Herkese iş, ama nasıl?

SELGİN ZIRHLI KAPLAN

İnsanların işsizlikle terbiye edildiğinin en acı örneklerle ispatlandığı bir dönemde yaşıyoruz, çalışıyoruz, çalışmaya çalışıyoruz. Her türlü koşulda çalışmaya razı olmanın sonuçları, inşaat işçilerinin arka arkaya ölümleri, tarımda çalışmaya giden ve çoğu kadın olan yevmiyeli işçilerin servis bile denilemeyecek araçlardaki toplu ölümleri; madenlerde gerçekleşen toplu iş cinayetleri şeklinde çıkıyor karşımıza. Yazımızın konusu iş kazaları ya da güvenli çalışma değil, ancak işgücü, istihdam, işsizlik, kayıtdışılık verileriyle yakından ilgili.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), her ay düzenli olarak çıkardığı ve Türkiye’de çalışma yaşamına ilişkin veriler içeren “İşgücü İstatistikleri”nin sonuncusu 15 Mayıs 2017 tarihinde yayınlandı ve Şubat 2016-Şubat 2017 dönemlerini kapsıyor.

15 ve üzeri yaş nüfusu 1 milyon 134 bin artmış

Mevsim etkilerinden arındırılmamış işgücü göstergelerine göre Şubat 2017 itibariyle, Türkiye’de 15 ve yukarı yaştakilerin nüfusu 59 milyon 567 bin. Bu rakamın yüzde 49’u erkek, % 51’i kadın. 2016’dan 2017’ye 1 milyon 134 binlik bir artış gerçekleşmiş. Bu artışın 610 bini erkek, 524 bini kadın. Nüfustaki 1 milyon 134 binlik artışa karşılık işgücünde 1 milyon 175 binlik bir artış olduğu görülüyor.

İşgücüne katılan kadın sayısı erkeklerin yarısından az

15 ve yukarı yaş grubunda işgücüne katılımda, aynı dönemin bir yıl öncesine göre, yüzde bir oranında artış gerçekleşmiş. Şubat 2016’da işgücüne katılım 29 milyon 680 bin (% 50.8) iken, Şubat 2017’de bu sayı 30 milyon 855 bine yükselmiş. Toplamda, 1 milyon 175 bin kişinin daha işgücüne dahil olduğu görülüyor.

İşgücüne katılan 1 milyon 175 bin kişinin 646 bini erkek, 529 bini kadın. İşgücüne katılım oranları, cinsiyetlere göre değerlendirildiğinde, Şubat 2017 itibariyle, işgücüne dahil olan 30 milyon 855 bin kişinin 21 milyon 124 bini erkek, 9 milyon 731 bini kadın. İşgücüne katılan kadın sayısı erkeklerin yarısından daha az. Mevsim etkilerinden arındırılmamış temel işgücü göstergelerine göre, 15 ve üzeri yaştaki erkeklerin işgücüne katılım oranı % 71.7, kadınların % 32.2.

Eğitim durumuna paralel olarak işgücüne katılım da artmış

İşgücüne katılanların eğitim durumlarına göre dağılımları şöyle: İşgücüne dahil olan 30 milyon 855 bin kişi içerisinde, okur-yazar olmayanlardan işgücüne katılanların oranı % 18.2. Erkeklerde okur-yazar olmayanların işgücüne katılım oranı % 32.5 iken okur-yazar olmayan kadınların işgücüne katılım oranı % 15.3 olarak açıklanıyor. Lise öncesi eğitimi tamamlayanların işgücüne katılımı toplamda % 47.5, erkeklerde % 68.2, kadınlarda % 26.1. Lise mezunu olup işgücüne dahil olanlar toplamda % 54.1 iken, erkeklerde bu % 70.6, kadınlarda % 34.2. Mesleki veya teknik lise için de toplamda işgücüne katılım oranı % 65.8, erkekler için bu oran % 80.4 iken kadınlar için % 43.

Eğitim durumu ilerledikçe işgücüne katılım oranı hem erkeklerde hem kadınlarda artmış. Yükseköğretim mezunu olup da işgücüne katılanların oranı toplamda % 80.1 iken, erkeklerde bu oran % 87, kadınlarda % 71.7.

Ev işleri, işgücüne katılmama sebebi

İşgücüne katılan 30 milyon 855 bin kişiye karşılık, işgücüne dahil olmayan 28 milyon 712 bin kişi bulunuyor. Bu rakamın % 29’u erkek, % 71’i kadın. Erkeklerde işgücüne katılmama sebebi olarak en alt sırada % 0.5 ile mevsimlik çalışma, en üst sırada % 38.9 ile emeklilik yer alıyor. Kadınlarda en alt sırada % 0.4 ile mevsimlik çalışma, en üst sırada % 54.4’le “ev işleriyle meşgul olmak” gösteriliyor.

İstihdamda eğitim durumuyla paralellik var

59 milyon 567 bin kişinin % 45.3’ü istihdamda yer alıyor. Bu orana karşılık gelen 26 milyon 956 bin kişinin 5 milyon 36 bini (% 19) tarım alanında, 21 milyon 920 bini (%81) tarım dışı alanda istihdam ediliyor. Erkekler için istihdama katılım oranı % 63.3, kadınlar için % 27.6.

15 ve üzeri yaş grubunda eğitim durumlarına göre istihdama katılım oranları okur-yazar olmayanlar % 16.8; lise altı eğitimliler % 41.7, lise mezunları % 45.8, mesleki veya teknik lise mezunları % 57, yükseköğretim mezunları ise % 70 şeklinde.

Erkeklerde, eğitim durumuna göre istihdama katılım oranları şöyle: Okur-yazar olmayanların istihdama katılımı % 27.9 ile en alt sırada yer alıyor. Bunu, % 59.5’le lise altı eğitimliler takip ediyor. Lise mezunu erkeklerin istihdama katılımı % 62.2, mesleki veya teknik lise mezunlarınınki % 71.5 ve en üst sırada, % 79.2’yle yükseköğretim mezunu erkekler bulunuyor.

Kadınlarda oranlar biraz daha düşük. 15 ve üzeri yaşta olan 30 milyon 91 bin kadından ancak 8 milyon 294 bini (% 27.6) bir işe sahip. Okur-yazar olmayan kadınların istihdama katılımı % 14.5 iken, lise altı eğitimlilerin istihdama katılımı % 23.1’e çıkıyor, lise eğitimini tamamlayıp istihdama dahil olan kadınların oranı ise % 26.2 Mesleki veya teknik lise eğitimini tamamlayan kadınlardan % 34.3’ü istihdama katılırken, en yüksek orana % 58.7’lik katılımla yükseköğretim mezunu kadınlar sahip oluyor.

Ücretsiz aile işçiliği en büyük kayıtdışılık sebebi

Bir işte çalışan, ancak herhangi bir sosyal güvenlik kurumuyla ilişkisi olmayanların oranı % 32.8. Erkeklerde kayıtdışılık % 28.3, kadınlarda % 43. Erkeklerde kayıtdışılığın en fazla görüldüğü alan % 71.5 ile tarım. Tarım dışı alanda erkeklerin % 20.4’ü kayıtdışı çalışıyor. Tarım alanında çalışan kadınların % 93.3’ü, tarım dışı alanda ise % 25.1’i kayıtdışı durumda. Hem erkeklerde, hem kadınlarda ücretsiz aile işçiliği, kayıtdışı çalışmada büyük rol oynuyor. Tarımda ücretsiz aile işçisi olup da kayıtdışı çalışanların oranı erkekler için % 88.6, kadınlar için % 94.8. Tarımdışı alan için bu oran erkeklerde % 75.9, kadınlarda % 73.8.

İşgücü artışının yarısı kadar işsizlik artışı söz konusu

İşgücüne katılanların istihdam edilememesi sonucu ortaya çıkan “işsizlik”, artan göstergelerden biri. Mevsim etkilerinden arındırılmamış temel işgücü göstergelerine göre, Şubat 2017 itibariyle Türkiye’de 3 milyon 900 bin işsiz bulunuyor (% 12.6). Bunun 2 milyon 462 bini (% 63) erkek, 1 milyon 438 bini kadın (% 37).

İşgücüne eklenen 1 milyon 175 bin kişiye karşılık, istihdam edilenlere 500 bin, işsizlere 676 bin kişi eklenmiş. İşgücüne katılanların yarısından fazla sayıda işsizlerde artış söz konusu.

İşsizliğin eğitim durumuyla ilişkisi ise işgücü ve istihdam oranlarından farklı seyrediyor. Örneğin erkeklerde, işsizliğin en fazla rastlandığı eğitim durumu okur-yazar olmayanlar iken (% 13.9), kadınlarda işsizliğin en fazla görüldüğü eğitim grubu lise mezunları (% 23.5) oluşturuyor. En düşük işsizlik oranlarını, erkeklerde % 9 ile yükseköğretim mezunları, kadınlarda % 5 ile okur-yazar olmayanlar oluşturuyor.

Gençler en çok hizmet sektöründe çalışıyor

TÜİK, İşgücü İstatistikleri, Şubat 2017’yi yayımladıktan sonra, bir gün arayla İstatistiklerle Gençlik 2016’yı yayımladı. 15-24 yaş grubu için daha ayrıntılı işgücü verileri içeriyor. Buna göre, 15-24 yaş aralığındaki gençlerin % 42.4’ü işgücüne katılıyor. Bu yaş grubundaki erkekler için işgücüne katılma oranı % 54.3, aynı yaştaki kadınlardan işgücüne katılanların oranı % 30.4.

Gençlerde işsizlik oranı % 19.6 (erkeklerde % 17.4, kadınlarda % 23.7). (İşgücü İstatistikleri Şubat 2017’de 15-24 yaş grubu için işsizlik oranı % 23.3, genç erkekler için işsizlik oranı % 21.5, genç kadınlar için ise % 26,6.)

Aynı yaş grubu için istihdam oranı % 34.1. İstihdamın sektörlere göre dağılımı ise şöyle: Tarım % 17.6, sanayi % 31.3, gençler arasında istihdama katılanların en büyük bölümünü % 51.1 ile hizmet sektöründe çalışanlar oluşturuyor.

herkese-is-ama-nasil-289883-1.

Ilo verileri ne diyor?

Çalışma Bakanlığı geçenlerde işsizliğin 2017’de tek haneli rakamlara indirilmesi için çalışmalara başladıklarını duyurdu. Öte yandan, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) geçtiğimiz günlerde yayınladığı Dünyada İstihdam ve Toplumsal Durum – Eğilimler 2017 raporuna göre, küresel işsizliğin 2017’de 3.4 milyon artarak, tüm dünyada toplam 201 milyona ulaşması bekleniyor. Üstelik işgücündeki büyüme hızının, yaratılan işlerin önüne geçerek küresel işsiz sayısına 2.7 milyonluk bir ek daha yapacağı belirtiliyor. Aynı rapora göre, tüm dünyada güvencesiz çalışma 3.4 milyara ulaşmış durumda. Hem ülkeler hem cinsiyetler arasında yüzde 40’lara varan ücret farklılıkları söz konusu. Çalışanların yoksulluğunda da büyük bir artıştan söz ediliyor.

Dünyaya ve Türkiye’ye dair gerçekler bu kadar ortadayken, mevcut iktidar tarafından uygulanan istihdam politikalarına bakıldığında olumlu bir çıkarsamaya sebep olacak herhangi bir istatistiğe rastlanmazken, hem dünyada hem ülkemizde göçmenlerin sayısı giderek artarken; yoksul ve çalışan sorunlarını çözmeye yönelik yeni bir anlayış ortada yok iken, işsizlik oranının nasıl düşürüleceği konusunda ister istemez kaygıya düşüyor insan. İstihdamı arttırmak adına, insanların mecburiyetten razı olacakları çalışma koşullarının giderek daha da kötüleşeceği düşüncesi, bu endişeyi daha da arttırıyor. Son dönemde özellikle kadınların istihdama katılımını artırmak adına yapıldığı gibi, girişimciliği teşvik ederek suni bir şekilde işsizlik rakamlarını düşürmek, hatta bazı durumlarda istatistikleri yayımlamamak yoluyla gerçekleri gizlemeye çalışmak da bir işe yaramayacaktır. Herkese iş ama insana yaraşır, güvenli, güvenceli ve sürekli iş istihdamın vazgeçilmez koşulu olmalıdır.