7 işçinin yaşamını yitirdiği Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikası patlamasına ilişkin iş cinayeti davasının ikinci duruşmasının 4. gününde sanıklar birbirine girdi.

Hendek katliamı sanıkları duruşmada birbirine girdi

Sakarya’nın Hendek ilçesinde, 7 işçinin hayatını kaybettiği, 128 kişinin yaralandığı Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikası patlamasına ilişkin açılan davanın ikinci duruşmasına Sakarya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediliyor. Duruşmanın dördüncü günü sanık beyanlarının alınmasına devam edilerek başladı.

Davada 5’i tutuklu olan 7 sanık hakkında 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor. Tutuklu sanıklar; patron Yaşar Coşkun, fabrikadaki en yetkili üçüncü kişi olduğu belirtilen tutuklu sanık Hasan Ali Velioğlu, Genel Ustabaşı Erşan Öztürk, Sorumlu Mesul Müdür Kimyager Asiye Angın, İş Güvenliği Uzmanı Aslı Bozgurt. Tutuksuz iki sanık; Sorumlu Müdür Ahmet Çağrıcı ve patron Yaşar Çoşkun'un babası Ali Rıza Coşkun.

Aylardır adalet talebini dile getiren patlamanın mağdurları, saat 10.00'da başlayan duruşma için Ferizli Cezaevi yanındaki büyük duruşma salonunda hazır bulundu.

Mahkeme heyeti, yoklamayla başlayan duruşmanın 4'üncü gününde sanık ve avukatlarının, tarafların iddia ve ifadelerine ilişkin beyanlarını dinlendi.

Davanın ikinci duruşması dün dördüncü gününde sanıklar birbirini suçladı. Patlamada yaralanarak 30 gün hastanede kalan tutuksuz sanık olan fabrikanın sorumlu müdürü Ahmet Çağırıcı’nın “Pusuda ölmemi beklediler. Ahmet ölsün. Patlama Çin mahallesinde oldu, sorumlu Ahmet’ti diyelim dediler” şeklindeki ifadesi dikkat çekti. Çağırıcı yoğun bakımdan çıkar çıkmaz ifadesinin alındığını belirterek: “Daha konuşamıyorum ki. Nasılsa aklı yerinde değil hemen ifadesini alıp, ne söylerse kardır diyorlar” dedi.

Fabrikadaki patlamanın kâr hırsından kaynaklandığı itirafı sanık Asiye Angın’dan geldi. Angın ifadesinde “Fabrikadaki sorun üretim baskısı nedeniyle fazla malzeme ile çalışılmasıydı” dedi.

İş güvenliği uzmanı (İSG) sanık Aslı Bozkurt ise şu ifadede bulundu: “Fabrikadaki iş kazalarını bildirdiğimi savcı ile paylaştım. Müfettişler benim tuttuğum defterlere bakarlardı. Benim tutanaklarımda fazla ürün ile çalışıldığı yazıyordu. Ancak müfettişler gördüklerine bakıyorlardı. Fabrikadaki iş kazalarının raporunun tutulmadığını beyan ettim. Benim çalışma sürelerim arasında fabrikada sürekli denetimler oldu. Denetim için gelenler ilk önce benim raporlarımı incelerdi. Fazla üretilen maddeyi onlar görmeyince benim tuttuğum tutanağın bir önemi kalmıyor. Onlar kendi gördüklerini raporlarına yazarlar. Patlamadan 1 hafta önce resmi olarak ilişiğimi kestim. Benim patlama anında firma ile hiçbir şekilde ilişiğim yoktu”

İşçi avukatlarında Gülşen Uzuner ise İSG uzmanı Aslı Bozkurt’un savunmasına ilişkin twiter hesabında şu değerlendirmeyi yaptı: “İş güvenliği uzmanına ilişkin sorun şu; olayla yakından uzaktan ilgisi olmadığını düşünüyor. Ve kendisine kusur atfeden işçiye tahammül edemiyor. Buna inanmış ve çalışırken de inandırılmış. Diğer meseleler ufak ayrıntılar. İhbar suresi içerisinde de iş akdinin devam ettiği açık. İşi durdurun demek kolay olmadığı bir yana ölümler bir yana. Kendisine patlayıcıların ısındığı, depoların değiştiği bildirilmiş. Acil ve tehlikeli işlerde bunu ‘derhal’ bildirmek zorunda. Keza Çin mahallesine gitmemek kendisini sorumluluktan kurtarmıyor.”