Hainler Mezarlığı gibi inanılmaz buluşlarıyla(!) da başı çeken Büyükşehir Belediyesi’nin, kuşkusuz benzeri olmayan uygulamalarından (!) biri de, “orada sanatsal etkinlikler yapılmasın” diye tarihi Rumelihisarı Açıkhava Tiyatrosu’nun ortasına kondurduğu Mescit değil mi İDİ?

İstanbul’da neler neler; saymakla bitmez, geçmişlerde “idi”liler. Biri de, yıllardır Taksim’de yerleşik öylece kapalı duran AKM. Yankılanımın(akustik), ses dağılımının kusurlu olduğu söylense, eleştirilse de kentteki tek opera yapısı değil mi İDİ?!… Bu da bencilleyin, bilinçli bir yoksama çerçevesinde ele alınabilecek sanatsal geri kalmışlık ölçütlerimi katbekat aşmamış mı İDİ, yazmışlığım üzere. Öyleyse, geçmiş karşılaştırmalarım artık neylesin İDİ?

Avrupa’da İstanbul’un yarısı denli bir ülkede, örneğin ortalama 250.000 kişilik kentlerde bile opera varken İDİ. Tiyatro, unutulur mu yanı sıra? Yalnızca yapılara, kurumlara, kişilere yönelik “idi”li değil, salt kendinden yana olmayan tüm sanatsal bakış açısını yok etme savaşımı, düşüncesi şimdilerde de sürdürülmüyor mu? “Gezi’ye destek”, “muhalif” gibi yakıştırmalı yaklaşımlarla 15’i geçkin özel tiyatrolara ceza kesmemişler mi İDİ ki buna “devam” değil mi evelallah?!... “Demokratik, demokrasi” laflamaları yanı sıra Şehir Tiyatroları’nda işe son vermeler gözlenmiyor mu birkaç gündür? Haberler ne demiş İDİ: “Çok sayıda sendikalı ve muhalif ismi uzaklaştırarak tasfiye eden AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi, hükümetin olağanüstü hal (OHAL) ilanının ardından yayınladığı 667 No’lu Kanun Hükmünde Kararname’ye (KHK) dayanarak Şehir Tiyatroları’nda görevli çok sayıda oyuncu ve yönetmeni ‘sakıncalı’ bularak görevden uzaklaştırdı…”

CHP değil miİDİ, ana karşıtçı örgüt diye geçinen; ne yapıyor “idi”li “şimdi”li olaylar süregiderken? Rüzgarı bol olsun, yelken açmış uçuyor Yenikapı’ya…