İYİ Parti’nin ayrılma noktasına geldiği Millet İttifakı, İmamoğlu ve Yavaş’la ilgili ‘cumhurbaşkanı yardımcılığı’ formülünün devreye girmesiyle 6 parti olarak yeniden toplandı. Hukukçular, gündemdeki formülün mümkün olup olmadığı hakkında yorumlarda bulundu.

Hukukçular yorumladı: İmamoğlu ve Yavaş, cumhurbaşkanı yardımcısı olabilir mi?
Fotoğraf: DepoPhotos

HABER MERKEZİ

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın ‘cumhurbaşkanı yardımcılığı’ formülü ile Millet İttifakı masasına dönüşü, formülün hukuken mümkün olup olmadığını tartışmaya açtı.

Hukukçular, iki ismin seçim döneminde kampanyalara katılabileceği konusunda hemfikir, ancak Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi durumunda cumhurbaşkanlığı yardımcısı olarak atanmaları hakkında görüşler farklılaşıyor.

EMİNAĞAOĞLU: İSTİFA ETMEDEN ATAMA, ANAYASA’YA AYKIRI

Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ve eski YARSV Başkanı, Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu, iki belediye başkanının aynı zamanda cumhurbaşkanı yardımcısı olamayacağını belirtti. Eminağaoğlu, bir atama yapılması ihtimalini ise, “Bir yandan Cumhurbaşkanı yardımcılığına yapılan atama (Anayasa Mahkemesi tarafından) iptal edileceği gibi, öte yandan belediye başkanlığı da (Danıştay tarafından) düşürülecektir” ifadeleriyle değerlendirdi.

Eminağaoğlu’nun değerlendirmesi şöyle:

Belediye başkanları 657 sayılı Yasa anlamında memur değil. Bu nedenle 657 sayılı Yasanın 87’nci maddesinde devlet memurları için öngörülen bu maddedeki ikinci görev yasağına tabi değil. 5393 sayılı Belediye Yasasının 37 ve 38’nci maddesinde belediye başkanlarının yapabilecekleri görevler ve yasaklar ortaya konulmuştur.

Anayasa’nın 106 ve 1 no’lu Cumhurbaşkanlığı Teşkilat Kararnamesinin 17’nci ve devamı maddelerinde Cumhurbaşkanı yardımcıları ve görevleri açıkça düzenlenmiştir.

1 no.lu kararnamenin 503 üncü maddesinde, görevdeki Cumhurbaşkanı yardımcılarının emekli aylıklarını alabilecekleri yolunda özel hüküm de yer almaktadır.

Cumhurbaşkanının tek imza ile yapabileceği işlemlere karşı 2017 yılındaki anayasa değişikliği ile artık yargı yolu açılmıştır.

Yasalarda ve Anayasa'da belediye başkanlarının Cumhurbaşkanı yardımcılığına atanabilmelerini engelleyen açık bir hüküm yoktur. Bu iki görevin bağdaşmazlığı yolunda açık hüküm olmaması, belediye başkanlarının aynı zamanda Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak da atanabilecekleri anlamına gelmez.

Cumhurbaşkanı yardımcılarının, bu sıfatları yönünden Cumhurbaşkanının emri altında olmaları, öte yandan yerel yönetimlerin de özerkliği gözetildiğinde, yerel yönetimin başındaki belediye başkanının böyle bir göreve atanması, Anayasa’nın 127’nci maddesine doğrudan aykırılık oluşturacaktır. İstifa etmeden bir atama, Anayasanın 127’nci maddesine aykırıdır.

Öte yandan, 5393 sayılı Belediye Yasasının 30 uncu maddesine göre, belediye meclisi siyasi konularda karar alamaz. Belediye başkanının, merkezi idare içinde, partili Cumhurbaşkanının emri altında ve yardımcısı sıfatıyla üstleneceği görev üzerine alacağı kararlar, siyasi karar niteliğinde karar olacaktır. Belediye başkanının, merkezi idare içinde Cumhurbaşkanı yardımcısı sıfatıyla alacağı kararlar, bu yasanın 44/d maddesini, bu madde nedeniyle de, İçişleri Bakanlığının başvurusu üzerine Danıştay kararı ile belediye başkanlığının düşürülmesini gündeme getirir.

Bu iki görevin birlikte yürütülebileceğine yönelik çıkarılabilecek bir yasal düzenleme veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, Anayasa’nın 127’nci maddesine aykırılık nedeniyle Anayasa Mahkemesince iptal edilecek bir düzenleme olacaktır.

Bu tabloda sonuç olarak, bir yandan Cumhurbaşkanı yardımcılığına yapılan atama iptal edileceği gibi, öte yandan belediye başkanlığı da düşürülecektir.

KABOĞLU: GÖREVLERİNDEN AYRILMALARI GEREKİR

Anayasa hukukçusu, CHP Milletvekili İbrahim Kaboğlu da, resmi olarak Cumhurbaşkanı Yardımcılığı adaylığı statüsü olmadığı için seçime kadar iki belediye başkanının görevden ayrılmasına gerek olmadığını ancak seçimden sonra Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanmaları durumunda bu görevden ayrılmaları gerektiğini söyledi.

TOLGA ŞİRİN: İSTİFA ETMELERİNE GEREK YOK

euronews’in sorularını yanıtlayan Marmara Üniversitesi'den Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Tolga Şirin'e göre de, her iki belediye başkanının istifa etmeden seçim propagandası yürütmesi mümkün.

"Anayasa’da Cumhurbaşkanı yardımcısı adaylığı diye bir kurum yok" diyen Doç. Dr. Tolga Şirin, "Anayasa ve mevzuat bunu düzenlemiş değil. Bir veya birden çok kişinin Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağını söylemek, yani böyle bir taahhütte bulunmak her adayın fiili olanağıdır." ifadelerini kullanıyor.

Siyasi partilerin ya da adayların 'şu veya bu kişileri Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapacağım' diyebileceğini belirten Doç. Dr. Şirin, şu görüşleri dile getirdi:

"Hatta ittifaklar, bunu kendi aralarında bir protokole de bağlayabilirler. Kazandıktan sonra bu taahhütlerine uyup uymamaları siyasi etik meselesidir. Halka böyle taahhütler verdikten sonra aksini yapmak, hukuki sorumluluk getirmese de siyasi sorumluluğu beraberinde getirir. Belediye başkanlarının istifa etmesine gerek yoktur. Her aday, belediye başkanlarını veya diğer başka kişileri Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atayacağını söyleyerek seçim kampanyası yürütebilir."

LEVENT KÖKER: İKİ GÖREVİ DE YÜRÜTEBİLİRLER

euronews’in haberindeki bir başka isim olan anayasa hukuku Profesörü Levent Köker ise, Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın hem Cumhurbaşkanı Yardımcısı hem de Belediye Başkanı olmaları önünde bir engel olmadığını söyledi.

Köker, “Belediye başkanlarının neler yapabileceği neler yapamayacağı konusunda yasa açık. Örneğin parti yöneticisi veya denetçisi olamıyorlar. Ancak cumhurbaşkanı yardımcısı olmalarının önünde bir engel yok.” dedi.

Cumhurbaşkanı yardımcılarının icracı olup olmayacakları, yani yürütme sorumlulukları konusunda da net bir durumun olmadığını belirten Köker, yardımcılarını atama yetkisini elinde tutan cumhurbaşkanının bu sorumlulukların belirlenmesi konusunda tam yetkili olduğunu anlattı.