdırıldı ve insanlar yaşamlarını yitirdi. Dün sivil halk Gever’de yaşamını yitirdi. İşte bütün bunların gerekçesi 7 Haziran seçilerinde Türkler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, kadınlar ve gençler el ele verdiği için gerçekleştiriliyor. Bütün bunlar Recep Tayyip Erdoğan başkan olamadığı için gerçekleştiriliyor. Bu savaş halkların özgürlük savaşı için verilmiyor, bu savaş Türkiye’nin bağımsızlığı için de verilmiyor, bu savaş sarayın savaşıdır. Bu savaş Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla verilen bir savaştır” dedi.

Recep Tayyip Erdoğan 7 Haziran’da olduğu gibi 1 Kasım'da da başkan yaptırmayacaklarını, halkların el ele vereceğini vurgulayan Buldan, HDP’nin yüzde 13 oranından çok yükseklerde oy alarak bu ülkeye özgürlükleri, eşitliği, barışı getireceğini kaydetti.

Buldan, asker ve polis ailelerine de seslendi: “ Sesimize ses verin, gücümüze güç verin, eğer hep birlikte hareket edersek, birlik ve ve beraberliğimizi sağlayabilirsek Recep Tayyip Erdoğan’ın savaşına karşı bu ülkeye barış rüzgarını çok kısa bir zaman içerisinde getirebiliriz. Yeter ki birlikte hareket edelim. Yeter ki savaşa dur diyelim. Yeter ki çocuklarımızın, gençlerimizin ölümlerini dur diyelim.”

"DİZ ÇÖKMEDİK VE ÇÖKMEYECEĞİZ"

Buldan, "Kürdistan halkı ile sonuna kadar birlikte olacağız" dedi.

Buldan, “Bu ülkede zaten OHAL yaşanıyor, zaten bu ülkede insanlar katlediliyor, siyasi soykırım operasyonlarıyla insanlar tutuklanıyor ve bunların OHAL ‘den hiçbir farkı yoktur. Bizler 1990’lı yılları da gördük, 1995 yıllarını da gördük. Katliamlara tanıklık ettik, canlarımızı verdik, çocuklarımızı, eşlerimizi kaybettik ama hiç kimsenin önünde diz çökmedik, Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde de diz çökmeyeceğiz” dedi.

Açıklamanın ardından “Esas terör T.C devleti ve AKP’dir” pankartını açan iki genç kadın polis tarafından gözaltına alındı.