İlk defa 1988 yılında yayımlanan ‘İşte Budur Benim Adım’ isimli eseri, Adonis’in düz yazı ile şiir arasındaki geleneksel sınırları ortadan kaldırarak ürettiği şiir-metinlerden oluşuyor.

Her nevi otoriteye muhalif bir şair

MERVE KÜÇÜKSARP

Kuşkusuz bugün Arap edebiyatının en önemli şairlerinden biridir Ali Ahmed Said Eşber; okurlarının onu tanıdığı ismiyle ise ‘Adonis’… Fenike mitolojisinden esinlenerek kendine taktığı bu mahlasının hakkını verircesine onlu yaşlarından beri mitoloji, tabiat ve mistisizmden esinlenerek şiirler yazıyor, şiirleri çeşitli dillere çevrilerek dünyanın pek çok ülkesindeki okurlarla buluşuyor, saygın edebiyat ödüllerine -ülkemizde 1995 yılında aldığı Nâzım Hikmet Şiir Ödülü bunlardan biridir- layık bulunuyor, ismi modern Arap şiirinin kurucularından biri olarak zikrediliyor.

1930 yılında Laskiye’de doğan Adonis, on iki yaşındayken dönemin cumhurbaşkanı Shukri al-Quwatli’ye okuduğu bir şiir sayesinde onun desteğini alarak eğitim hayatına atılır. Şam Üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldıktan sonra, Beyrut Saint Joseph Üniversitesi’nde doktorasını tamamlar. Sırasıyla Lübnan, Şam, Sorbonne ve Georgetown üniversitelerinde çeşitli akademik mevkilerde görev alır.


MODERNİST BİR DAMAR

Adonis gençlik yıllarında Arap şiirinde iz bırakan şairlerden etkilenmiş, onların meydana getirdiği şiir ahlakını geliştirmek için çalışmalarda bulunmuş olsa da Baudelaire, Rilke, Jimenez, Rimbaud, Nerval ve Breton gibi sanatçılar ile tanışması edebiyata ve sanata bakışında bir dönüm noktası oluşturur. Öyle ki bu etkiyi kendi birikim imbiğine katan sanatçı, güçlü bir şiir geleneği olmayan Arap şiirinde modernist bir damar yaratmak için bir hayli çaba gösterir. İslam öncesi ve sonrası Arap edebiyatının etkilerinden büsbütün arınmamakla birlikte, konu ve biçim bakımından kendi şiirini ve üslubunu oluşturur.
Şiirleri ve ödüllerinin yanı sıra her tür otoriteye karşı muhalif tavrı ve siyasi görüşleri yüzünden aldığı hapis cezaları da gittiği her ülkede ününe ün katar. Üstelik yalnızca siyasi arena değil, şiir ve estetik anlayışı da onun bu muhalif duruşunun izlerini barındırır. Nitekim daha önce Şiir Politikası (1985) adlı eserinde yer alan, Mehmet Hakkı Suçin tarafından çevrilerek Everest Yayınları tarafından geçen aylarda yayımlanan ‘İşte Budur Benim Adım’ isimli şiir kitabında da bulunan ‘Okumanın Poetikası’ isimli bölüm Adonis’in hayatı boyunca gösterdiği muhalif tavrın şiirdeki yansımalarını içermesi bakımından önemlidir.

GEÇMİŞÇİLİĞİN ETKİSİ

Adonis, yaratıcı yazarlık, okurluk ve eleştiri üzerinde ayrıntılı görüşlerini sunduğu bu yazısına, bir metni okumanın ve yaratmanın yöntemlerinin birbirinden farklı olmadığını, iki durumda da benzer paradigmaların etkili olduğunu, bir yazarın edebiyatından söz edebilmek için öncelikle okurun edebiyatından söz edebilmek, eleştirinin yalnızca yazarın yazarlığına değil, okurun da okuma biçimlerine dair olması gerektiğini söyleyerek başlıyor. Ve bu bağlamda Arap şiirini mercek altına alarak devam ediyor.

Keza Arap şiirinin bugün önemli bir meselesinin, okuma, yazma ve eleştiri yöntemleri üzerinde geçmişçiliğin, yani kadim bir ideolojinin dayattığı kalıbın egemenlik kurması olduğunu söylüyor. Nitekim bu kalıba uymayan şiirlerin hemen dışlandığını, Arap şiirinin mirasına uymamakla ve zenginliğini tahrip etmekle suçlandığını da ekliyor.

Adonis’e göre Arap şiirinde yazma ve okuma, yalnızca estetik bir mesele değil, aynı zamanda ideoloji ile sanatın birbiriyle çatışma arenasıdır. Hatta bu savını şu sözleriyle detaylandırıyor:

“Geçmişçilik yalnızca sanatsal bir sistem değildir; aynı zamanda egemen siyasi yapının çıkarlarını kolaylaştıran ahlaki/ruhsal değerlerden de meydana geliyor. Bundan dolayıdır ki onların bu birlik ve beraberliğini sarsan her şeyi yani yeni bakış açılarını, sorgulamaları; marjinal, muhalif veya ‘yenilikçi’ güçlerin yaratıları gibi çabaları yıkmaya çalışır. Bunlar sadece aykırı bir bilgi faaliyeti olduğu için değil, kendilerine özgü niteliksel yöntemleriyle değişim faaliyeti oldukları için de tehlikelidir...”

YARATICI OKUMA

Adonis şiirde biçimin, gerçeği keşfetme ve onu yansıtma yöntemi olduğunu savunuyor. Ona göre şiirde yeni biçim var olan gerçeği ve onu temsil eden biçimi sarstığı zaman yeni sayılabilir ancak. Zaten bilhassa Arap şiirinde yeniliklere karşı tepkiler de, -yukarıda kısmen belirttiği gibi- yeni şiirin, gerçeği ifade ediş biçimi kadar geçmişten süregelmiş standartları değiştirmesi özelliğinden kaynaklanır.

Diğer yandan Adonis, şiirde yeniliğin tahakkuk etmesi için okumanın da başka şekilde yapılması gerektiğini her fırsatta vurguluyor. Yaratıcı metni, “yazarın ne bilgi verdiği, ne düşünsel veya siyasi bir etki taşımak istediği, okuru dahil ettiği, ihtiyacı karşılamak veya ona cevap vermek için değil aksine bir davet veya soru mahiyetinde hazırladığı bir proje” olarak tanımlıyor. Haliyle bu tarz metinlerin bir anlam kazanması için okumanın da yaratıcı olması gerektiğini, yaratıcı yazar ve okurun el ele vererek bambaşka bir yaklaşım aramasının daha yeğ olacağını ileri sürüyor. Ki zaten Adonis’in Arap şiirindeki yaratıcı yazarlık, okuma ve eleştiri biçimlerine dair işaret ettiği sorunların pek çoğu bizlere bugün evrensel düzeyde de edebiyatın geleneksel/yeni karşıtlığında yüzleştiği sorunları hatırlatmıyor mu?


İlk defa 1988 yılında yayımlanan ‘İşte Budur Benim Adım’ isimli eseri, ‘Okumanın Poetikası’ isimli bölümün yanı sıra Adonis’in düz yazı ile şiir arasındaki geleneksel sınırları ortadan kaldırarak ürettiği Tavaif Kralları Tarihine Giriş, İşte Budur Benim Adım ve New York’a Mezar isimli şiir-metinlerden oluşuyor. Onun sürrealizm ve mistisizm esintilerinden mürekkep olan sıradışı şiir coğrafyasında seyir isteyen okurlar için ise Belli Belirsiz Şeyler Anısına (Çev: Mehmet Hakkı Suçin, Everest Yayınları), Doğu ve Batı (Çev: Metin Fındıkçı, Dünya Kitapları), Ayna ve Düş (Çev: Metin Fındıkçı, Avesta Yayınları), Güllerin Aydınlığından (Çev: Metin Fındıkçı, Adam Şiir Klasikleri) dilimize kazandırılmış diğer kitaplarındandır.