İHD'nin Cizre Raporu katliamın boyutlarını gözler önüne serdi

İnsan Hakları Derneği, Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı inceleme sonucu 8 gün süren sokağa çıkma yasağı boyunca meydana gelen ölümler, yaralanmalar ve hak ihlalleri ile ilgili hazırladığı raporu yayınladı. İnsan Hakları Derneği(İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı(TİHV), Diyarbakır Tabip Odası ve Pratisyen Hekimlik Derneği’nden temsilcilerin oluşturduğu heyetin yaptığı tespitler şöyle sıralandı: 4 Eylül’de ilan edilen ve 12 Eylül’de kaldırılan 8 günlük sokağa çıkma yasağı süresince, çoğunluğu ateşli silah vurulan ve acil tedavi hizmetlerine erişememeleri nedeniyle aralarında 35 günlük bebeğin de bulunduğu 22 yurttaş yaşamını yitirdi. Bunun yanı sıra 24 yurttaş yaralandı, 9 yurttaş gözaltına alındı.

HEDEF GÖZETEREK VURDULAR

İHD'nin raporunda şu ifadelere yer verildi. İlçede devam eden çatışmalar sırasında güvenlik güçleri tarafından kimi zaman rastgele, kimi zaman ise sivil yurttaşlara yönelik hedef gözeterek ağır silah ve savaş araçları ile ateş açıldığı, çok sayıda ölüm ve yaralanmanın olduğu, ev ve iş yerlerinin tahrip edildiği şeklinde kamuoyunun gündemine yansıyan hak ihlalleri meydana gelmiştir. Kurşun ve havan topu isabet eden yüzlerce ev kullanılamaz hale gelmiştir.

Kaymakamlık, okul, yurt, hastane vs. resmi kurumlara özel harekatçılar yarleştirilmiş, karargah gibi kullanılmıştır. Duvarlara ‘Türk İntikam Tugayları’ imzalı ‘TC Burada’ yazılı sloganlar görülmüştür. Polis araçlarında mehter marşları çalınmış, yüksek sesle halka dinletilmiş ‘ermeni dölleri’ gibi ayrımcı ve hakaret içeren anonslar yapılmıştır.

SAĞLIK HİZMETLERİ ENGELLENDİ

Cizre'de bulunan 35 aile hekiminden hiçbiri işine gidememiş, aile sağlığı merkezlerinin tamamı 8 gün boyunca kapalı kalmıştır. Bu nedenle Cizre halkının sağlık hizmetlerine ulaşımı engellenmiş, yaralılara 112 Acil Sağlık Hizmeti dahi verilmemiştir. Resmi prosedürlerle gönüllü hizmet vermek isteyen hekim ve diğer sağlık personelleri de engellenmiştir.

İlçeye her türlü şekilde giriş ve çıkışlar yasaklanmış, elektrik, su ve mobil şebeke ağları kesintiye uğramıştır. Ezan okunmasına ve Cuma namazı kılınmasına izin verilmemiştir.

Yaşamını yitiren yurttaşların yakınlarıyla yapılan görüşmeler ise Cizre’de yaşanan katliamın boyutlarını gözler önüne serdi:

“DEVLETİN BİZE YAPTIĞINI İSRAİL FİLİSTİN’E YAPMAZ”

Görgü tanığı: “Devletin bize yaptığını, İsrail Filistin’e yapmaz. Bu insanlık dışı muameleyi kimse kabul etmez. Kimse kaldıramaz. 8-9 gün su yoktu, ekmek yoktu, erzak yoktu, elektrikler yoktu. Fırınları bırakmadılar, eczaneler yoktu. Hastalar gelmişti, ilaç bulamıyorduk. Yani bunun yaptıklarını hiç kimse yapmaz. İnsanların vicdanına sığmaz. Bunu İsrail devleti yapmazdı, Netahuyanu yapmaz. 8 gün esaret altında kaldık. Balkona bile çıkamıyorduk. Devamlı silahlarla üzerimize saldırıyorlardı. Çevik kuvvet vardı, tanklar,özel harekat vardı. Bunlar, Erdoğan’ın IŞID’iydi”

Sait Nayici’nin (16) babası: “Oğlum Sait Nayici, 16 yaşındaydı. Olayın 3. günü oğlumla evde kalıyorduk. çatışmaların şiddetlenmesiyle kaçmaya çalıştık. Evimin etrafında duvar var, kapıdan çıktık. Arkamızdan silahlarla saldırmaya başladılar oğlum arkadaydı ve kendisini kurtaramadı. Tek kurşunla sırtından vuruldu. Karın bölgesinden mermi çıkmıştı. Telefonları kesmişlerdi, ambulans çağıramadık. Kan kaybından yaşamını yitirdi. Müdahale edilmiş olsaydı, yaşamını yitirmezdi”

Meryem Süne’nin(52) kızı: “Annem abdest almak için dışarı çıktı, o esnada bağırma sesleri geldi. Dışarı çıktık, baktık yerdedir. Onu eve aldık, nabzı halen atıyordu. Bilye şeklindeki mermi ile vuruldu. Elimizde de parçaları var. Ambulansı aradım. Ancak ‘gelemeyiz’ dediler. ‘Gelirsek bize saldırırlar’ deyip gelmediler.”

Bünyamin İrci’nin (14) babası: “Nur mahallesinde kardeşimin çocukları kalmıştı. Orada soğuk su yoktu, bizden buz istediler. Bende ‘götür’ dedim. Dönüşte bir panzer önünü kesmiş, o da elini havaya kaldırmış ve eve gitmek istediğini söylemiş. Ancak polisler onu alıp panzere koymuşlar ve orada onu öldürmüşler. Kalbine bir mermi sıkılmış. Kulağıda kesilmiş, bir elinin içine de mermi isabet etmiş, işkence edilmiş, kaburgası da kırılmış. Beyin kanaması sonucu yaşamını yitirmiş.”

Maşallah Edin’nin eşi ve Zeynep Taşkın’ın kayınpederi: Ben şoförüm, Irak’taydım. Abimin ev telefonun aradım, çocuklarımı çağırttım. Eşim ve gelinimle telefonla konuştum. Telefondan sonra eve dönmek için dışarı çıkmışlar. İlk gelinim Zeynep Taşkın çıkmış, kucağında da 6 aylık bebeği vardı. Çıkar çıkmaz keskin nişancılar tarafından vurulmuş. Yere düşünce eşim yardımına koşmuş. Onu da vurmuşlar. Bebek, annesinin cenazesi üzerinde saatlerce ağlamış, ancak kimse onları kurtarmaya gidememiş.”

Mehmet Erdoğan’nın (75) kardeşi: abim, Valiliğin fırınlar açık alışveriş yapın anonsu üzerine fırına ekmek almaya gidiyor. Fırın dönüşü sokakta panzerden ateş açılması sonucu yaşamını yitirdi”