UNESCO’dan ayrılan, Dünya Ticaret Örgütü ve NATO’dan ayrılmakla tehdit eden ABD son olarak DSÖ’den de ayrılmaya karar verdi. ABD, gerileyen hegemonyasıyla birlikte İkinci Dünya Savaşı sonrası bizzat tesis ettiği uluslararası kurumları hedef almaya başladı

Hegemonyası geriledi düzen bozmaya başladı

Yaren ÇOLAK

İkinci dünya savaşıyla birlikte dünyanın bir numaralı hegemonik gücü olarak tarih sahnesine çıkan ABD, kendisinin bizzat tesis edilmesinde başrol oynadığı uluslararası düzenle kapışmaya başladı. ABD’nin hegemonik gücünün gerilemesinin verdiği refleksle askeri, siyasi, ekonomik, toplumsal kurumları hedef almaya başlayan Başkan Donald Trump, yeni dünya düzeninin tesisi için inşa edilen uluslararası kurumlardan birer birer ayrılmaya başladı.

DSÖ’DEN ÇEKİLDİ

Çin ve Rusya gibi küresel güç merkezleriyle yaşanan etkinlik mücadelesi sonrası neo liberal küreselleşmeyi savunmaktan vazgeçen Trump, UNESCO’nun ardından Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) de çekilmek için Birleşmiş Milletler’e (BM) resmen başvurdu.

21 Haziran 1948'den bu yana BM'ye bağlı DSÖ'nün üyesi olan ABD, örgüte en fazla mali katkı sunan ülkesi. Trump, örgütü koronavirüsün tehlikeleri konusunda dünyayı geç uyarmak ve Çin’in kontrolü altında bulunmakla suçluyor. Karar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e iletilirken ayrılığın 6 Temmuz 2021'den itibaren geçerli olacağı belirtildi. BM ve DSÖ de, başvurunun örgüte ulaştığını teyit etti. Guterres'in sözcüsü Stephane Dujarric, ABD’nin ayrılması için örgüte olan borcunu ödemesi gerektiğini kaydetti.


UNESCO’DAN DA AYRILDI

ABD, İsrail ile birlikte 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle BM’nin eğitim, bilim ve kültür dairesi UNESCO’dan da resmen ayrılmıştı. İki ülke teşkilatın İsrail karşıtı olduğu gerekçesiyle ayrılma sürecini bir yıldan önce başlatmıştı. İlk olarak Trump yönetimi teşkilattan ayrılacağını Ekim 2017’de açıklamış, onu İsrail takip etmişti.

UNESCO’nun Filistin’e 2011’de tam üyelik vermesi, İsrail’in el koyduğu bazı tarihi bölgeleri Filistin kültür mirası listesinde göstermesi ve İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgalini kınaması her iki ülkenin tepkisini çekmişti. Teşkilatın bütçesinin yüzde 22’sini karşılayan ABD, daha önce 1984’te Ronald Reagan döneminde de UNESCO’dan ayrılmış, gerekçe olarak örgütün Sovyet çıkarlarına çalışmasını göstermişti. ABD UNESCO’ya son olarak 2003’te üye olmuştu.

NATO’DAN “ÇEKİLİRİZ” TEHDİDİ

Trump, ABD’nin küresel saldırı kuvveti işlevini gören NATO’dan da sık sık ayrılma tehditleri savuruyor. Almanya ve Fransa başta olmak üzere ittifak üyelerinden “savaş örgütü”ne daha fazla mali katkı sunmalarını isteyen Trump, Temmuz 2018’deki ittifak zirvesinde liderlere hitaben yaptığı konuşmada ''ABD'yi NATO'dan çıkarabilirim, ama buna gerek yok, harcamaları artırmayı kabul ettiler'' demişti. Trump, NATO zirvesinde liderlere “Tüm üyeler 2024'e dek GSYİH'nin en az yüzde 2'sini savunmaya harcama sözünü hemen şimdi yerine getirmeli ve bu oran nihayetinde yüzde 4'e çıkmalı'' demişti.
New York Times da geçen yıl Washington DC'de ulusal güvenlik çevrelerinin Trump'ın her an ABD'yi NATO'dan çekebileceği korkusuyla yaşadığını yazdı.

WTO DA PAYINA DÜŞENİ ALDI
Trump geçen yılın ağustos ayında da şartlar iyileştirilmediği takdirde ABD’nin Dünya Ticaret Örgütü’nden (WTO) çekilebileceği tehdidinde bulundu. Pennsylvania’daki bir fabrikada yaptığı konuşmada "Gerekirse çıkacağız. Bizi yıllardır mahvediyorlar ve bu artık olmayacak" diyerek, WTO üyeliğinin ülkeye bir fayda sağlamadığını dile getirdi. Örgütün genellikle ABD'ye karşı kararlar aldığına inanan Trump, “WTO, biz hariç herkese fayda sağlamak için kuruldu. WTO'ye sunduğumuz davaların neredeyse tamamını kaybediyoruz” diye konuştu.

UCM’YE YAPTIRIM UYARISI

Trump, “Amerikan halkına yönelik bir saldırı” diyerek haziran ayında da Amerikan askerlerini Afganistan'daki eylemlerinden dolayı soruşturan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) yetkililerine yaptırım uygulanmasının önünü açan kararnameyi imzalamıştı. Beyaz kararname ile UCM yetkilileri ve ailelerine getirilen vize kısıtlamasının süresinin uzatılmasının da önünün açıldığını vurguladı.

ABD'nin UCM'yi kuran "Roma Statüsü"ne taraf olmadığını ve mahkemenin ABD'li yetkilileri yargılama açıklamalarını reddettiği vurgulanan açıklamada, UCM'nin eylemleri "Amerikan halkına yönelik bir saldırı" ve "ABD'nin ulusal egemenliğinin çiğnenmesi tehdidi" olarak nitelendirildi.

BM’NİN PARASINI KESTİ

BM’den kendisi aleyhinde geçen her karar sonrası “Para yardımını kesebiliriz" açıklamaları yapan Trump yönetimi 2017’de Genel Kurul’daki Kudüs oylaması sonrasında dediğini yaptı. Genel Kurul’da yaşanan hezimetin faturasını BM’ye çıkaran Washington, 2018-2019'da örgütün bütçesini 250 milyon dolar azalttı.

Trump’ın “İsrail’in başkenti olarak tanıyoruz, büyükelçiliğimizi oraya taşıyacağız” açıklamasının ardından yapılan oylama öncesinde ABD adeta bütün dünyayı tehdit etmişti. Başta Trump ve ABD’nin Daimi BM Temsilcisi Nikki Haley, “BM’ye cömert katkılarda bulunuyoruz ama karşılığı böyle olmamalı. Gerekirse fonu keseriz” açıklamasını yapmıştı. Oylama öncesinde Trump, “Bizden milyonlarca ve hatta milyarlarca dolar alıyorlar ve bize karşı oy veriyorlar. Bu oylamayı izleyeceğiz. Bırakın bize karşı oy versinler, tasarruf ederiz, umrumuzda değil” ifadesini kullanmıştı.

***

UZGEL: KONTROL EDEMEYİNCE AYRILIYOR

hegemonyasi-geriledi-duzen-bozmaya-basladi-754458-1.

ABD’nin çok aktörlü bu örgütlere yoğun yardım yaptığını, istediği gibi kontrol edememeye başlayınca da üyelikten çekildiğini kaydeden Prof. Dr. İlhan Uzgel, ABD’nin kendi kurduğu ve bugüne kadar desteklediği düzenden çıkma sebebini bu kuruluşların bir süre sonra kendi kontrolünden çıkıyor olmasına bağlıyor.

Uzgel, “ABD gücünü kaybediyor. Bu nedenle bazı örgütleri kontrol edemiyor. Örgütler içindeki sayısal denklem nedeniyle de UNESCO, DSÖ gibi örgütlerle ilgili birçok anlaşmazlık yaşıyor. İstediği kararları aldıramıyor ya da kendisinin istemediği kararların çıkmasını engelleyemiyor. Kontrol edemeyince üyelikten çekiliyor. Edemeyince de ‘ben buna niye katkı vereyim?’ diyor. ‘Hem ben parasını ödüyorum hem de bana karşı çalışıyorlar’ diye düşünüyor. Çünkü siyasal üstünlük sağlayamıyor. Dolayısıyla UNESCO gibi daha temsilin yaygın olduğu, daha insani Amerika çıkarlarına aykırı örgütlerde sorun yaşıyor. Özellikle de İsrail’e tepkili örgütlerden çekiliyor” şeklinde konuştu.

ABD’nin şu anda küresel sistemde tek başına bir düzen kurabilecek güce sahip olmadığına dikkat çeken Prof.Dr. Uzgel, “O yüzden buna ‘yeni kuralsız dönem’ diyemeyiz. Artık İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyasında değiliz. Amerika gücüne yakın güç sahibi merkezler var. Amerika da bunun farkında ve çok merkezli bir düzene gittiğimizi kabul ediyor. Dolayısıyla örgütlerden çekilmesinin daha tepkisel boyutları var; ekonomik ve politik gibi. Uluslararası örgütler küreselleşme sürecinin içsel bir boyutunu yavaşlatıyor. ABD yeni bir düzen kurmak niyetinde değil ama eski düzende memnun olmadığı durumlarda çekiliyor. O örgütleri yeniden kurmak yerine o örgütlerden ayrılıyor” ifadelerini kullandı.

***

ÖZEL: MUTLAK ÜSTÜNLÜĞÜ KAYBETME RAHATSIZLIĞI VAR

ABD’nin gücünün göreli olarak gerilediğini, eski mutlak üstünlüğün elden gitmesinin rahatsızlık yarattığını belirten Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Soli Özel de Trump’ın rasyonel olmayan yaklaşımlar sergilediğini, iyi düşünülmüş kararlar almadığını söyledi. Trump’la birlikte ABD’nin içe kapanmaya başladığını uluslararası kurumlardan çekilme açıklamalarının bu kapanmanın yansıması olduğunu kaydeden Özel, 1929 Buhranı döneminde de benzer yaklaşımın sergilendiğine dikkat çekti. Trump’ın NATO’dan çıkmayı uluorta söylediğini, bu yönde arzusunun da olduğunu vurgulayan Özel, ABD’nin olası ikinci Trump döneminde NATO’da kalıp kalamayacağının şüpheli olduğu kaydetti.

hegemonyasi-geriledi-duzen-bozmaya-basladi-754459-1.

ABD’nin UNESCO’dan çekildiğini, DSÖ’den çekilmeyi planladığını, BM bütçesinde ise kesintiye gittiğine işaret eden Özel, bütün eksiklileri ve yetersizliklerine rağmen Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Gıda Örgütü gibi kurumların son salgın örneğinde de görüldüğü üzere küresel problemlerin çözümü için önemli işlevler üstlendiğini kaydetti. Önümüzdeki süreçte de benzer küresel sorunların çözümü için bu kurumların varlığının önemli olduğunu belirten Özel, bu örgütleri ortadan kaldırmak yerine güncellenmesinin, reforme edilmesinin sağlanması gerektiğine işaret ederek şöyle konuştu: “Bu kurumların daha efektif işlemesi için ABD ile Çin’in bir mutabakata varması gerekli. Rekabetle işbirliği dengesinin sağlanması önemli. Tek taraflı bir bakış açısı bu kurumlara zarar verir.”