Almanya’nın en büyük savaş gemilerinden Bayern fırkateyni Hint-Pasifik’e açıldı. Fırkateynin dönüş rotasında Güney Çin Denizi’nin bulunması bölgede gerilimi artırırken Berlin yönetimi, açıklamalarıyla Pekin’i hedef aldı.

Hint-Pasifik’te güç gösterileri

Johannes Stern

Almanya donanması İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en kapsamlı deniz operasyonlarından birini hayata geçirdi. Ülkenin en büyük savaş gemilerinden biri olan Bayern (Bavyera) fırkateyni hafta başından bu yana Hint-Pasifik yolunda. Bayern, kuzeydoğu Atlantik’i geçmeden önce Cebelitarık Boğazı’ndan; Akdeniz’e geçmeden önce Kuzey Denizi ve İngiliz Kanalı’ndan geçti. Oradan, Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz, daha sonra Hint Okyanusu üzerinden batı Pasifik’e kadar devam edecek.

ÇATIŞMA TEHLİKESİ

Yolculuğun siyasi ve askeri en kritik kısmı, fırkateynin dönüş yolunda Güney Çin Denizi ve Malacca Boğazı’ndan geçecek olması. “Hint-Pasifik bölgesinin aortu” olarak anılan bu bölge, ABD’nin Çin’e karşı askeri yığınağının merkezinde yer alıyor. ABD Başkanı Joe Biden yönetimi de Çin’in Güney Çin Denizi’nde hak iddia ettiği sularda kışkırtıcı operasyonlarını yoğunlaştırdı. Bölgedeki yoğun nüfuslu birkaç adanın kıyılarına taarruz füzeleri yerleştirmeye hazırlanıyor. Almanya’nın da Hint-Pasifik’e yönelmesi sadece bölgede çatışma tehlikesini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda Alman militarizminde yeni bir aşamaya işaret ediyor.

PEKİN’E TEHDİT

Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer, Bayern fırkateyninin Wilhelmshaven kasabasından ayrılmasının ardından yaptığı konuşmada, Bayern’in misyonunun serbest ticaret yollarını güvence altına almakla ilgili olduğunu açıkça dile getirdi. Alman Bakan, konuşmasında Pekin’e de “Çin ile elimizden geldiğince işbirliği yapacağız. Ancak uluslararası hukuku görmezden gelmeye ve oyunun yeni kurallarını bize ve ortaklarımıza dayatmaya çalışanlara kesin olarak direneceğiz” mesajı verdi. Ayrıca, “Askerler, Alman hükümetinin Hint-Pasifik doktrininde ortaya koyduğu şeyi pratik ve görünür bir şekilde uyguluyorlar. Karşıdan esen rüzgârlar sertleşse de yelkenlerimizi buna karşı nasıl açacağımızı biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından Eylül 2020’de yayımlanan bir strateji belgesi, Hint-Pasifik’in “21’nci yüzyılda uluslararası kuralları şekillendirmenin anahtarı” olduğunu ilan etmişti. Belgede, “Himalayalar ve Malacca Boğazı çok uzak görünebilir. Ancak önümüzdeki on yıllardaki refahımız, özellikle Hint-Pasifik devletleriyle nasıl işbirliği yapacağımıza bağlı olacaktır” vurgusu da yer almıştı.

Almanya’nın bölgede seyirci rolüyle yetinmeyeceği ortada. Berlin’in Güney Çin Denizi’nde nükleer silahlı Çin’e karşı koyma ve kendisini dünyada bir deniz gücü olarak gösterme konusundaki çılgın büyük planı, Alman emperyalizminin militarist kodlarında mevcut. 27 Temmuz 1900’de son Alman İmparatoru II. Wilhelm, Çin’deki Boksör Ayaklanması’nı acımasızca bastırmak için seferber edilen Alman Doğu Asya Filosu’nu övdüğü Bremerhaven’daki meşhur konuşmasında, Çin’i “uluslararası hukuku altüst etmek”le suçlamıştı.

Başlangıçta ortak bir operasyon olarak gösterilen Boksör Ayaklanması’na yönelik müdahale, emperyalist güçler arasındaki çatışmaları yoğunlaştırmış ve Alman İmparatorluğu da özellikle donanmaya odaklanan yeni bir silahlanma programı başlatmıştı. Egemen sınıf bir kez daha benzer bir amaç için çalışıyor. Federal hükümetin en son açıklanan mevcut mühimmat raporu da birkaç savaş gemisinin satın alınmasını içeriyor. Yalnızca dört çok amaçlı savaş gemisinin satın alınması için 5,27 milyar avro ayrıldı. Ve bu sadece başlangıç. Kramp-Karrenbauer ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bahsettiği uçak gemileri inşa etme planları da biliniyor.

ÖRGÜTLENME ŞART

Almanya’nın egemen sınıfı İkinci Dünya Savaşı’ndaki ağza alınmayacak suçlara rağmen 21’inci yüzyılda da emperyalist çıkarlarının peşinde koşarken hiçbir sınır tanımıyor. Covid-19 salgını sırasında on binlerce insanı kâr uğruna feda ettikten sonra şimdi de emperyalist müttefikleriyle birlikte büyük askeri çatışmalara hazırlanıyor. Olası bir küresel savaş tehdidine karşı uluslararası işçi sınıfının savaş karşıtı harekette örgütlenmesi ve bir sosyalist toplumun inşası için mücadele etmesi muazzam bir aciliyet ve hayati önem kazanıyor.

World Socialist Web Site’tan çeviren BirGün Çeviri Kolektifi