'Hırsız katil Erdoğan’ dediği için yargılanan Onur Kılıç: Slogan toplumda kabul gördü

GÜLSEN CANDEMİR - İZMİR

Birleşik Haziran Hareketi'nin okullarda okutulan zorunlu din derslerine karşı başlattığı boykot kararı öncesi İzmir'de 11 Ocak'ta yapılan eylemde cumhurbaşkanına hakaret içeren slogan attığı gerekçesi ile yargılanan Haziran Hareketi yürütme kurulu üyesi Onur Kılıç'ın ilk duruşması yapıldı. İzmir adliyesi 7. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmaya müşteki olan cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve avukatları katılmadı. Onur Kılıç, avukatları ve Birleşik Haziran Hareketi'nin üyelerinin katılarak takip ettiği ilk duruşmaya Uluslaraarası Af Örgütü'nden Barbara Neppert de katılarak davayı gözlemledi.

'CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI KALMAMIŞTIR'
Onur Kılıç'ın kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada avukatlar ilk olarak iddianamenin red edilmesini talep ettiler. Müvekkillerinin hakaret etmediğini, bir siyasi partinin yöneticisi olduğu için siyasi eleştiri yaptığını söyleyen avukatlar, müşteki sıfatındaki Recep Tayyip Erdoğan'ın da, bulunduğu cumhurbaşkanlığı makamı için “cumhurbaşkanlığı makamı artık çökmüştür, cumhuriyet bekleme odasına alınmıştır” dediğini, gittiği yerlerde salona 'Devlet başkanı' sıfatı ile çağırıldığını hatırlatıp, tarafsız olması gerekirken, bir partinin yöneticisi gibi davrandığını söyleyerek, dolayısı ile burada olmayan bir makamdaki kişiye hakaretin mümkün olamayacağını söylediler.

Müşteki Recep tayyip Erdoğan'ın aktif siyaset yaptığını ve bu nedenle eleştirilmesinin çok doğal olduğunu söyleyen Onur Kılıç'ın avukatları, eleştirilere de açık olması gerektiğini belirttiler. Dava dosyasında yer alan delilllerin hukuka aykırı toplandığını, iletişimin denetlenmesi yönünde karar olmadan elde edilen delillerin yok hükmünde olduğunu söyleyen avukatlar, deliller üzerinden sorulacak hiç bir soruya da cevap verilmeyeceğinin altını çizdiler.

'SİYASİ SORUMLULUĞU ALAN ELEŞTİRİYİ DE KABUL ETMELİ'
Avukatlarının ardından savunma yapan Birleşik Haziran Hareketi İzmir Yürütme Kurulu Üyesi ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi PM Üyesi Onur Kılıç, siyasi bir partinin yöneticisi olduğunu hatırlatarak, yaptığı tüm eleştirilerin de bu kapsamda değerlendirilmesini istedi. Davaya konu olan sözlerinin bir gerçekliği olduğunu Tayyip Erdoğan'ın beyanları ile anlatan Kılıç; “17-25 Aralık soruşturmasına konu olan ses kayıtlarının montaj olduğunu söyleyen Tayyip Erdoğan daha sonra miting meydanlarında yaptığı konuşmalarında bunları 'Devletin kriptolu telefonlarını dahi dinlemişler', 'Mahremime bile girdiler' sözleri ve ihaleler ile ilgili yaptığı açıklamalarda doğrulamıştır. Gezi eylemlerinde polisin öldürdüğü gençlerin siyasi sorumluluğunu 'Talimatı kim verdi diye soruyorlar. Talimatı ben verdim' sözleri ile kendisi itiraf etmiş ve yaşananaların tüm siyasi sorumluluğunu üstlenmiştir. Eskişehir'de polislerin döverek öldürdüğü Ali İsmail Korkmaz davasında sanık polisler, 'Gezi olayları bir darbe niteliği taşıyordu' diyen Tayyip Erdoğan'ın sözleri ile kendilerini savunarak 'Biz Gezi'deki darbeyi bastırdık' demişlerdir. Tüm bunlara baktığımızda emir komuta zinciri ilçerisinde siyasi sorumluluk dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dadır” şeklinde haraket içerdiği iddia edilen sözlerinin dayanağını açıkladı.

'HIRSIZ, KATİL ERDOĞAN ANONİMLEŞMİŞ SLOGANDIR'
Tutuklandığında sokakta binlerce kişinin kendisinin attığı sloganı attığını söyleyen Onur Kılıç, 'Hırsız, katil Erdoğan' sözünü ilk kimin söylediğini bilmediğini, ancak son söyleyenin de kendisi olmayacağını, sloganın toplumda kabul gördüğünü ve anonimleştiğini söyleyerek yargılanmasının anlamsız olduğunu belirtti. Beraatini talep eden Onur Kılıç, eğer dava ilerleyecek ise, başta 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturması sonrası istifa eden dört bakan olan Muammer Güler, Erdoğan Bayraktar, Egemen Bağış, Zafer Çağlayan ile Rıza Zarraf, Sümeyye ve Bilal Erdoğan'ın tanık olarak dinlenmesini talep etti.

AVUKATLAR HAKİME 'İŞİNİZ ZOR' DEDİ
Son olarak konuşan avukatlardan Cemal Doğan, hakime işinin çok zor olduğunu, eğer buradan kendilerinin istediği beraat kararını verirse sürgün edilme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Müşteki Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde yaptıkları üzerinden şimdi cumhurbaşkanlığı makamının zırhı ile müşteki olduğunu söyleyen Cemal Doğan, Deniz Feneri davasından başlayarak TÜRGEV'e verilen devlet mallarına kadar ilerleyen süreçte, AKP'ye yakın isimlerin söylediği sözlerin bile yapılanların itirafı olduğunu anlattı.

Tayyip Erdoğan'ın yetki ve sorumlulukları arttıkça eleştiriye tahammülünün de azaldığını ileri süren Av. Doğan, 'Eğer tüm yaşananlar üzerinden bir eleştiri yapılacaksa ve eğer bu da kısa ve anlaşılır olacaksa bu 'hırsız ve katil' sözcükleridir' diye konuştu. Müvekkilerinin beraatını, iddianamenin reddini isteyen avukatların talepleri kabul edilmedi ve mahkeme başkanı duruşmayı seçim sonrasına 23 Haziran tarihine erteledi. Duruşmada ayrıca, Uluslararası Af Örgütü'nden gözlemci Barbara Neppert de  bir belge sunarak, davanın hukuka uygun olarak ilerleyip ilerlemediğini gözlemleyeceklerini bildirdi.

'DAVETİNİZ KABULÜMÜZDÜR'
Duruşma öncesi CHP milletvekilleri Alattin Yüksel ve Mustafa Moroğllu ile basın açıklaması yapan Birleşik Haziran Hareketi sözcüsü Beyhan Güngör ise, 11 ocak tarihinden bu yana pek çok üyelerinin aynı suçlama ile gözaltına alınıp  yargılandığını, ancak aynı sloganı atmaya devam ettiklerini ifade etti. Görülen davanın hakaret davası değil, siyasi bir dava olduğunu belirten Güngör, “Bizi kavgaya davet ediyorlar ise, davetleri kabulmüzdür.” diye konuştu.