İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı, yeni sezonda sanatın erişilebilirliğini artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Figen Ayhan Karakelle “Dünya çapında sanatçıları halkla buluşturmada rakipsiziz” diyor.

Herkes için sanat
Fotoğraf: İBB

Erkin Can SEYHAN

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Dairesi Başkanlığı, 2022-23 sezonuna girerken sanatın erişilebilirliğini artırmaya yönelik çalışmalarını geliştiriyor. Yaşanan ekonomik sorunlar ve enflasyon ortamında halkın sanatla doğrudan ilişki kurmasının epey zor olduğu dönemde belediyenin ürettiği çözümleri ve sanatın erişilebilir olması için yürütülen çalışmaları İBB Kültür Dairesi Başkanlığı Koordinatörü Figen Ayhan Karakelle ile konuştuk.

İBB Kültür Dairesi Başkanlığı, bütün alt birimleri ile kültür-sanatı daha erişilebilir kılma hedefiyle yeni sezona başlıyor. Yeni sezonda, bu anlamda gerçekleştirilecek yenilikler neler?

Aslında bu hedef bu sezonun değil İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin şehir ile kültür sanat ilişkisini kurmakta sahip olduğu misyonun bir parçası. Dolayısıyla Kültür Dairesi Başkanlığı olarak planlamalarımızın tümünde bu erişilebilirliği esas alıyoruz. Bugün gelişmiş ülkelerin toplumsal refah parametrelerinden biri olan sosyal alanlara, kültüre, sanata erişim maalesef ülkemiz koşullarına bir lükse dönüşüyor. Biz öncelikle bunun bir lüks değil hak olduğundan hareketle yaklaşıyoruz bu alana. Bir diğer erişim odağı, farklı içeriklerin kentin farklı noktalarında kendini gerçekleştirme imkânı bulması. Aslında ezberlerin bozulduğu bir düzlemden bahsediyorum, tek tipleştirilmiş içerikler yerine, içeriklerimizi ve paylaşım planlarımızı farklılıklarla karşılaşmanın kent yaşamının bir parçası olduğundan hareketle oluşturuyoruz. Tabii sosyoekonomik açıdan erişim olanağının genişletilmesini sağlamak en önemli hedefimiz.

Figen Ayhan KarakelleFigen Ayhan Karakelle

Türkiye ekonomisinin genel durumunun üzerine İstanbul’un bir metropol olarak yaşadığı hayat pahalılığını da ekleyince İstanbul’da kültür-sanat, geniş bir kesim için ulaşılabilir olmaktan çıkıyor. İBB Kültür Dairesi Başkanlığı’nın, şehirdeki maddi olarak dezavantajlı insanlar için gerçekleştirdiği çalışmalardan bahseder misiniz?

Bunu basit bir hesapla anlatayım. Dört kişilik bir ailenin her hafta bir konser, birer yetişkin ve çocuk oyunu izlediğini, yetişkin ve sanat atölyelerine katıldıklarını varsayarsak ailenin masrafı 600 lira olur. Başka bir deyişle İBB, sosyal hayat desteği olarak ailelere haftalık 600 lira katkı sağlıyor. Bunu aylık düşününce ve söz etmediğim diğer hizmetleri de göz önünde bulundurunca sağladığımız katkı ortaya çıkacaktır. Kültür merkezlerimizin yanı sıra şehrin farklı noktalarında gençleri sevdikleri gruplarla buluşturuyoruz. Pek çok mekânda İstanbullular için ücretsiz performanslar ve atölyeler düzenliyoruz. Bu ekonomik faydanın yanı sıra aslında yaptığımız hizmeti ‘İstanbul’un iyi olma hali’ne hizmet etmek olarak konumlandırıyoruz. İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) aylık olarak oluşturduğu İstanbul Barometresi verilerine göre İstanbulluların stres seviyesi 10 üzerinden 7,3 olarak, mutluluk seviyesi ise 5 olarak olarak ölçülmüş. Tüm bunlar, ‘İstanbul’un iyi olma hali’ne katkı derken neyi kastettiğimi açıklar. Burada İBB Şehir Tiyatroları Müdürlüğü ve Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’ndan da bahsetmek gerekir. Zira sadece kendi sahnelerinde değil İBB Kültür Merkezleri ve ilçe salonlarında gerçekleştirdikleri temsillerle İstanbul’u nitelikli oyunlarla buluşturmayı 108 yıldır sürdüren Şehir Tiyatroları, bilet fiyatları ile önemli bir erişim imkânı sunuyor. CRR’nin de yerli ve yabancı pek çok uluslararası müzisyeni, sanatçıyı, topluluğu İstanbullular ile en erişilebilir bilet fiyatları ile buluşturmada hala rakipsiz bir konumda olduğunun altını çizmeliyim.

Yaşanan ekonomik kriz ve gelir dağılımı adaletsizliği, insanların yalnızca kültür-sanat etkinliklerini izlemesini değil, kültür ve sanat icra etmesini de zorlaştırıyor. Şehirde özellikle ciddi bir genç ve çocuk potansiyeli var. Bu potansiyeli değerlendirmek için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Bu önemli bir konu ve tüm bu anlattıklarım açısından madalyonun öbür yüzü gibi. Bu erişim temelli yaklaşımımız ve mekân anlayışında değiştirdiğimiz bakış açısı daha çok sanatçının, sanat üreticisinin kendini ifade edebileceği daha çok fırsata sahip olması anlamına da geliyor. Aslında bir bakıma sanatçının da olanaklara erişimini güçlendirmek anlamına geliyor. Özellikle genç sanatçılara alan açmaya projelerine destek vermeye çalışıyoruz. İstanbul sadece bir metropol değil beslendiği kaynakların çokluğu ve çeşitliliği ile pek çok yaratıcı fikrin filizlendiği uluslararası anlamda dikkat çeken merak edilen bir sanat merkezi. İBB olarak yaklaşımımız, bu görkemli potansiyelin açığa çıkabileceği alanlar oluşturmak, fırsatlar yaratmaya katkıda bulunmak yönünde.