26. İstanbul Tiyatro Festivali başladı. Yerli ve yabancı toplam 24 oyunun sahneleneceği oyuna ilişkin konuşan küratör Işıl Kasapoğlu, “Birlikte anlatacağız, yeniden anlatacağız, anlatmaya çabalayacağız” dedi.

Her şeye rağmen tiyatro yerinde
Kibarlık Budalası Remix. (Fotoğraflar: İKSV)

Serpil ÇAKAR

Pandeminin sarsıcı etkilerinin ardından gelen ekonomik kriz ile zor koşullar altında yaşamaya devam eden tiyatro sanatı için belki de en güzel cevap: "Tiyatro yerli yerinde." İster yerli yapımların gücünün altını çizsin, ister sahnelere geri dönen performansların öneminin. Her iki anlamda da derdini anlatan bir slogan ile başlayan İstanbul Tiyatro Festivali 26 yılı geride bırakırken, yazıp yönettiği oyunlarla ve kurduğu topluluklarla tanıdığımız Işıl Kasapoğlu’nun imzasıyla seyirci ile buluşuyor.

Bakar bakmaz farklı bir dokunuşun geldiğini anladığımız program hakkında BirGün’e konuşan Işıl Kasapoğlu, “Festival programının hem yerel hem uluslararası yapımlar içermesi, farklı disiplinleri bir araya getirmesi, genç sanatçıları teşvik etmesi ve ustalara saygı duruşunda bulunması seçkiyi oluştururken önemsediğim noktalardı. Elbette tüm bunların bütünlüklü bir şekilde bir araya gelmesi önemliydi” ifadelerini kullandı.

YERLİ VE YABANCI OYUNLAR, ATÖLYELER, SEMİNERLER…

Kasapoğlu, festivalde bizleri nelerin beklediğini sorduğumuzda, “Oyunlar, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da belirli bazı temalar altında toplanıyor. Bu İşte Bir Kadın Var teması, festivalde kadınlar tarafından yönetilen oyunların bir araya geldiği, sanat alanında kadın üretimini daha da görünür kılmayı amaçlayan bir bölüm. Molière’in 400. Yılı teması farklı Molière yorumlarını içeriyor” yanıtını veriyor. Kasapoğlu, festivalin ayrıca tiyatromuzun iki ustasına saygı duruşunda bulunduğunu söylüyor ve ekliyor: “Yaşasın Demokrasi ile Haldun Taner’e ve Şahları da Vururlar ile Ferhan Şensoy’a. Ortaoyuncular, Ferhan Şensoy’un vefatından sonra Şahları da Vururlar ile sahnelere dönüyor.” Kasapoğlu, “Bir sürü yeni metin, oyun, oyuncu, yönetmen doğacak bu festivalle… Birlikte anlatacağız, yeniden anlatacağız, anlatmaya çabalayacağız.”

Işıl KasapoğluIşıl Kasapoğlu

26 Kasım’a kadar sürecek festivalde tiyatro gitmek için birçok sebep var. İşte onlardan bazıları:

MOLIÈRE MARATONU İLE ‘İYİ Kİ DOĞDUN MOLIÈRE’

Festival, M. Caner Alper ve Mehmet Binay (Bergen filminin yönetmenleri) tarafından sahneye konulan Moliere’in Kibarlık Budalası Remix oyunu ile başlıyor. Ayrıca bu kapsamda Comédie-Française’nin sahnelediği üç oyunu; Hastalık Hastası, Kibarlık Budalası ve Tartuffe ya da İkiyüzlülük oyunları 12 Kasım Cumartesi günü Atlas 1948 Sineması’nda peş peşe izlenebilecek.

Tartuffe ya da İkiyüzlülükTartuffe ya da İkiyüzlülük

BU İŞTE KADIN VAR: 3 OYUN BİRDEN

Festivalin ‘iyi ki var” dedirten başlıklarından biri de “Bu İşte Kadın Var”. Her yerde olduğu gibi tiyatro sanatının içinde ayrıca bir mücadele veren kadınlar tarafından yönetilen oyunların farkındalığını arttıran bu bölümde üç oyun izleyeceğiz.

Bunlardan ilki, Bilge Emin’in yönettiği Duvar. Metni Zülfü Livaneli’ye ait olan oyunda, dünyanın farklı yerlerinde ve zamanlarında benzer acıları yaşamış dört insanın bir otel odasında yollarının nasıl kesiştiğini izliyor, iç içe geçen hikâyelerine konuk oluyoruz. Oyun, 31 Ekim ve 1 Kasım’da Zorlu PSM’de sahnelecek.

Oyun metni toplumsal cinsiyet araştırmalarına dayanan Bir Tatlı Kaşığı Çamur da bu bölümün bir diğer konuğu. Elif Candan’ın yazıp Pınar Akkuzu’nun yönettiği oyun, tek bir kadının ağzından dökülüyor gibi görünse de aslında bütün kadınların ortak hikâyesini anlatacak izleyiciye. Oyuncular ve seyirci arasında hiçbir engelin olmadığı, bomboş bir salonda sergileneceğini öğrendiğimiz oyun 22 Kasım’da Alan Kadıköy’de izleyicilerle buluşacak.

Bölümün son oyunu ise Lefkoşa Belediye Tiyatrosu, Aliye Ummanel’in yazıp yönettiği Kapalı. 11 oyuncuyla 11 ayrı monologdan oluşan oyunla ülkenin yaklaşık yarım asırdır siyasi sebeplerden dolayı kapalı tutulan bölgesi Varoşa’daki insanların hikâyelerini öğreneceğiz. 2 Kasım’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde bu hikâyeye konuk olabilirsiniz.

Aynı tema kapsamında ayrıca, tiyatromuzda son yıllarda yer alan kadın oyunlarına dair çok tartışılan sorunlara odaklanılacak Kadın Anlatılarına Feminist Bakış başlıklı bir panel düzenlenecek.

ORMAN KİTABI İLE KHAN TOPLULUĞU

Akram Khan Topluluğu uzun bir aranın ardından bir kez daha İstanbul’a konuk oluyor. Çağımızın tartışmasız en önemli koreograf ve dansçılarından Akram Khan’ın nisan ayında prömiyerini yapan ve Khan’ın benzersiz stilini tüm muhteşemliğiyle sergileyen en yeni koreografisi Orman Kitabı festivalde izleyiciyle buluşuyor.

Orman KitabıOrman Kitabı

FESTİVALDEN YENİ KEŞİFLERİ SEVENLERE: TİTANLAR

Eleştirmenler tarafından Avrupa tiyatrosunun geleceğine yön verecek isimler arasında sayılan Euripides Laskaridis ilk kez Türkiye’de. Her detayında sürprizler, heyecan ve şefkat barındıran, akıllardan uzun süre çıkmayacak Titanlar, izleyicisine bildiği her şeyi geride bırakıp bambaşka bir evreni keşif imkânı sunuyor. Ne istediğimizi ve gerçekte neye ihtiyacımız olduğunu tartışmaya açıyor. Oyun 23 ve 24 Kasım’da Zorlu PSM’de sahnelenecek.

TERS YÜZ BİR ROMEO VE JULİET HİKÂYESİ

Kalıpları yıkan eserleriyle Birleşik Krallık sahnesinin günümüzdeki en etkileyici yönetmenlerden Ben Duke, Shakespeare’in ünlü trajedisini ters yüz ederek Juliet ve Romeo başlığıyla, tümüyle orijinal bir eser yaratıyor. Çağdaş bakışı ve çok katmanlı yaklaşımıyla övgüler toplayan bu eğlenceli, duygu dolu ve sürükleyici oyunda, ölmeyip 40’lı yaşlarına ulaşmış Juliet ve Romeo’nun o dillere destan aşkı gündelik hayatın ağlarında çırpınıyor. Oyun, 3 ve 4 Kasım’da Maximum UNIQ Hall’da izleyiciyle buluşacak.

PASOLİNİ’NİN 100’ÜNCÜ YILI KUTLANIYOR

Festival, Pier Paolo Pasolini’nin doğumunun 100’üncü yılını, dâhi yönetmenin benzersiz dünyasını dansla yorumlayan Pasolini: Gizli Yangınlar ile kutluyor. Yönetmen, senarist, oyun yazarı, şair, yazar ve gazeteci, sahip olduğu zengin kültürel birikimle resimden tercümeye pek çok farklı alana katkı sağlayarak ismini sadece İtalya’nın değil 20. yüzyılın en büyük entelektüelleri arasına yazdıran Pasolini’ye adanmış gösteri 21 ve 22 Kasım’da İş Kuleleri Salonu’nda sahnelenecek.

60’ıncı sanat yılını kutlayan Ali Poyrazoğlu, 26. İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü’nün sahibi oldu.60’ıncı sanat yılını kutlayan Ali Poyrazoğlu, 26. İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü’nün sahibi oldu.

TİYATRO FESTİVALİNDEN BENZERSİZ BİR KAPANIŞ

26 Kasım’da İstanbul Mon Amour, Orhan Veli Kanık’ın İstanbul’u Dinliyorum şiirine nazire olarak düşünülmüş; şehrin değişen kültürünü, seslerini, insanlarını, gündelik yaşamını şiirsel zeminle iç içe ve kontrast halinde sunan benzersiz bir gösteri. Sabah saatlerinde başlayıp akşam saatlerinde sürprizlerle dolu bir partiyle son bulacak.