İktidar bloku, ülkeyi ekonomik darboğaza sokup yurttaşı yoksulluğa sürüklerken buna paralel her alanda da gerici kuşatma yayılıyor. Bu şekilde mücadeleyi parçalı hale getiren iktidar bir taşla iki kuş vurmayı hesaplıyor. Muhalefetin laikliği sınıfsal ve tarihsel değil, parlamenter ve konjoktürel bir konu olarak gördüğüne dikkat çeken akademisyenler, “Alternatif göremeyen yoksullar da bu nedenle muhalefeti tercih etmiyor” diyor.

Hem yoksullaştırıyor hem gericilik pompalıyor: Bir taşla iki kuş vuruyorlar
Halk, ucuz yemek için kuyruklar oluştururken iktidar, gerici uygulamaları hayata geçirmek istiyor. (Fotoğraf: Depo Photos)

Mehmet Emin KURNAZ

AKP iktidarı bir yandan ülkeyi yoksullaştırırken diğer yandan gerici adımlarla halkın kendisine isyan etmesinin önünü kesmek istiyor. Özellikle son dönemde ekonomide yaşanan durumlar ve gerici açıklamalar birbiri ardına geldi. Vergi zamları ve artışlarla halk bunalırken Milli Eğitim Bakanı karma eğitim istedi, Diyanet İşleri Başkanı ise mesai ve ders saatlerinin Cuma namazına göre ayarlanmasına ilişkin fetva verdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sosyal yardım verilerine göre ise bu yılın ilk 6 ayında, aşırı yoksulluk çeken hane sayısı 3 milyon 615 bine yükselirken diğer yandan da yapılan bu gerici açıklamalar ve ÇEDES gibi projelerin hayata geçirilmesiyle de hayat gerici kuşatma altına alındı. İktidar bu yolla yarattığı ekonomk tahribatın yurttaşlar tarafından görmezden gelinmesini sağlarken toplumsal muhalefeti de çıkmaza soktu. Bu yolla iktidara karşı mücadele parçalı hale getirildi. Böylece iktidar bir taşla iki kuş vurmayı başardı.

Gerici kuşatmayı kendisine öncelikli hedef olarak seçen, laiklik başta olmak üzere Cumhuriyet’in ilerici değerlerini bir bir budayan iktidar, biat eden, sorgulamayan bir toplum arzuluyor. İktidar, bir yandan siyasal İslam maskesiyle kitleleri yönetimine kolayca razı etmeye çalışırken diğer yandan ülkenin ekonomik kriz, derinleşen yoksulluk gibi ana tartışma konularını hasıraltı etmek için de gerici hamleleri devreye sokuyor. İktidarın gerici kuşatmasına karşı, laikliğin adını dahi anmayan düzen muhalefeti ise iktidarın dümenine su taşıyor.

BAŞKA ALTERNATİF GÖREMİYORLAR

Konuya ilişkin değerlendirmelerini BirGün’e aktaran akademisyen Gökhan Bulut, “Türkiye’de kamuculuğun, güvenceli çalışmanın tasfiyesi ile laikliğin tasfiyesi birlikte yürüyor. Yoksul emekçi halk, güvencesizleştirme ve gericileştirmenin tahrip ettiği hayatlarında bugün neden kazanımlarını korumayı ve ilerletmeyi değil de yalnızca kayıplarını en aza indirmeyi amaçlıyor diye sormalıyız. Örgütlü mücadele araçlarından çeşitli sebeplerle mahrum kaldığından bireysel çözümlere yönelen alt sınıf mensupları böylece, kayıplarının sebebi olan siyasal özne ve mekanizmalara meylediyor çünkü ortada, iktidara sahip olabileceği düşünülen başka bir siyasal alternatif görünmüyor” dedi.

Akademisyen Gökhan Bulut

LAİKLİK KARŞITLARIYLA MÜCADELE GEREKİYOR

“Böyle bir siyasal alternatifin gerçekten var olabilmesi emekçi sınıfların taleplerine dayanan bir siyasal programı ve laikliğin ödünsüz savunusu gerekiyor” ifadelerini kullanan Bulut, şu değerlendirmeyi yaptı: “Tartışmamız gereken bir başka konu da muhalefetin laiklik karşıtlığına sessiz kalışı hatta yer yer gözünü kapayışı. Laikliği sınıfsal ve tarihsel değil parlamenter ve konjoktürel bir konu olarak gören muhalefet, sinik bir siyasetle iktidar olabileceğini düşünüyor. Yalnızca ‘bugün’ içinden konuşabilen sosyal demokrasinin temel eksikliği budur ve gücü bu kadarına yeter. Öte yandan laiklik basit bir üst-yapı düzenlemesi ve anayasa tartışmalarının sıradan bir nesnesi değil eşit yurttaşlığın sosyolojik ve hukuki temelidir. Varlığı veya yokluğu tek başına tartışılamaz. Türkiye için ise ek olarak anti-emperyalist mücadelenin ve Cumhuriyet'in kurucu dayanağıdır. Dolayısıyla laiklik karşıtlığı emperyalizm savunusunun ve aydınlanma düşmanlığının açık göstergesidir. Tüm siyasal yapı ve aktörlerin bunu bu açıklıkla anlaması ve laiklik karşıtlarıyla bu zeminde de mücadele etmesi gerekir.”

LAİKLİK ÜLKENİN DNA’SINDA VAR

Akademisyen Yasin Durak ise, “Siyasal İslam sıklıkla yanlış anlaşıldığı gibi sadece hegemonik bir telkin değil, aynı zamanda baskının ta kendisi olduğunu da gösteriyor. 7 Haziran'dan beri yalanla dolanla, hileyle hurdayla iktidarını yeniden üreten saray rejimi sonunda en esaslı kartını önümüze koydu” dedi. “Biz bunun böyle olacağını on beş yıl evvel tespit etmiştik. Yıllardır söylediğimiz gibi yapmamız gereken şey en esaslısından ve radikal türünden bir laiklik siyasetinin neferi olmak, en öncelikli şey bu” ifadelerini kullanan Durak değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Değilse en başta kadınlardan kundaktaki bebelere kadar her hayat üzerinde tasarrruf sahibi olmak isteyen, yaşamı teslim almak isteyen dinci yapıları alaşağı etmemiz mümkün değil. Ve bu sorun Erdoğan'ı da aşıyor artık. O sadece vitrinde. Sermaye ve devletin şer ittifakını arkasına alan şeriatçılar açıkça taaruza geçti ve bizim halkı onlara mecbur bırakan düzeni alaşağı etmekten başka çaremiz kalmadı. Fakat unutulmamalıdır ki dinci taarruz devleti arkalayarak ne denli yükselirse yükselsin, ne denli güçlü görünürse görünsün, inanın ona karşı direniş ondan çok daha kesif olacaktır. Laiklik bu ülkenin DNA yapısındadır ve hiçbir yalan onun ekseninde örgütlenen talep ve itirazları bastırmaya yetmez.”

***

SON 1 HAFTADA HER ALANDA GERİCİ KUŞATMANIN İZİ

•Bursa Nilüfer Belediyesi tarafından 1-2-3 Eylül'de Balat Ormanı'nda gerçekleştirilmesi planlanan Nilüfer Müzik Festivali Bursa Valiliği tarafından gece konaklama ve alkol yasağı getirilmesinin ardından iptal edildi.

•AKP'li Sandıklı Belediye Başkanı Mustafa Çöl, Gökçe’nin 11 Ağustos’ta gerçekleştireceği konserin iptal edildiğini söyledi. Çöl, müzisyen Gökçe'nin "İsteyen istediğini sever, aşk aşktır. Love is love" paylaşımını gerekçe gösterdi. Çöl ayrıca Gökçe'nin Sandıklı sınırlarına giremeyeceğini söyledi.

•Bafra Belediye Başkanı Hamit Kılıç, sosyal medyada yaptığı paylaşımda 22 Ağustos'ta düzenlenmesi beklenen sosyal medya fenomeni Murat Övüç konserinin iptal edildiğini belirterek, "Böyle bir etkinliğin yapılmasına hiç bir şekilde yapılmasına müsaade etmedik, etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

•Medrese eğitimi vermek anayasal suç olmasına rağmen Türkiye'nin birçok yerinde gerici oluşumlar tarafından eğitimleri veriliyor. Cumhuriyet’te yer alan habere göre Merkezi Diyarbakır’da bulunan “Alimler ve Medreseler Birliği’ Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinin birçok ilinde medreseler açmaya ve medrese eğitim devam ediyor.

•RTÜK, Netflix, Disney+, Prime Video, Mubi, Bein ve Blu TV’deki birçok yapıma ‘toplumsal ve kültürel değerlere ve Türk aile yapısına aykırı’ olduğu gerekçesiyle para cezası uygulama kararı verdi. Önceki gün de bir klipte yer alan sevişme görüntüleri nedeniyle PowerTürk'e ceza verildi.