AKP’nin karşıtlarına yargı terörü uygulayabilmesi ve kendisine yönelen davalar ile soruşturmalara önlem alabilmesinin yolu, 12 Ekim’de yapılacak HSYK seçimlerinden geçiyor. Ancak yapılan değerlendirmeler seçimin sonucunun AKP’nin istediği şekilde olmayacağına işaret ediyor

HSYK; yargının anahtarı

BERKANT GÜLTEKİN berkantgultekin@birgun.net

12 Ekim’de yapılacak seçimle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 10 asil 6 yedek üyesi belli olacak. Hükümet kanadı Yargıda Birlik Platformu, 12 Eylül Referandumu’nda “Yetmez ama evet” diyen ve liberal kanat olarak tanımlanabilecek Demokrat Yargı, “Ne AKP ne Cemaat” diyen YARSAV-Yargıçlar Sendikası ve “bağımsızlar” olarak kendilerini tanıtan ancak Cemaat’e yakın oldukları bilinen adaylar bu seçimin yarışanları olacaklar. Tüm yargı içindeki hâkim ve savcıların atanması, kadro dağılımı, hâkim ve savcıların yükselmeleriyle ilgili kararlar verme ile disiplin soruşturmaları yapma, görevlerini kötüye kullanıp kullanmadıkları yönünden hâkim ve savcıları inceleme, görevden uzaklaştırma, Yargıtay ve Danıştay’a üye seçme gibi yetkilere sahip olan HSYK’yi ele geçirmek, mevcut yargı sistemini kumanda etmek anlamına geliyor.

14 BİN KİŞİ OY KULLANACAK
HSYK’de toplam 22 üye bulunuyor. Bu üyelerin 2’si; Adalet Bakanı (Başkan) ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı doğal üye olarak HSYK’ye geliyor. Yüksek Kurul’a kendi adayları arasından yaptıkları seçimlerle Yargıtay 3, Danıştay ise 2 üye gönderiyor. Adalet Akademisi’nin 1 üye gönderme hakkı bulunurken, Cumhurbaşkanı HSYK için 4 kişiyi atıyor. Geri kalan 10 hâkimin ya da savcının ise 7’si adli yargı, 3’ü de idari yargıdan kurula dahil oluyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verilerine göre 13 bin 994 hâkim ve savcı önümüzdeki HSYK seçimlerinde, adli yargıdan 45, idari yargıdan 16 aday arasından oy tercihlerinde bulunacak.

KONTROL KİMDE OLACAK?
AKP’nin önümüzdeki süreçte “paralel yapı” operasyonlarını gerçekleştirebilmesi ve kendisine yönelen soruşturmaları savuşturabilmesinin yolu, yapılacak HSYK seçimlerinden geçiyor. 23 Eylül’de Yargıtay, 29 Eylül de ise Danıştay HSYK’ye göndermeleri gereken üyeleri seçti. Ne Yargıtay’ın seçtiği 3, ne de Danıştay’ın seçtiği 2 adaydan AKP’ye yakın isim bulunmuyor. Buna karşın Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı, Cumhurbaşkanı’nın belirleyeceği 4 isim ve AKP’nin kontrolünde olduğu bilinen Adalet Akademisi’nden gelecek 1 üyeyle  toplamda 7 HSYK üyesinin, şimdiden hükümetin hanesine yazıldığı kesin. Adli ve idari yargıda görev yapan hâkim ve savcılar arasından seçilecek olan 10 üye HSYK seçimlerinin kaderini tayin edecek.

‘AKP HEZİMETE UĞRAYACAK’
HSYK seçimleriyle ilgili görüşlerini aldığımız Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Karadağ, mevcut yargı içindeki güç dengelerinin AKP’nin lehine olmadığını dile getirdi. Aynı zamanda 12 Ekim’de yapılacak seçimlerde adli yargı listesinden aday olan Karadağ, AKP’nin devletin imkânlarını kendi adayları için seferber etmesine rağmen hezimete uğrayacağını belirtti.

 


‘SİYASİ OLMAK İSTEMİYORLAR’
AKP’nin en büyük eksikliği olarak yargıdaki kadro yetersizliğine işaret eden HSYK adayı Karadağ, Milli Görüşçü ya da İsmailağa, Süleymancı ve Nakşibendi gibi tarikatlara mensup yargı üyelerinin olduğunu, bu kişilerin AKP’li olmasına karşın siyasi davalarda görev almak istemediklerini; bu durumun da hükümetin yargıdaki politik etkinliğini azalttığını ifade etti. AKP’nin daha önce Ergenekon gibi yargı süreçlerine Cemaatçi kadrolar aracılığıyla müdahale edebildiğini ve davaların seyrini değiştirebildiğini hatırlatan Karadağ, AKP-Cemaat savaşıyla birlikte iktidar partisinin yargıda zayıfladığının altını çizdi.

‘SOLA KARŞI BİRLİK HALİNDELER’
Seçimlerden önce HSYK’nin bünyesindeki daireler içindeki güç dengeleri hakkında da BirGün’e bilgi veren Mustafa Karadağ; 1. Daire’nin hükümetin kontrolünde olduğunu, 2. Daire’de belirgin bir grubun etkinliğinin söz konusu olmadığını, 3. Daire’de ise Cemaat’in ağırlıkta olduğunu söyledi. Karadağ bu parçalı yapıya rağmen, konu “sol ile mücadele” olduğunda hükümet ve Cemaat kanadının birlikte hareket ettiğini de sözlerine ekleyerek “Sol görüşleriyle bilinen ve muhafazakâr olmayan üyelere karşı birlik halindeler. Sadece kendi içlerindeki çıkar savaşlarında ayrışıyorlar” diye konuştu.

MUHTEMEL OY ORANLARI
HSYK’ye 3 üye verecek olan idari yargıda Cemaat’in etkili olduğunu söyleyen Karadağ, Kurul’a 7 üye gönderecek adli yargıda ise denge halinin geçerli olduğunu belirtti. Karadağ oy dağılımıyla ilgili olarak da tahminde bulundu. Gücünün tam olarak bilinmemesiyle beraber Cemaat’in 3 bin 500-4 bin 500, YARSAV ve Yargıçlar Sendikası kanadının ise 5-6 bin civarında oy alacağını tahmin ettiğini dile getiren Karadağ, AKP’nin desteklediği YBP’nin oylarının üst seviyeye çıkamayacağını vurguladı. Karadağ “Çok kalabalık toplantılar yapıyorlar. İmkânlar harcıyorlar. Ama hüsrana uğrayacaklar. Adli yargıda en fazla 2 bin oy alırlar” dedi.

‘YAKLAŞIM RAHATSIZ EDİYOR’
Hâkimlerin ve savcıların, hukukçu refleksiyle hareket ettiğine işaret eden Karadağ, AKP’nin yargıya olan yaklaşımının rahatsızlık yarattığını belirterek “Bekir Bozdağ’ın Diyarbakır Başsavcısı Ramazan Solmaz’ı ziyaretinde makam koltuğuna oturması ve Solmaz’ın yürütmenin karşısında bu duruma düşmesi, el pençe divan durması kabul edilmedi” diye konuştu.

***

Referandumda ne değişmişti?
12 Eylül 2010 Referandumu’nda oylanan Anayasal değişikliklerin kabul edilmesiyle, yapısında gerçekleşen değişiklik sonucu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), AKP iktidarıyla çıkar ortaklığı bulunan Gülen Cemaati’ne yakın isimlerin kontrolüne geçti.

 


AKP tarafından “vesayetten kurtulma” ve “demokratik yargının oluşturulması” olarak sunulan bu değişiklik, Türkiye muhalefeti tarafından “AKP-Cemaat ittifakının yargıda egemenliği ele geçirerek kadrolaşacağı ve davaların seyrini etkileyeceği” gerekçeleriyle eleştirilmişti. AKP,  yaklaşık 4 yıl önce yeni yapısı ve kadrosuyla ‘yargıyı demokratikleştireceğini’ söylediği HSYK’yi, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından, ‘seçilmiş iktidarı devirmeyi hedefleyen darbe planının yargı merkezi’ olarak kabul etti. 2010 referandumuyla HSYK’de şu değişiklikler yapılmıştı:

•Üye sayısı 7’den 22’ye çıktı.
•Genel Kurul ve 3 daire şeklinde çalışma benimsendi.
•HSYK kendi sekreteryasına kavuştu.
•Meslekten çıkarmaya karşı yargı yolu açıldı.
• Hâkim ve savcıları denetleyen Teftiş Kurulu HSYK’ye bağlandı.

***

HSYK'NIN İŞLEYİŞİ VE DAİRELERİN GÖREVLERİ

GENEL KURUL
HSYK Genel Kurulu 22 asil 12 yedek üyeden oluşuyor. Kurul üç daire olarak faaliyet gösteriyor. Adalet Bakanı’nın “doğal başkan” olduğu HSYK’de, daire üyelerini 22 üyeden oluşan Genel Kurul seçiyor. Genel Kurul’un ayrıca; dairelerin kararlarına karşı yapılan itirazları inceleyip karara bağlamak. Daireler arasında çıkan görev ve işbölümü uyuşmazlıklarını kesin olarak karara bağlamak. Kurul üyeleri hakkındaki suç soruşturması ile disiplin soruşturma ve kovuşturma işlemlerini yürütmek ve bu konuda gerekli kararları vermek. Bakanlığın, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak. Yargıtay ve Danıştay’a üye seçmek. Teftiş Kurulu Başkanı’nı, Teftiş Kurulu başkan yardımcılarını, genel sekreter yardımcılarını ve sürekli olarak görev yapacak tetkik hâkimlerini atamak. Kurul’un görev alanına ilişkin yönetmelik çıkarmak ve genelge düzenlemek gibi kritik önemde görevleri de mevcut. Dairelerin üyeleri ve görevleri şu şekilde:

1.DAİRE
Adalet Bakanlığı Müsteşarı, 1 Yargıtay üyesi, 3 adli yargı üyesi, 1 idari yargı üyesi ve Cumhurbaşkanı’nın atadığı 1 üyeden oluşuyor. Görevleri arasında;
»Hâkim ve savcıların atanma ve nakil işlemleri,
»Geçici yetki verme,
»Kadro dağıtma, müstemir yetkileri düzenleme, her türlü izin işleri,
»Meslek içi eğitime katılmaya izin verme bulunuyor.

2. DAİRE
1 Yargıtay üyesi, 1 Danıştay üyesi, 2 adli yargı üyesi, 1 idari yargı üyesi ve Cumhurbaşkanı’nın atadığı 2 üyeden oluşuyor. Görevleri arasında;
»Hâkim ve savcıların her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma işlemleri,
»Görevlerinden dolayı suç soruşturması ile disiplin soruşturması hakkında karar vermek,
»Meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar vermek,
»Diğer kurumların geçici görevlendirme ve nakil taleplerine ilişkin izin işlemlerini yürütmek yer alıyor.

 


3.DAİRE
1 Yargıtay üyesi, 1 Danıştay üyesi, 1 Adalet Akademisi üyesi, 2 adli yargı üyesi, 1 idari yargı üyesi ve Cumhurbaşkanı’nın atadığı 1 üyeden oluşuyor. Görev arasında:

»Hâkim ve savcıların mesleğe kabul edilmesi,
»Hâkim ve savcıların görevlerini usule uygun olup olmadığını denetlemek,
»Hâkim ve savcıların hal ve eylemlerinin sıfatlarına uygun olup olmadıklarını Teftiş Kurulu’na araştırtmak, haklarında araştırma ve inceleme için Adalet Bakanlığı’na teklifte bulunmak,
»Meslekten çekilme, çekilmiş sayılma ve görevin sona ermesi hakkında karar vermek. İlgili kanunlarda verilen görevlerin yerine getirilmesi bakımından en yakın ağır ceza, bölge adliye ve bölge idare mahkemesini belirlemek gibi işlemler yer alıyor.

***

AKP seçimde kaybedince sandığı meşru saymayacak
Kritik HSYK seçimleri öncesi iktidar kanadında, ‘en meşru demokratik yöntem’ olarak görülen “sandık” da sorgulanmaya başlandı. Uzun yıllar Tayyip Erdoğan’ın siyasi başdanışmanlığını yapan ve 62. Hükümet’te Başbakan Yardımcısı olan Yalçın  Akdoğan, Cumhuriyet’ten Utku Çakırözer’e verdiği röportajda HSYK’nin yapısı için yeni bir anayasanın gündeme gelebileceğinin sinyalini verdi.

 



Akdoğan şunları söylemişti: “Ülkenin kaderini de 12 bin kişinin (YSK tarafından yaklaşık 14 bin olarak açıklanan hâkim ve savcıdan bahsediyor) yapacağı seçim değil, 55 milyonun yapacağı seçim belirler”.  AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal da , Akdoğan’ın sözlerini destekler şekilde, 25 Eylül’de yaptığı bir konuşmada HSYK seçimlerine ilişkin “Bu seçimleri belli bir zümrenin kazanması halinde gayrimeşru sayarız” ifadelerini kullanmış; AKP’nin istediği adayların kazanmaması durumunda seçimi tanımayacaklarını ima etmişti.

***

17 Aralık’tan sonra ne oldu?
17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından harekete geçen AKP, HSYK’nin yapısına ilişkin birtakım değişikliklere imza attı:

î 21 Aralık 2013’te Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, ‘soruşturmaları başsavcılığa ve en üst dereceli kolluk amirine bildirme zorunluluğu’ getirildi. Bu AKP’ye, hükümet üyelerine dönük olası bir soruşturmayı önleyebilmesi olanağı yaratıyordu. 25 Aralık’ta HSYK’nin 13 üyesi yönetmeliğin Anayasa’ya aykırı olduğunu bildiren bir basın açıklaması yayımladı. Hükümet bunu “korsan bildiri” olarak kabul etti.

îBu açıklamayla aynı gün Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş yolsuzluklarla ilgili ikinci bir operasyon için düğmeye bastı. Akkaş, aralarında Yasin El Kadı, Fatih Saraç, Usame Kutub, Ömer Faruk Kalyoncu ve Mehmet Cengiz gibi isimlerin de bulunduğu 30 şüpheli için gözaltı kararı yazdı. Ancak Emniyet Müdürlüğü, Savcı Akkaş’ın talimatını uygulamadı. Bunun üzerine Akkaş, Adliye önünde, görevini yapmasının engellendiğini içeren bir basın açıklaması okudu.

 


îDönemin başbakanı Erdoğan, bir sonraki gün yaptığı konuşmada “Adliyenin önünde bildiri dağıtan savcı adliyenin yüz karasıdır” dedi. HSYK’nin “Adli Kolluk Yönetmeliği” konusunda açıklama yapmasına dair “HSYK suç işledi. Yetkim olsa HSYK’yi ben yargılarım. Kim yargılayacak peki, millet yargılayacak” ifadelerini kullandı.

îHemen ertesi gün Danıştay, Adli Kolluk Yönetmeliği’nin yürütmesini oy çokluğu ile durdurdu. Erdoğan bu gelişme üzerine de “Gereği yapılır, yapıldığı zaman görürsünüz” dedi. Erdoğan daha sonra bir konuşmasında, 12 Eylül 2010 Referandumu’nda HSYK’nin yapısını değiştirirken hata yaptıklarını söyledi.

î16 Ocak’ta 1. Daire’nin üyeleri değiştirildi. HSYK’nin ‘Adli Kolluk Bildirisi’ne imza atanı Bülent Çiçekli ve Ahmet Berberoğlu, bu daireden uzaklaştırıldı. Yerlerine 1. Daire’ye atanan Rasim Aytin ve Halil Koç ise aynı konuyla ilgili “Teklif Anayasa’ya aykırı ama Kurul’un bildiri yayınlama görevi yok” demişlerdi. Böylece AKP, hâkim ve savcılar üzerinde istediği değişimi yapma yetkisine sahip olan 1. Daire’de Cemaat etkisini kırmış oldu.

îBu gelişmeden 9 gün önce AKP hükümeti, 7 Ocak’ta HSYK’nin yapısını değiştirmeye dönük bir kanun tasarısı hazırladı. Bu tasarının görüşmeleri sürerken, hükümetin hâkim ve savcıların atama kararlarını alan 1. Daire’de kontrolü sağlamasının ardından, 21 Ocak’ta 96 hâkim ve savcının yeri değiştirildi. HSYK üzerindeki Adalet Bakanlığı etkisini zirve yaptıracak 56 maddelik tasarı ise 15 Şubat’ta Meclis’te büyük kavgaların yaşanmasının ardından kabul edildi.

îCHP konuyu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. AYM 11 Nisan’da yasanın bazı maddelerini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. Ancak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da ifade ettiği üzere, verilen iptal kararı daha önceki kadro değişikliğini etkilemedi. Süreçten AKP kârlı çıktı.

îAdalet Bakanı Bozdağ, 9 Eylül’de hâkim ve savcılara seyyanen bin 155 TL zam yapılacağını, böylece mesleğe yeni başlayan hâkimlerin maaşının 3 bin 986 liradan 5 bin 141 liraya çıkacağını açıkladı. Bu kamuoyunda “seçim rüşveti” olarak yankı buldu.

î30 Eylül’de Yüksek Seçim Kurulu, seçimlerde yarışacak 12 HSYK adayının özgeçmişini ‘uygun bulmayarak’ sansürledi. Gerekçe olarak ‘seçim vaatleri’ gösterildi. Adaylardan 4’ü YSK’nin istediği değişiklikleri yapmak istemedi. HSYK adaylarından Mustafa Karadağ “Meslektaşlar doğum yerime mi bakarak oy kullanacak?” diyerek YSK’nin bu tavrını eleştirdi.