“50 Yılın Senfonik Öyküsü” albümüyle dinleyiciyle buluşan Vedat Sakman, “Hiçbir şarkımı gücendirmek istemedim ve kura çekerek tespit ettim” diyor.

Hiçbir şarkım gücenmiyor

Işıl ÇALIŞKAN

Müzikle geçen yarım asırlık bir ömür usta müzisyen Vedat Sakman’ınki. Sanatçı, notalardan geçen 50 yılının tescilini “50 Yılın Senfonik Öyküsü” ismiyle albüme dönüştürdü. Müzikal yolculuğunda klasikleşmiş eserlerinin yer aldığı albüm, Sakman’ın Caddebostan Kültür Merkezi’ndeki 50’nci sanat yılını kutladığı senfoni orkestrası eşliğinde gerçekleştirilen konserdeki parçalardan oluşuyor. Albümde, “Süreyya”da var, “Tut Şunun Ucunu Götürelim Abi” de “Yaşamın Gözlerin Kadar Güzel Olsun” da. Üstelik senfoniyle bezenmiş haliyle…

Sözü fazla uzatmadan usta sanatçıya bırakalım…

Sizinle en son Deniz Durukan’ın “Müzisyen” kitabı için bir araya gelmiştik. Nasılsınız o zamandan bu yana?
Evet, çok teşekkür ederim iyiyim. Umarım sizlerde iyisinizdir.

Sahnelerden uzak kaldığınız bu süreci nasıl anlatırsınız?
Hepimiz için bilmediğimiz bir düşmana karşı, şaşkınlık ve ne yapacağını bilememek duyguları içinde geçti.

Yazık ki müzisyenler çok zor bir 1 buçuk yıl geçirdi. Enstrümanını satanlar, evini kapatanlar, yaşamına son verenler oldu… İktidarın reflekslerine yorumunuz nedir?
Akıllarına bile gelmeyen bu insanlar hakkında en ufak bir fikirleri olduğunu sanmıyorum. Şöyle ki; Türkiye genelinde köylerde bile eğlence yerleri pavyonlar, düğün salonları, barlar, gece kulüpleri, buralarda çalışan müzisyenler, garsonlar, konsomatrisler, travestiler, onların aileleri tam geçen yılın mart ayından bu yana işsizler, kimsenin umurunda değil. Toplumun en zor durumda olan kesimi böyleyken… En sona bırakılan, hatta hâlâ yasaklı olan bu insanlar yok sayılıyor. Bunlar insan, vergi veriyorlar, çalışma ruhsatları var. Nasıl yok sayıyorsunuz?

SİYASETEN BERBAT AMA MÜZİKLE GEÇEN YILLAR

56 yıl, dile kolay… Geriye dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz?
Siyaseten berbat ama müzikle yaşadığımız güzel bir hayat olduğunu düşünüyorum. Duygusal hassasiyetlerimiz yüksektir. Kişisel yaşadıklarımızın yanında toplumsal olaylara karşıda duyarlı olmamızı tembihledi ustalarımız bize. Bu sorumluluğu omuzlarımızda taşımak vazgeçilmezimizdir. Sanata saygı, doğaya saygı, insana saygı. Her zaman…

“50 Yılın Senfonik Öyküsü”nü kayda alma fikri nasıl doğdu?
Bu fikir ve yatırım tamamen sevgili menajerimiz, iş arkadaşımız Erman Aksoylu kardeşimizin uğraşlarıyla gerçekleşti. Kendisine buradan da çok teşekkürler ediyorum.

Şarkılar nasıl bir seçkiyle albümde buluştu?
Bu noktada hiçbir şarkımı gücendirmek istemedim ve kura çekerek tespit ettim.

Şarkılarınıza gelen senfonik dokunuşu nasıl anlatırsınız?
Tabii ki gurur verici. Müzik hayatımda pek çok prodüksiyonda böyle klasik formatta diğer çeşitli şarkıcılara yaptığım düzenlemeler oldu. Bu sefer Tolga Kılıç kardeşim, düzenlemeleri yapmayı arzu etti ve klasik format içeren bir orkestranın partisyonlarını yazdı ve yönetti. Kendisine çok teşekkürler. Ayrıca eşlik eden kardeşlerim, evlatlarım bütün müzisyenlere de teşekkürler ediyorum.

Babanız Anadolu’da doğmuş, âşık geleneğinden geliyor. Anneniz ise batılı, aristokrat bir ailenin kızı. Sentez kültürde büyümenin müziğinize yansımasını nasıl anlatırsınız?
Evet hem batıyı hem doğuyu içimde hissetmem bu olgu ile oldu. Çocukluğum zaman zaman türküleri, zaman zaman klasik eserleri tanımakla geçti. Louis Armstrong’un dediği gibi, “İyi müzik vardır, kötü müzik vardır, ben iyi müzik dinlerim”. Çünkü babam aynı zamanda eğitimli bir müzik insanıydı. Evimizde piyanodan tambura, flütten saza her tür enstrüman vardı.

AŞKA SÖZ KALMAMIŞ BİZE YAŞAMAK KALMIŞ

Bunu merak etmeyen yoktur sanırım. Aşkı sizin bakışınızla tanımlamanızı istesek?

Hâlâ tanımlanamamış bir illüzyon, çağlar boyu o kadar güzel tarifler edilmiş ki artık bize söyleyecek söz kalmamış, sadece yaşamak kalmış.

Deniz Durukan kitapta tam bir müzisyen demişti sizin için. Vedat Sakman deyince akıllara müziğinin yanı sıra bir duruş gelir. Tüm bunlar bir bütün olarak mı düşünülmeli?
Evet, bunlar mutlaka bir bütün olarak düşünülmeli. Şöyle ki; söylenecek bir sözünüz, anlatacak bir derdiniz var, anlatıyorsunuz ve insanlar sizi dinliyorsa ne büyük bir şans yakalıyorsunuz. Bundan hareketle onlara saygı duymalı ve sorumlu davranmalısınız. Ulaştığınız insanların adedi asla önemli değil.

NÂZIM BESTELERİYLE KARŞINIZA ÇIKACAĞIM

Önümüzdeki sürece dair nasıl planlarınız var?
Yeni bir albüm çalışmasını bitirdim. Bütün bu karışıklık içinde kaybolup gider düşüncesiyle, sonbaharı hedefliyoruz. Yaşanan bu çirkin sürecin biteceği ve yeniden şarkılarımızla geri döneceğimiz inancındayım. Bunun yanında yıllardır üzerinde çalıştığım uzun soluklu Ömer Hayyam müzikali çalışmalarıma devam ediyorum. Dünya şairlerinin şiirlerinden bestelediğim çalışmalarım var, Nâzım Hikmet Ran şiirlerinde bestelediğim şarkılarım var. Bütün bunları gelecekteki güzel zamanlarda beğeninize sunacağım.

***

Her şarkıya bir cümle

Şarkıların hikâyesini birer cümle ile anlatır mısınız?

Ay Tutulsun:
Lütfen çocukların çiçeklerden haberi olsun.
Bebeğim: Ali İsmail Korkmaz.
Bir Şarkı Dinlersiniz ya bazen: Aşk yaşadığınız sürece hep yanınızda.
Deli Kuş: Yaşasın özgürlük
Göçtü Gitti: Terkedilmenin komik hali.
Gözleriniz İstanbul: İki sevgili yan yana Gözleriniz ve İstanbul.
Her Neyse: Ayrılığın hüzünlü senfonisi.
Hiçbir Ağaç Böyle Harikulade Bir Yemiş Vermemiştir: Yaşamak ne güzel şey…
İlla: Bazı şeyler vazgeçilmezdir.
Kandilli: Balık, roka ve rakı ve Boğaziçi daha ne olsun.
Kuklalar: Yaşamın ne kadar anlamlı olduğunun farkında mıyız?
Melekler: Keşke bir ömrü gülümseyen meleklerle geçirebilsek.
Süreyya: Bazen çılgın hayatlara imreniriz ya öyle işte.
Tut Şunun Ucunu Götürelim Abi: Götüre götüre bir türlü bitmeyenlerin boyu devrilsin.
Yaşamın Gözlerin Kadar Güzel Olsun: Umarım ayrılıklarınız olmaz ama olursa da böyle olsun.