İkiye bölünmüş ‘karışık’  bir çocukluk

NİLÜFER TÜRKOĞLU

‘İçimdeki Müzik’ kitabıyla 48 ödül sahibi olan ve New York Times’ın en çok satanlar listesinde yerini koruyan Sharon M. Draper’ın son romanı ‘Karışık’, anne ve babası boşanan 11 yaşındaki bir kızın, kimlik arayışı üzerine odaklanırken dağılmış bir aileyi bütün kılan parçaları bir araya getiriyor ve imkânsızmış gibi görünenleri gerçek kılıyor.

“Artık bir değil, üç ayrı parçaydık. Bir anne. Bir baba. İkiye bölünmüş bir çocuk. Aslında, bu durumda dört parça oluyoruz çünkü benim iki kişi olmam gerekiyor: Annemin Izzy’si, babamın Isabella’sı.”
Masamın üzerinde birkaç aydır okunmak için bekleyen pembe çizgili bir pijama giymiş gibi duran kitap ‘Karışık’. Başta karıştırdığım sayfaları nihayet okumaya başladım. Üç kişilik çekirdek ailemin olduğu yıllara gitmem fazla uzun sürmedi. Annem ve babam boşandıklarında ben 19 yaşında, artık ilk gençliği ya da siz ona ergenliği deyin çoktan geçmiş genç bir kızdım. Annemin Nilüfer’i ayrı babamın Nilüfer’i ayrı falan değildi; bölünmemiştim. Çünkü benimkisi bölünmekten ziyade kırılmak, parçalanmak, unufak olmak gibi bir şeydi, ama kimse de ölmedi. Kalp kırılınca ölünmüyormuş, bunu ilk o zamanlar anladım.

Ne diyordum? Evet, Sharon M. Draper’ın ‘Karışık’ romanı da bir boşanma hikâyesi üzerine kurulu gibi görünse de aslında derinlerde bambaşka bir hikâyeyi içinde barındırıyor. Sadet dediğimiz yer tam da orası aslında ama ben oraya birazdan geleceğim. Romanın merkezinde henüz 11 yaşında olan Isabella var. Ve Isabella, anne ve babası boşanınca ayrı hayatlar arasında sıkışıp kalıyor. Bir hafta annesi Anastasia’da bir hafta babası Darren’da kalan kız, farklı kurallarla, farklı yaşam tarzlarıyla hatta anne ve babasının ona hitap ettiği farklı isimlerle yaşamak zorunda olduğu bir hayatı sırtlıyor.

“Sen de farkındasın babanla ben pek anlaşamıyoruz. Yalnız en önemli o tek konu dışında: Sorunlarımıza rağmen ben ve baban seninle her zaman çok gurur duyuyoruz. Çünkü sen yarı bensen, yarı da babansın ve ikimizin her şeyisin...”

Isabella’nın hayatını zorlaştıran ve önüne engeller koyan şey ise annesinin beyaz, babasının siyah olması. Bir yanı babasının bir yanı annesinin; hayatı gibi yarım kimlikli, tam olamama hissi, onun bir sürü duyguyu aynı anda yaşamasına neden oluyor. Ve aslında negatif gibi görünen tüm bu durumlar onun kendi kimliğini keşfetmesini sağlıyor.


FAZLA GERÇEK FAZLA GÜÇLÜ

Yazar Draper, boşanmanın odağında yer alan bir çocuğun portresini oldukça gerçekçi anlatmış. Romanı Isabella’nın ağzından okurken ailesi dağılmış bir çocuğun her şeye rağmen umudu olduğunu görmek, insanın yüreğini bir an olsun karartmıyor. Kitap boyunca aralıklarla ailesinin boşandığını düşünen ama yine de ümidini koruyan bu küçük ana karakterin güçlü duruşu, ‘Karışık’ı dramatik ögelerle bezeli ağlak bir kitaba dönüştürmüyor aksine gençlere ve ailelere ilham verecek bir öyküyü öne çıkarıyor. Romanın kırılma noktası ise hiç şüphesiz beklenmedik ırkçı bir saldırının gerçekleşmesiyle oluyor. Böylece Isabella’nın hayatı hiç düşünmediğimiz yönde değişiyor.

Sharon M. Draper, dağılmış ailelerin gölgesinde kalmış çocukların hislerine tercüman olduğu romanıyla, okurun kalbine dokunacak bir kitaba imza atmayı başarmış. Zengin anlatım dili ve kurgudaki başarısı, Draper’ın romancılığını bir adım öteye taşırken uzman bir eğitimci olduğunu da gözler önüne seriyor. 1997 yılında ‘Yılın Ulusal Öğretmeni’ unvanını kazanan yazar, beş defa Coretta Scott King Edebiyat Ödülü’ne layık bulundu. 2015’te ise yaşam boyu edebi başarısı için Amerika Kütüphaneler Birliği tarafından ‘Margaret A. Edwards Ödülü’ ile onurlandırıldı. The New York Times’ın Çok Satanları’ndan biri olmak ise artık onun vazgeçilmezlerinden biri adeta. Türkiye’de de ‘İçimdeki Müzik’ ismiyle Genç Timaş Yayınları’ndan çıkan romanından sonra ‘Karışık’ da yine gençler üzerinde etkisini gösterecek bir edebiyat örneği. Benzer deneyimleri tecrübe etmiş, benzer yollardan geçmiş, o arada derede kalmış çocukların, kitabın ruhunu daha kolay yakalayacağı aşikâr.