İsmini vermek istemeyen bir Hizbullah militanı, verdiği söyleşide Suriye'deki savaş hakkında açıklamalarda bulundu.

Hizbullah militanı: Suriye'de savaştıklarımız gerçek Müslüman değil

Radikal'in Al-Monitor'den aktardığıa bilgiye göre, Al-Monitor ismini vermek istemeyen ve Ebu Ali Karbal takma adını kullanan bir Hizbullah militanıyla konuştu. Karbal’ın Suriye’de savaştığı ve kısa bir süre ara vermek amacıyla Lübnan’da bulunduğu belirtildi.

Hizbullah’ın Bekaa Vadisi’ndeki en genç militanlarından biri olan Karbal’ın söyleşisinin bir kısmı şu şekilde:

Al-Monitor: Kaç yaşındasınız ve ne kadar süredir Hizbullah’ın yanında savaşıyorsunuz?

Karbal: 18 yaşındayım. Hizbullah’a bir buçuk yıl önce katıldım.

Al-Monitor: Suriye’de savaşan çok sayıda arkadaşınız var mı? Eğer yoksa, onları savaşa katılmaları için teşvik ediyor musunuz?

Karbal: Evet, birçok arkadaşım orada savaşıyor. Arkadaşlarımı Suriye’de savaşmaları için teşvik ediyorum; bu onların Müslüman olarak görevi. Ancak cihatta yalnızca askeri yön yok. Eğer uzakta yaşıyorlarsa ve savaşamıyorlarsa, direnişe para veya yardım gönderebiliyorlar.

Al-Monitor: Hizbullah’tan nasıl bir eğitim aldınız?

Karbal: Üç eğitim alıyoruz. Birincisi dini eğitim. Cihat ve Suriye’deki savaşın hedefi, ki bu kutsal mekanlarımızın korunması, hakkında eğitim görüyoruz. Aynı zamanda, esirlere adil davranmayı, onlara işkence yapmamayı ve düşmanlarımızın vücutlarına saygısızlık etmemeyi öğretiyorlar. Dinimiz buna müsaade etmiyor. İkinci eğitim 45 gün sürüyor ve fiziksel eğitimi kapsıyor. Burada, savaşma tekniklerini, silah kullanmayı öğreniyoruz. Eğitimimizin üçüncü kısmı ise Suriye’de kısa süreli konuşlanmayı kapsıyor.

Al-Monitor: Suriye’de savaştığınız örgütlerden militanları esir aldığınızda nasıl davranıyorsunuz?

Karbal: Onları Suriye ordusuna teslim ediyoruz.

Al-Monitor: Nerede savaşıyordunuz ve dönünce nerede savaşacaksınız?

Karbal: Zabadani bölgesinde. Daha sonra nerede olacağımı söyleyemem.

Al-Monitor: Şu andaki göreviniz nedir?

Karbal: Aralıklı olarak çatışmalara giriyorum, ancak öncelikli görevim birimimi takip etmek ve onların yeterli silahlara sahip olduğuna emin olmak.

Al-Monitor: Birliğiniz kaç kişi?

Karbal: 1200 kişiden oluşuyor.

Al-Monitor: İranlıların çatışmalarda oynadığı rol nedir? Çok sayıda İranlıyla iletişim halinde oldunuz mu?

Karbal: Kişisel olarak hayır. Yüksek seviyede bir rol oynadıklarını biliyorum; aynı zamanda, özellikle tıp alanında lojistikte de müdahiller. Birçok kişinin hayatını kurtaran mükemmel doktorları var.

Al-Monitor: Zabadani’de birçok militan, Suriyeli Müslüman grup olan Ahrar’uş Şam’a mensup. Müslümanlarla savaşmak konusunda iyi hissediyor musunuz? Bu militanların Devlet Başkanı Esad rejimine karşı haklı şikayetleri olabileceğini hiç düşündünüz mü?

Karbal: Hayır, bizim savaştıklarımız gerçek Müslüman değil. Başka bir Müslüman’ın dini mekanını yakmaya çalışıp gerçek Müslüman olamazsınız. Allah’tan başka Tanrı olmadığına inanıyorlar ve bizim camilerimizi yakıyorlar. Bu, bir Müslüman’ın yapacağı iş değil. Çatışmalarda onlara ateş açıyorsunuz ve onlar gelmeye devam ediyorlar; onlar uyuşturucu etkisi altında. Onların şikayetlerini de anlamıyorum. Başkan Esad çok iyi ve adil bir insan. Halkına ücretsiz eğitim, ücretsiz sağlık hizmeti verdi – daha ne istiyorlar?

Al-Monitor: İşinizin Şiilerin kutsal mekanlarını korumak olduğunu mu yoksa Esad rejimini desteklemek olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Karbal: Eğer Başkan Esad isyanı bastırmak isteseydi, onları kendi başına yok ederdi. Ne var ki, o doğru şeyi yapmaya çalışıyor. Esad’ı devirmek için uluslararası bir plan var, çünkü o iyi ve onlar Hizbullah-İran eksenini kırmak istiyorlar. Fakat biz bunun gerçekleşmesini engelliyoruz.

Al-Monitor: Lübnan’a döndüğünüzde ne oluyor ve daha önemlisi Suriye’de savaşmaya dönecek misiniz?

Karbal: Lübnan’da olduğumda, normal hayatıma geri dönüyorum. Ailemi görüyorum, arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Ancak geri dönmek zorundayım… Bunların yanı sıra, Suriye’de şu anda olan bin yıl önce Kerbela’da olanların tekrarı. Bunun bir kez daha yaşanmasına izin vermeyeceğiz. (Radikal - Çeviri: Neşe İdil)