Ara sıra da olsa hayatın gerçekliğe temas etmesini istiyor insan.

Ara sıra da olsa hayatın gerçekliğe temas etmesini istiyor insan. Her şeyi geçtim, yaşadığını hissetmek için fena olmuyor. Bazen, hani öyle bir gerçeğe doğru bir sorti yapsa hayat. ¨Buradayım, aloo¨ dese... Boşlukta zaman zaman kerterizsiz kalan bizlere bir kıyak yapsa...

Yeni yasaları varmış. Bir öncekini okumamışlar, yanlışlık olmuş, yenisini yapmışlar. Şimdi çıkacaklar hapisten. Ama ya yeniden başkan olamazsa? Kızmış yamacındakilere. ¨Başkan olmazsam asla¨ demiş.

Birileri de çıkmasınlar diye yırtınıyor. Onlar yattıkça bunlar mutlu oluyor. Niyeyse?

Bunlar birileri hapis yattıkça mutlu oluyor. Beğenmedikleri her şey ortadan kaldırılınca, kapatılınca mutlu oluyor.

Bunlar her türlü mutlu oluyor.

Kimse bizim mutsuzluğumuzu umursamıyor.

***

Ben gördüm.

Ve de duydum.

Bu gözlerle, bu kulaklarla.

Serhat Ulueren hapishanede Mecnun Odyakmaz’ın kendisine neler söylediğini bir bir anlattı. Zamanında şike yaptıklarını söyledi Odyakmaz. 2006’dan bu yana yapmıyorlarmış. Geçen sezon da Aziz Yıldırım’dan şike teklifi gelmiş, onlar kabul etmemiş. Arkasından, Trabzonspor’dan şike teklifi gelmiş, onlar yine kabul etmemiş. Aynen böyle söylemiş Odyakmaz. ¨Mahkemede de bunları birer birer anlatacağım¨ demiş. Ben duydum bunları. Ama ertesi gün Odyakmaz’ın avukatı yalanladı. Bir avukat müvekkilinin mahkemede teker teker anlatacağı şeyleri yalanlamaz. Yalanlayamaz.

Bir oyun bu.

Baştan en ince detayına kadar planlanmış bir oyun. Odyakmaz ¨Beni yakarsanız konuşurum. Aha da konuşuyorum¨  diyor.

Diğerleri resti görünce ertesi gün avukat söylenenleri yalanlıyor. Eğer kendisine gerekli güvence temin edilirse Odyakmaz da mahkemede konuşmuyor. Göreceksiniz o laflar hiç söylenmemiş gibi olacak.

Hatta Ulueren bile unutacak. Yarın öbür gün sorsanız, ¨Ben öyle program yapmadım¨ diyecek.

Acayip bir oyun bu. Çetrefil.

Filler tepişiyor, biz ezilmekle kalmıyor, fillerin niye tepiştiğini anlamaktan aciz bunalıyoruz.

***

¨Şekip Mosturoğlu hapishanede intihar etti¨ dediler, hemen yalanlandı. Arkasından bu kez ana medyadan bir başkası ¨İntihar etti mi bilinmez ama durumu çok kötü, ilaçlarla yaşıyor, hastanelere kaldırılıyor¨ diye kulağını tersten gösterdi.

Mosturoğlu kötü durumda. Çünkü  yalnız. Küstüler çünkü ona. ¨Davayı¨ satmakla suçladılar. Yalnız bıraktılar.

Ve o koca boşlukta en kötüsü yalnız kalmak. Sadece kendi sesini duymak.

Herkes çıkar içeriden, yaşananları atlatıverir.

Bir o atlatamaz. Ben de en çok ona üzülüyorum.

Hep böyle bir insan oldum. Ne yapmış olursa olsun en suçsuzları Mosturoğlu gibi geliyor şimdi bana.

Kalksam gitsem, görsem, ¨Ya arkadaşım boşver onları. Sana hiçbir şey olmaz, bozma moralini¨ desem.

Çünkü yalnız o.

En kötüsü yalnızlık.

***

Mehmet Demirkol’un salı günü  Fanatik’te sorduğu muhteşem soruyu bir de ben buradan tekrarlayayım. Şenol Güneş, Ersun Yanal, Fatih Terim, Hiddink, Abdullah Avcı. Siz milli takımda ne yapmaya çalışıyorsunuz kuzum? Kinayesiz soruyoruz: Aklınızda nasıl bir milli takım var? Ne oynuyor?

Beş benzemez’e sırayla takım emanet eden bu akla bizim aklımız yetmiyor da...

***

Hah, lokavt bitti. Aralıkta başlıyor NBA. Yıldızlar gidiyor. Oysa bir yenisini alıyordun hani? Haftaya geliyordu? Şimdi uzaktan uzaktan bakarsın o yıldızlara.

Takımdaki oyun standardının pat diye düşmesini de sen anlatırsın artık taraftarına. ¨E ama baba böyle oynamıyorduk biz?¨

¨Evet de arkadaşım lokavt bitti, idare edivericen artık.¨

Ben demiştim, ne sinir laf değil mi?

Ama ben demiştim.

Bıldır yediğin hurmalar...