Kazım Koyuncu, ‘Hey Gidi Karadeniz’ türküsünde dendiği gibi “Oynayın uşaklar, oynayın gayrı/ Horonu ibadet sayacak Tanrı” sözlerine inanarak müzik yaptı...

UĞUR BİRYOL

Kazım Koyuncu'nun ardından o kadar çok şey yazıldı ki, insan ''Ne kadar çok seviliyormuş'' diye düşünmeden edemiyor. Ama Kazım Koyuncu'ya gösterilen sevginin Türkiye'de yaşayan diğer sanatçılara gösterilen sevgiden çok önemli bir farkı var.

Kazım Koyuncu, öldükten sonra değil yaşarken sevilenlerdendi. Koyuncu tam da yakın arkadaşı Volkan Konak'ın Hey Gidi Karadeniz türküsünde dediği gibi ''Oynayın uşaklar, oynayın gayrı/ Horonu ibadet sayacak Tanrı'' sözlerine inanarak müzik yaptı ve bu müziği herkese sevdirmeyi başardı. Ve yine ''Hey gidi Karadeniz/Doldu da taşamadı/ Etmiyelum sevdaluk/ Edenler yaşamadı'' sözlerini doğrularcasına aramızdan ayrıldı. Koyuncu'nun müziğiyle ilk defa Arhavili bir arkadaşım sayesinde tanışmıştım. O zamanlar dershaneye gidiyordum ve arkadaşım bana heyecanla ''Ya Zuğaşi Berepe diye bir grup çıkmış. Mutlaka dinlemelisin. Harikalar yaratmışlar'' diye anlatıyordu. Tabii ben o zamanlar popüler müziğin saltanat döneminde yani, hiç o tarz eserlere prim vermiyordum.

Benim için kaliteli popüler müzik albümleri ile protest tabir edilen tür tercih sebebiydi. Ancak arkadaş tavsiyedir diyerek aldığım Zuğaşi Berepe'nin ''Va Mişkunan'' albümü beni gerçekten çok etkilemişti. Bir yandan arkadaşıma teşekkür ederken, öte yandan bir Karadenizli olarak böyle bir müziğin yapılmış olmasına çok sevinmiştim. Umarım devamı gelir diye temenni ediyordum ki geldi. Zuğaşi Berepe'nin kurucusu ve beyni Kazım Koyuncu İgzas ismini verdiği ikinci albümüyle arz-ı endam etmişti.

LAZCA-ROCK YAPAN İLK GRUP

Türkiye'de ve dünyada Lazca-Rock yapan ilk grup olma başarısını gösteren ve bu müziği kitleselleştiren Zuğaşi Berepe, sıkı muhalif olmasının yanında Karadeniz'i bildik sloganlarından dışarı çıkarmayı da becerebilmişti. Ama Türkiye'deki birçok grup gibi, özellikle rock gruplarında görülen dağılmalar bu grupta da baş gösterdi ve bu çok önemli grup da bir daha bir araya gelmemek koşuluyla tarihteki yerini aldı.

Grubun beyni dediğimiz Kazım Koyuncu daha sonra ''Viya'' ve ''Hayde'' isimli iki sıkı albümle Karadeniz yerel tınısını bambaşka bir boyuta taşıdı. Arada yaptığı ''Gülbeyaz'' ve ''Sultan Makamı'' dizilerinin müzikleri, Trabzonspor için yaptığı besteler de cabasıydı.

İlk olarak 1991'de Volkan Konak'ın ''Efulim'' albümüyle başlayan ve daha sonra Fuat Saka'nın Lazutlar'ı, Birol Topalo ğlu'nun ''Lazuri Birabape'' ve ''Aravani'', Efkan Şeşen'in ''Pek de Tanınmayan Karadeniz'', Gökhan Birben'in ''Hey Gidi Karadeniz'' gibi albümleriyle çok farklı bir kulvara taşınan Karadeniz ezgileri Kazım Koyuncu'da tam anlamıyla büyük bir ivme kazandı. Doğu Karadeniz'in renkli coğrafyasını ve bu coğrafyanın renkli insanlarını, Lazları, Hemşinlileri, Gürcüleri yani, müzikleriyle Anadolu'ya ulaştırdı.

KÜLTÜREL AÇIDAN DA ÖNEMLİ

Erkan Oğur'la birlikte çıkardığı iki albümle çok iyi bir dinleyici kitlesi yakalayan İsmail Hakkı Demircioğlu'nun söyledi ği ''Ben Seni Sevduğumi'', ''Divane Aşuk Gibi'', ''Oy Trabzon'', ''Uyan Osmanım Uyan'' gibi halk türkülerini dinlerken birdenbire ortalığın altyapısı teknoritmlerle donatılmış saçmalıklarla karşılaşıldı.

Oysa ismini zikrettiğimiz insanlar, dışarıya Karadeniz müziği diye lanse edilen şaklabanlıkların, gerçek Karadeniz'i yansıtmadığını birçok kez gösterdi. O nedenle bu insanların müziğini salt müzik açısından değil, kültürel açıdan da son derece önemli buluyorum. Tüm bu yapılan değerli çalışmaların içinde dinlerken insanın içinde hüzünlü yolculuklar yapmasına vesile olan Kazım Koyuncu'nun yaptığı müziğin bundan sonra yerel çalışmalarda bulunacak diğer insanlara örnek teşkil etmesini diliyorum.