BirGün’ün sayfalarında komşuluk hali yaşayan köşe yazarları ve de benim gibi köşe karalamacıları

BirGün’ün sayfalarında komşuluk hali yaşayan köşe yazarları ve de benim gibi köşe karalamacıları gazetenin sayfaları dışında pek bir araya gelemiyorlar. Yaşam içerisindeki koşuşturmaca yada güncelin hay huyu  biraradalığın sağlanmasına engel oluyor diyebiliriz. Yılda bir iki kez gerçekleştirilen kokteyllerdeki ayak üstü sohbetleri bir kenara koyarsak genelde bir araya gelmiyoruz. İkili görüşmeleri bunun dışında tutmak gerekir elbette. Sözü uzatmayalım bu gerçekliğimiz ortada iken ne olduysa oldu bir vesileyle geçen gün birkaçımız bir araya geldik. Bu üç dört saatlik birliktelikten sonra eve dönüp İbrahim Aydın’ın da katıldığı televizyon programının sonuna yetiştim. Programın izleyebildiğim yarım saatlik bölümünde yeni liberallerin ‘Hoca Efendi’den’ kaptıkları gırtlak ağalığını nasıl icra ettiklerine tanık oldum. Doğrusu, tartışmacıları üsluba davet edip ardından da ulusal sosyalistler diyerek polemiği hır çıkarma noktasına taşımaktan kaçınmayan, bu yeni liberal ağız beni hiç şaşırtmadı. Çoktandır cemaat sayfalarından sola-sosyalistlere küfrü iş edinmiş olduklarından bu programda da bunun devamının gelmesi beklenen bir durumdu. Yukarıda sözünü ettiğim buluşmanın bir yerinde Türkiye’de bir siyasal iklim değişikliğinin yaşanmakta olduğundan söz etmiştim. Ardından gece televizyon programında yeni liberallerin bu iklim değişikliğinden nasıl etkilendiklerine, nasıl bir mevsimsel depresyon içerisinde olduklarına bir kez daha tanık oldum. Mevsimsel depresyon; güneşli ve sıcak günlerin azalmaya başlamasıyla birlikte belirtileri ortaya çıkan ve güneş ışığının azalmasının insan psikolojisi üzerindeki negatif etkisi olan bir rahatsızlık olarak tanımlanıyor. İnsanların yaz aylarında, yaşadıkları olaylara karşı yaklaşımları, sorunları çözme konusundaki rahatlıkları, kendilerine duydukları güven hissi, kış aylarının gelmesiyle birlikte yerini mutsuzluk hissi, iç sıkıntısı, fiziksel ve ruhsal bitkinlik, yorgunluk ve uyku haline bırakabiliyor. Doğrusu yeni liberallerin referandum öncesi ‘yetmez ama evet’ kampanyalarındaki AKP kardeşliğiyle yan yana gelişlerindeki ve referandumdan ‘evet’ sonucunun çıkması esnasında yaşadıkları mutluluk AKP’nin darbeci uygulamalarıyla yerini tam bir güven bunalımı, ruhsal bitkinlik, çökmüşlük haline yani mevsimsel depresyona bırakmış görünüyor. Televizyondaki programda döktükleri inciler ve de evlere şenlik emperyalizm ve sosyalizm yorumları, Kürt sorununa yaklaşımları depresyonun etkisiyle nasıl bir uyku halinde olduklarını çok iyi açıklıyordu. Yeni liberalizmin muhafazakar anofelleri sekiz yıllık iktidarları döneminde uygulamalarıyla kapitalist devletin finans kapital zorbanın nasıl bir zor aracı olduğu gerçeğini hep sıcak tuttular. Yoksulluk, işten atmalar, mahalle baskısı, işkenceler, karakol cinayetleri, keyfi gözaltı ve tutuklamalar….Tufan Türenç’in TRT için yazdıklarının ardından TRT Genel Müdürlüğü’nün; “Ancak Tufan Türenç isimli yazar kendi eşini hangi kurumlara, hangi partilere refere ettiğini çok iyi biliyor” diyerek açtırma ağzımızı tehditleri istisna değil genelin bir parçasıdır. Bu zor mekanizması bırakın muhalifleri, kendince  potansiyel muhalifleri bile takibe almakta, gözlemekte, dinlemekte ve fişlemektedir. Bu tutum yeni liberalizmin muhafazakar gerici anofellerinin korku ve sindirme politikalarının bir ürünüdür. Nitekim bu korku ve sindirme politikaları sonucu hakim ve savcıların karar vermelerinin üzerinde baskı yaratmayı başarmışlardır. Çanakkale Üniversite’sinden bir öğrencinin rektörlerinin iki yıl içerisinde nasıl değiştiğini, daha önce türbana karşı tavır alan rektörün şimdi bu konuda ‘bireysel özgürlüğün’ önünü açarken diğer yandan demokrat öğrencileri terörist ilan edip ailelerine şikayet ederek baskı oluşturduğunu ve bunlarla da yetinmeyip Üniversitenin imam eksikliğini giderip sivil polisleri üniversitenin bir parçası haline getirdiği şeklindeki ifadeleriyle ortaya koyduğu gerçeklik, yaratılan korku ve sindirme uygulamalarının bir ürünü olsa gerek. Bir zor aracı olarak kapitalist devlet kendi hukukunu da yeri geldiğinde by-pass etmekten kaçınmaz. Demokrasilerde yasaların geriye doğru yürümezliği örneğin,  O.Samast için geçerli olmazken A Türk ve A.Tuğluk için pek ala geçerli görülebilmektedir. Tıp uzmanlarının dediklerine göre mevsimsel depresyona beyindeki epifiz bezi, melatonin hormonu üreterek neden oluyormuş. Hormon üretimi karanlık ortamlarda artmakta imiş.Yeni liberalizmin gerici muhafazakar anofellerinin zorbalıklarıyla yarattıkları karanlık ortamda   kendilerini sosyalist olarak tanımlayan  soyalı köftelerin melatonin hormonlarının tavana vurmuş olduğu gözüküyor. Yine tıp uzmanlarına göre mevsimsel depresyon geçici olup, ekim aylarında başlar mayısa doğru geçermiş. Mevsimsel depresyon geçici olabilir amma görülen o ki yalakalık baki. Yaklaşan genel seçim ortamında bu soyalı köfteler bu tutumlarıyla birilerinin ikbal kayığına binip pek ala kendilerine yapay güneşli bir ortam yaratabilirler  .Siyasal bir iklim değişikliğinden söz ettik. İklim değişikliklerinde canlılar değişikliğe uyum sağlayıp nesillerinin devamını sağlamak güdüsündedirler. Böylesi dönemlerde kimi canlılar güdüsellik refleksi gösterirken sosyalistler düşünsellik refleksi göstererek yaratılan karanlık ortamda , “ aydınlığı içinde taşıyanlar karanlıkta da yollarını bulurlar “şiarıyla yeni liberalizmin gerici anofellerinin yaratmaya çalıştığı siyasal iklim değişikliğinin bir mistifakasyon aracı olduğunun bilinciyle mutlak olmadığını görürler. Zorbanın tüm göz boyama olanaklarına rağmen onları deşifre ve demistifiye ederler. İkbal kayıklarındaki soyalı köfteler içinse en iyi yöntem teşhir ve tecrit olsa gerek.            

Okura not: Geçen haftaki yazımda hafızamın bir oyununa gelip kardeş Pinera’ları karıştırdım. Pinochet döneminin Jose Pinera’sı ile şimdiki Devlet Başkanı Sebastian Pinera’dan aynı kişiymiş gibi söz ettim. Bir arkadaşım; " Yahuu bu adamı İngiltere ziyaretinde televizyonda gördüm o kadar da yaşlı görünmüyor " deyince uyandım ama iş işten geçmiş gazete baskıya çoktan girmişti. İnsan yaşamının her evresinde bir şeyler öğreniyor, deneyim kazanıyor. Güzel tarafı BirGün'ün de buna aracılık ediyor olması. Uyaran dostlara çok teşekkür ediyor tüm okurlardan özür diliyorum..