Meral Danyıldız Onur Yürüyüşü, her yıl haziran ayının sonlarında dünya genelinde Stonewall ayaklanmasının yıl dönümünde gerçekleştirilip, LGBTİ+’ların ve LGBTİ+’lara destek veren kişilerin katılımıyla bir dizi etkinliklerle kutlanıyor. Fakat Türkiye’de 27. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, yarın Taksim’de yapılması planlanan Onur Yürüyüşü’ne izin çıkmadığını duyurdu. Konuya ilişkin başlatılan ‘Her Yürüyüşümüz Onur Yürüyüşü’ kampanyasında ise LGBTİ+’lar yasaklara […]

Her yürüyüşümüz onur yürüyüşü
Meral Danyıldız

Onur Yürüyüşü, her yıl haziran ayının sonlarında dünya genelinde Stonewall ayaklanmasının yıl dönümünde gerçekleştirilip, LGBTİ+’ların ve LGBTİ+’lara destek veren kişilerin katılımıyla bir dizi etkinliklerle kutlanıyor. Fakat Türkiye’de 27. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, yarın Taksim’de yapılması planlanan Onur Yürüyüşü’ne izin çıkmadığını duyurdu.

Konuya ilişkin başlatılan ‘Her Yürüyüşümüz Onur Yürüyüşü’ kampanyasında ise LGBTİ+’lar yasaklara rengârenk bir karşılık veriyor. Birçok katılımcı sosyal medyada yürürken paylaştıkları videolarla ‘Bizim her yürüyüşümüz zaten onur yürüyüşü’ diyor. Konuya ilişkin konuştuğumuz LGBTİ+’lar kendi ‘onur hikâyelerini’ BirGün’e anlattı.

Eşcinsel bir kadın olmak…

Esin

İlk olarak Esin ile konuşuyoruz. Esin, Türkiye’de kadın olmanın zaten tek başına zorlu bir mücadele olduğunu aktarıyor: “Türkiye’de kadın olmak zaten zor ama eşcinsel bir kadın olmak daha da zor. İnsanların bakışlarına, zorbalıklarına maruz kaldığım, sevdiğim insanla doyasıya sevgimi yaşayamadığım, kendimden sırf çevrem yüzünden korktuğum ve içimde başka bir insanı bastırdığım çok oldu. Ama zaman geçtikçe hayatımdaki en önemli varlığın kendim olduğunu anladım. Sonuçta insan hayata sadece bir kez geliyor. Ben de bu sebepten kendim olmaya karar verdim. Başka biri olarak yaşamak istemedim. İnsan kendini sevdiği, kabullendiği zaman her şeyi başarabilir. İşte tam da bu yüzden her yürüyüşümüz onur yürüyüşü.”

Şafak

Şafak Koç ise 21 yaşında. Cinsiyet uyum ameliyatı olmak istiyor. “Bu hayat benim ve toplumun benim adıma karar almasına izin vermedim” diyen Koç, hissettiklerini şöyle ifade ediyor: “Gökkuşağının üstünden atlarsak gerçekten cinsiyetimiz değişir mi? Çocuktum henüz. Eh şimdi bu cümlenin efsaneden ibaret olduğu aşikâr olsa da gökkuşağının çıktığı bir gün koşarak dağa tırmandığımı hatırlıyorum. Ellerimi uzatsam dahi ulaşamadığım gökkuşağının aslında içimde olduğunu çok sonra fark edecektim. Gökkuşağının üstünden atlayamadığım için hayal kırıklığı ile eve dönerken kendimi “Cinsiyetim değişseydi anneme açıklama yapamazdım” şeklinde avutmuştum. Biz transları cinsiyet değiştirme düşüncesinden utandıranlar, ‘Gökkuşağının üstünden atlayanın cinsiyeti değişir’ efsanesine kendimizi daha yakın hissettirdikleri için utanmalılar. Utanması gereken biz değiliz. Neden kendim olmaya adım adım yaklaştığım için utanmalıydım ki?”

Koç, sözlerini şöyle noktalıyor: “Kendime sarıldım, sarmaladım kendimi. Omuzlarımı öptüm ve fısıldadım; ‘Yalnız değilsin, ben varım!’ Benliğime kavuşmaya başladım adım adım. Önce saçlarımı kestirdim, 3 yıl sonra memelerimi aldırmak için ameliyat masasına yattım. Bir erkek yeniden nasıl olur da 21 yaşında doğar? İşte böyle.”

Yasaklara rağmen güçlüyüz

Çağdaş Kırlangıç ise, onur haftasının 27. yıl dönümünde dünyada ve Türkiye’de mücadele edilerek kazanılmış tüm haklar için #HerYürüyüşümüzOnurYürüyüşü diyor. Kırlangıç, “Yasakların arasında kendimi nasıl hissediyorum? Güçlü. Hem de eskisinden daha çok güçlü hissediyorum. Sanırım yasaklar altında var olmaya çalışan tüm insanların da bu şekilde hissetmesini isterdim. Çünkü LGBT bireylerin bundan daha büyük zorbalıklarla mücadele etmek zorunda kaldığını ve her defasında daha da güçlü var olduğunu, aşkın yok edilemez olduğunu biliyorum. Nazi kamplarında yakalarına pembe ve siyah üçgenlerle fişlenenler, Çeçenistan’da devlet eli ile toplama kamplarında katledilenler, dünyanın çeşitli yerlerinde ‘’dönüştürme terapisi’’ adı altında geri dönüşü olmayan psikolojik izler alıp intihar edenler, İran’da asılan LGBTİ+’ların var olduğunu biliyoruz” diyor.