Mehmed Uzun ölümünün 1. yıldönümünde törenle anıldı. Uzun, yazdıklarıyla ve mahkemelerde söyledikleriyle bir edebiyatçının yurdunda yaşanan sorunlara karşı nasıl bir…

Mehmed Uzun ölümünün 1. yıldönümünde törenle anıldı. Uzun, yazdıklarıyla ve mahkemelerde söyledikleriyle bir edebiyatçının yurdunda yaşanan sorunlara karşı nasıl bir tavır alması gerektiğini de dünyaya gösterdi…

Modern Kürt edebiyatın öncü yazarlarından Mehmed Uzun bir yıl önce aramızda ayrıldı. Uzun, gerek kitaplarında yazdıklarıyla, gerekse de kitapları nedeniyle yargılandığı mahkemelerde söyledikleriyle bir edebiyatçının yurdunda yaşanan sorunlara karşı nasıl bir tavır alması gerektiğini de gösterdi.

Mehmed Uzun, kitapları nedeniyle "bölücülük" yaptığı iddiasıyla 2002 yılında yargılandığı Diyarbakır DGM"de şunları söylüyordu: "Kürt olmasaydım da Kürtlerin bir dil, kimlik ve kültür hakları olduğunu söyleyecek ve bunları savunacaktım. Çünkü bana göre dünyada herkesin bu hakları olmalı ve bu haklara hiçbir zaman dokunulmamalı. Bir bölüm insan için bu hakları savunmak ve başka bir bölüm için savunmamak, bence, en hafif deyimiyle uygar bir davranış değil. Bireyin hak ve özgürlükleri benim için çok önemli ve bu hakların herkes için geçerli olması gerektiğini savunuyorum."

 

KÜRTÇE’YE ÂŞIK BİR YAZAR

Mehmed Uzun, Kürt edebiyatında adında en çok söz edilen, hatta Türk okurlar arasında da hatırı sayılır bir okuyucu kitlesi bulmuş ve ömrünü Kürt kültürü ve edebiyatına adamış bir yazardı.

Ömrünün büyük kısmını sürgün olarak yurtdışında geçiren Uzun, Kürt edebiyatının dünyada tanınmasına da öncülük etmişti. Kürtçe yazardı, Kürtçeye aşıktı. Ömrünü Kürt diline ve edebiyatına adamıştı. Kürtçe’ye o kadar aşık bir yazardı ki, Türkiye"de, romanlarının Türkçe çevirilerinin Kürtçelerinden daha fazla okunduğunu anlayınca, romanlarının Türkçe çevirilerinin yayınlanmasını erteletmişti. Kürtçe okumanın ve yazmanın Kürtler arasında yaygınlaşmasını kendine uğraş edinmişti. Yazarlık kimliğinin yanı sıra Kürtlerin yaşadığı politik sorunlara karşı da son derece duyarlı bir yazardı.

Hep barışı savundu. Kürt kimliğinin ve kültürünün tanınmasını istedi. Ölümünden kısa bir süre önce yaptığı son söyleşisinde PKK ve Kürt sorunu üzerine çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. Uzun, Kürt sorununun bugüne kadar çözülememesinin nedeninin devletin uyguladığı inkar politikalardan kaynaklarının ifade etmişti. "Kürt sorunu Türkiye"de hep oldu. Bunun en önemli sebebi devlet politikasının yanlışlığıdır" diyen Uzun, son söyleşisinde adeta bugün Türkiye"yi yönetenlerin kulaklarını küpe olması gereken sözlerini şöyle sürdürmüştü:

"Türkiye Cumhuriyeti ne yazık ki Kürtlerin inkârı üzerine kuruldu. Cumhuriyet kurulmadan önce, Mustafa Kemal Atatürk"ün Kürtlere verdiği sözler vardı. Kürtlerin kendi bölgelerinde kendilerini idare etmeleri, yöneticilerini seçmeleri ve Meclis"te kendi kimlikleriyle bulunmaları sözünü vermişti Atatürk. Bir nevi otonomi, özerklik... Kürtlere dil, kültür, kimlik gibi haklar tanınacaktı. Eğer o sözler tutulsaydı ve o sözlere uygun bir politika inşa edilseydi, Türkiye bugün dünyanın en önemli demokratik refah ülkelerinden biri olacaktı. Ama bugün birileri Kürt sorununda çözümsüzlüğü hâlâ tercih ediyor. Çünkü savaş, eroiniyle, çeteleşmesiyle çok büyük bir rant alanı... Hem Kürtler, özellikle de PKK"liler bağımsız bir devlet, ya da federasyon, özerklik istemiyorlar şimdi. Sadece bireysel haklar istiyorlar. Bunlar için şiddete başvurmak yanlış. Ama Kürtlerin şiddete başvurmasını isteyenler var."

 

 KİTAPLARI İÇİN YARGILANDI

1953"te Urfa"nın Siverek ilçesinde doğan Mehmed Uzun"un Kürtçe, Türkçe ve İsveççe yazdığı kitapları yirmiye yakın dilde yayınlandı. 1985 yılından bu yana romanlarını kaleme alan Uzun hakkında yazdığı kitapları nedeniyle Türkiye"de çok sayıda dava açıldı.

Geçtiğimiz yıl şubat ayında İstanbul"da Uzun"un edebiyatı üzerine düzenlenen konferansta şöyle diyordu: "Ben mahkeme salonlarına alışkınım. Böyle salonlara alışkın değilim. Benim kitaplarımla ilgili daha önceki tüm konuşmalarım "mahkeme salonları"nda oldu. Bugün yazarlığım başka bir açıdan tartışılıyor. İlk kez böyle bilimsel mekânlarda kitaplarım, yazdıklarım tartışılıyor. Bu ilk olsun ama son olmasın. Yazdıkları nedeniyle mahkeme önlerinde "yargılananlar" bilimsel olarak değerlendirildikleri zaman hem onlar, hem de üniversite kendi "öz kimliğine" kavuşur."

Ölümünün birinci yılında düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılan Uzun, "iyileşmek için geldim" dediği Diyarbakır"a yerleştikten sonra okurlarının da ona ne kadar çok kıymet verdiğini görme imkânı bulmuştu. Hastane odasının karşısındaki Diyarbakır surlarına asılan resmi, günlerce hastane önünde bekleşen okurları, onun için hastane önünde nöbet tutan yazar arkadaşları, onun ne kadar sevildiğinin göstergesiydi. Ulu Cami"de yapılan cenaze törenine 50 bini aşkın kişi katılmıştı. Cenaze töreninde bir konuşma yapan ünlü yazar Yaşar Kemal, Kürtçe’nin Uzun için ne kadar önemli olduğunu şu cümlelerle dile getirmişti:

"Kürtçe"nin romanını Mehmed yarattı. Ustaların geçtiği büyük kapıdan geçti. Mehmed, Ahmedê Xanî, Feqiye Teyran, Evdalê Zeynike"nin soyundan gelmiştir. Mehmed, Mezopotamya"nın en eski dili olan Kürtçe için mutluluktur. Mehmed, ilk temel taşını koydu, bu onur onundur. Mehmed her zaman politikada dimdik durmuş... Yakında bu savaş barışla bitecek ve Mehmed mezarında rahat edecek."

Uzun, yıllarca İsveç Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyeliği yaptı. Ayrıca İsveç Pen Kulübü ve Uluslararası Pen Kulüp"te çalıştı. İsveç ve Dünya Gazeteciler Birliği"nin de üyesiydi. Türkiye Yayıncılar Birliği"nin her yıl verdiği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü"nü, Berlin Kürt Enstitüsü"nün Edebiyat Ödülünü, İskandinavya"nın en önemli ödüllerinden olan Torgny Segerstedt Özgürlük Kalemi Ödülünü ve 2002"de İsveç Akademisi"nin Stina-Erik Lundeberg Ödülü"nü alan almıştı.

(*) 11 Ekim 2007 tarihinde hayatını kaybeden Mehmed Uzun’la ilgili bu yazının ANF’de yayımlanan başlığı ise “Dicle bir yıldır onsuz akıyor” idi. Bu yazı çeşitli internet sitelerinde yayımlandığı için biz de bu haliyle kullanılan biçimini tercih ettik. Birgün

 

***

Mehmed Uzun Diyarbakır’da anıldı

. Mehmed Uzun ölümünün 1. yıldönümünde ailesi, yazarlar, belediye başkanları, milletvekilleri ve okurlarının katıldığı bir törenle anıldı. Törende konuşan Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Mehmed Uzun’un dil ve kültür üzerindeki kefeni yırttığını söyledi.

Mardinkapı Asri Mezarlığı’ndaki anmaya Uzun’un eşi Zozan Uzun, kardeşi Ahmet Uzun, doktorları Adem Avcıkıran, Selçuk Mızraklı ile DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, DTP’li milletvekilleri Gültan Kışanak, Osman Özçelik, DEP milletvekili Selim Sadak, Sedat Yurttaş,  DTP İl Başkanı Nejdet Atalay, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı, Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler, gazeteci yazar Muhsin Kızılkaya, Oral Çalışlar,  Mustafa Karaalioğlu, Bejan Matur, aktivist Osman Kavala, sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda okur katıldı. Tören Uzun anısına saygı duruşuyla başladı. Yazar Şeyhmus Diken, Uzun’un hayatını ve eserlerini anlatan bir konuşma yaptı. Daha sonra  Zozan Uzun, eşinin kendini daima halkına ve Kürt aydınlarına karşı borçlu hissettiğini söyledi.

Mehmed Uzun “Halkı da her kesimiyle avukatı, doktoru, hemşiresiyle O’nun yanında oldu” dedi. Uzun’un Kamuran Bedirxan, Selim Beg gibi unutulmakla karşı karşıya kalan Kürt aydınlarına ruh vererek, yeniden onları Kürt halkıyla buluşturduğunu söyleyen Zozan Uzun “Halkına borcunu ödedin Mehmed Uzun. Hepimiz seninle gurur duyuyoruz” dedi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir “O bu kültür ve dilin üzerine örtülen kefeni yırttı. Bugün halkı da onun yürüdüğü yolda ilerliyor. Sen yüzünü Dicle’ye, sırtını Diyarbakır Surlarına dayamışsın kardeşim. Şimdi kabrinde ve cennetinde rahat uyu.”