“İfademi alan polisler FETÖ’cü olabilir”

HÜSEYİN ŞİMŞEK huseyinsimsek@birgun.net

5 Haziran’da HDP’nin genel seçimler öncesindeki son mitingi olan Diyarbakır mitinginde IŞİD’in düzenlediği bombalı saldırı ile ilgili yargılama başladı. 4 kişinin yaşamını yitirdiği, 100 kişinin ise yaralandığı saldırının ilk duruşması Ankara Sincan 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya aralarında bombayı yerleştirdiği ifade edilen Orhan Gönder ile diğer tutuklu sanıklar İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç ile Burhan Gök de katıldı.
Güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır’dan Ankara’ya taşınan davada sanıklar, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “nitelikli öldürme”, “nitelikli öldürmeye teşebbüs”, “tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” ile suçlanıyor.

Suçlamaları reddettiler
Sanık Orhan Gönder, ifade verirken Gülen Yapılanması’na ilişkin AKP’nin kullandığı “FETÖ’nün oyunu” söylemini, mahkemede kullandı. Yakalandıktan sonra ifadesini alan polislerin işkence yaptığını iddia eden Gönder, “İfademi alan polisler FETÖ’cü olabilir. Başıma çuval geçirdiler, bana işkence ettiler. Ben suçsuzum” dedi. Diyarbakır’a geliş nedeninin “gezme amaçlı” olduğunu iddia eden Gönder, tutuklu sanık İsmail Korkmaz ve 10 Ekim patlamasının da sanıkları arasında olan, Rakka’da bulunduğu ileri sürülen İlhami Balı ile telefonda görüştüğünü fakat ikisini de tanımadığını söyledi.

Bombalı saldırıdan önce polis tarafından yakalandığını da söyleyen Gönder, polis ekiplerinin kendisini gözaltına almadan, tutanak tutup imza attırıp bıraktığını, askerlik yoklaması nedeni ile arandığının kendisine açıklandığını anlattı.

‘Yasin Börü’ savunması
Davanın diğer sanıklarından İsmail Korkmaz ise Diyarbakır patlaması davasının Kobane eylemlerinde ölen Yasin Börü davası ile aynı düzlemde bir olay olduğunu iddia etti. Korkmaz savunmasında, “İlhami Balı ile görüştüğüm doğrudur. Ama olayla alakam yok. Bu olayı gerçekleştirenler arasında bulunduğum doğru değildir. Ben kaçakçılık yapıyorum. Ayrıca bu olay HDP’nin oylarını arttırmıştır. Ben HDP’li değilim. Karşılarındayım. Benim çocuğum okula gidiyor. IŞİD’liler çocuklarını okula da yollamaz. Olayla alakam yok” şeklinde konuştu.

Bombacı Gönder’in kaldığı evi kiraladığı belirtilen sanık Mustafa Kılınç da suçlamaları reddetti. Kılınç ifadesinde evi Türkmen bir aileye tuttuğunu söyledi. Kılınç’ın Suriye’ye gidişiyle ilgili verdiği bilgi de dikkati çekti. Kılınç, AKP’li Antep Büyükşehir Belediyesi’ni işaret ederek, “Ben Suriye’ye Gaziantep Belediyesi’nin düzenlediği bir konvoyla gittim. Bir vakıf adına gidiliyordu. Orada herkes boş silahla foto çektiriyordu. Ben de çektirdim” şeklinde konuştu. Sanıklardan sonuncusu Burhan Gök de suçlamaları kabul etmeyerek Balı ve Gönder’i ilk kez gazetelerde gördüğünü öne sürdü.

Patlamada yaralanan ve Gönder’in bombadan daha önce haberi olduğunu söyleyen tanık Yiğit Süleyman Zeren, mahkemede verdiği ifadede polisin miting alanında ‘sıkı bir arama yapmadığını’ anlattı. Zeren, “Orhan Gönder bana poşeti bırakmak istedi, ben kabul etmedim. Ben su almaya gittiğimde bombalı poşeti bırakmış. Polis alanda arama yaptığı sırada poşetleri okulun oraya bırakmış. Yanımdaki çocuklardan öğrendiğime göre, onlara ‘esrar var, para var poşette’ demiş. Polisler o gün alanda üstün körü bir arama yaptı. Çaycılık yaptığım için tüm mitinglere gidiyorum. Diğer mitinglerdeki aramalar böyle olmuyordu” dedi.

Duruşmada ifadelerin alınmasının ardından müştekilerin talepleri alındı. Mağdurların ve delillerin Diyarbakır’da olduğunu, dava taşındığı için mağdurların mahkemeye katılamadıklarını belirten avukatlar, davanın yeniden Diyarbakır’a taşınmasını talep etti. Mahkeme heyeti, davanın Diyarbakır’da görülmesi talebini reddetti. HDP’nin davaya müdahilliği ise kabul edildi. Sanıkların tahliye talebini reddeden mahkeme, duruşmayı 16 Aralık tarihine erteledi.