Hem dizi hem film
Fotoğraf: Mubi

Murat TIRPAN

Haftanın önerisi

Banshees of Inisherin- Martin McDonagh (Vizyon)

Bu hafta tereddüt etmeden sinemaya gidebileceğiniz bir önerimiz var; Martin McDonagh’ın Banshees of Inısherin filmi. Yönetmenimiz daha önce In Bruge’de oynattığı unutulmaz ikili Colin Farrell ve Brendan Gleeson’ı tekrar bir araya getiriyor ki bu bile yeterince heyecan verici değil mi? İkisi de oyunculuk kategorilerindeki Oscar adaylıklarını kaptılar zaten. Öte yandan film de en iyi film adaylarından. The Banshees of Inisherin, 1920’li yılların İrlanda’sında, küçük, boş bir sahil kasabası olan Inisherin’de geçen bir arkadaşlık, daha doğrusu arkadaşlığın bitmesi hikâyesi. Yıllardır arkadaşlık yaptığınız "kankanız", her gün vakit geçirdiğiniz biricik dostunuz bir gün sizinle arkadaşlığını neden göstermeden bitirirse ne yaparsınız? İşte bu soru filmin başlangıç noktasını oluşturuyor ve sonra da seçimler, hayat amaçları ve dostluğun anlamı üzerine bir hikâyenin içine giriyoruz. Film belki bu sorulara uzun ve derin cevaplar vermeye çalışmıyor ancak yarattığı duygu durumu bizim bu soruları kendimize sormamıza neden olması açısından çok başarılı. Sorularıyla, oyunculuklarıyla, yönetimiyle Banshees of Inisherin haftanın, belki de bu yılın en iyisi. Keşke Akademi üyeleri de öyle düşünse.

Haftanın dikkat çekenleri

Cennetten Gelen Çocuk (Cairo Conspiracy)-Tarik Saleh (Vizyon)

Daha önce Metropia adlı başarılı distopik filmini izleyerek sevdiğimiz Mısırlı-İsveçli yönetmen Tarık Saleh’in Cennetten Gelen Çocuk adlı filmi de haftanın dikkat çekici işlerinden. Film babası ve iki erkek kardeşiyle küçük bir sahil köyünde yaşayan Mısırlı fakir bir balıkçının oğlu olan Adam’ın Kahire’deki prestijli El-Ezher Üniversitesi’ne gitmesinin ardından bir tür casusa dönüşmek zorunda kalmasını anlatıyor.Saleh’in filmi bir büyüme hikâyesi olarak başarılı olmasının yanında aynı zamanda nefes kesici ve zaman zaman da eğlenceli bir film. Cennetten Gelen çocuk yaptıklarının doğru olduğuna samimiyetle inanan kişilerin gerçekleştirdiği bir yolsuzluk hikayesi ve sonuçta da bu çürümenin biteceğine dair umutsuz bir durum tespiti.

Earth of Cunk (Netflix)

Bu hafta bir diğer önerimiz -özellikle İngiliz mizahını sevenler için- bir mockumentary (sahte belgesel) tarzında çekilmiş olan, fazlasıyla komik Earth of Cunk. Black Mirror’ın yaratıcısı Charlie Brooker’ın elinden çıkan altı bölümlük dizi aslında daha önceki Cunk on Britain’in de devamı. Earth of Cunk size dünyanın ortaya çıkışından bugüne insanlık tarihini "Planet Earth" benzeri bir tarzda ve bugüne kadar düşünmediğiniz sorular eşliğinde(!) anlatan bir belgesel. Röportaj kısımları gerçek bilim insanlarıyla çekilmiş ve en son After Life’ta karşımıza çıkan, ne yapsa izleyeceğimiz Diane Morgan’ın canlandırdığı sunucumuz Philomena Cunk onlara gerçekten saçma sapan sorular sorduğunda yüzlerindeki ifadeler görmeye değer. Earth of Cunk’da zaman zaman konukların ciddi ciddi sorulara cevap vermeye çalışmasındaki trajikomik hale, zaman zaman soruların absürdlük seviyesine zaman zaman da Diana Morgan’ın tavırlarına güleceksiniz, bu kesin ama belki de dünya tarihine bakışınız değişebilir, kim bilir? Kaçırmayın.