Okullar açıldı fakat mevsimlik tarım işçisi çocuklar okula dönemiyor. Üstelik bu sene yaşanan kuraklık sadece tarım ürünlerini değil mevsimlik tarım işçilerini de vurdu

İklim değişikliği mevsimlik tarım işçilerini de vurdu!

AYDIN DEMİR aydindemir@birgun.net

Türkiye'de öğrenciler için eğitim öğretim zili çalarken, binlerce çocuk hâlâ tarlada çalışıyor. Mevsimlik gezici tarım işçisi çocuklar için kışın gelişi tarlada çalışmayacakları üç aylık tatilin başlangıcı demek. Mevsimlik gezici tarım işçileri sigortasız ve sözleşmesiz çalıştıkları için çocuk işçi sayısına dair veri bulunamıyor. Veri olarak alınabilecek en son araştırma TUİK'in. 2012 Çocuk İş Gücü Anketi'ne göre 950 bin çocuk çalışıyor. Bu sayının tahminen yarısını mevsimlik gezici tarımda çalışan çocuk işçiler oluşturuyor.

SÜREKLİ GÖÇ HALİ
Önce Adana’ya karpuza, pamuğa, sonra Konya, Yozgat, Nevşehir’e şekerpancarına, Malatya’ya kayısıya, Ordu’ya fındığa aileleriyle beraber göç etmek zorundalar. Bu göç yolunda ise çocuklar eğitim ve çocukluklarından mahrum kalıyor.
Hayata Destek Derneği'nin yürüttüğü 'Mevsimlik Gezici Tarım İşçileri' projesinde tarımda çalışan çocuk işçilere yönelik çalışmaları bulunuyor. Derneğin, 4 yıl boyunca mevsimlik gezici tarım işçisi çocuklarla yürüttüğü atölye çalışmaları neticesinde tarım işçilerinin göç yollarını belirlediği bir harita da bulunuyor. Dernek, mevsimlik gezici tarım işçilerinin yaşam koşullarına ve koşulların iyileştirilmesine yönelik, gezici tarımda çalışan çocuk işçileri de kapsayan bir araştırma raporunu Kasım ayında yayımlayacak.

Dernekte, Proje İletişim Yöneticisi olan Elif Gündüzyeli aileleriyle kışın üç ayı hariç gezen çocuklarla ilgili yoksulluk döngüsüne dikkat çekerek “Gri ekonominin parçası olan mevsimlik gezici tarım işçisi aileler iş kanuna tabii değiller. Güvencesiz çalıştıkları için yarın hangi üründe çalışacaklarını, ne kadar para kazanacaklarını bilemiyorlar. Borcu borçla kapatan yoksulluk döngüsündeki aileler, 'Çocuklar çalışsın ve borcu bizimle kapatsın' mantığıyla kışın üç ayı hariç çalışmak için göç ediyorlar. Çocuklar eğitim haklarından ve çocukluklarından mahrum kalıyorlar. Ellerinde tarımda çalışmaktan başka hiçbir kalifikasyonu olmuyor. Anneler, babalar çadırda doğmuş, onların babaları anneleri de öyle, çocuklar da çadırda doğuyor, çalışıyor, yaşıyor ve ölüyor. Çocuklar hayallerinden bahsedeceklerinde araba tamircisi olup çok para kazanacağını, zengin olacağını söylüyor” diyor


OLAN YALNIZCA KAYISIYA OLMADI
Çoğu insani yaşam şartlarından mahrum kalan ve kısır döngü içersindeki aileleri ve çocukları bekleyen gizli bir dert daha var. Son yıllarda dünyada ve Türkiye'de kuraklık ve aşırı yağışlarla etkileri görülmeye başlayan, yaklaşık üç milyon kişinin geçimini doğrudan etkileyebilecek iklim değişiklikleri. (Intergovernmental Panel on Climate Change) IPCC son raporunda Türkiye'deki iklim değişikliğiyle ilgili ciddi veriler sunulmuştu.

Proje yöneticisi Cansın Leylim Ilgaz, Tükiye'deki iklim değişikliğinin ürünler üzerindeki etkisinin sadece Türkiye'nin ithalat ihracatını etkileyen bir durum olmadığını söyleyerek başlıyor sözlerine “Bu yıl don vurması nedeniyle kayısı üretiminde yüzde 95 oranında azalma söz konusu. Mevsimlik tarım işçilerinin göç yollarında bulunan, haritada gösterdiğimiz Malatya'da, kayısı üretminde, yeteri kadar ürün yetişmediği için çalışacak işçi sayısı ciddi oranda azaldı. Malatya'ya gidemeyen işçilerin, bu yıl kayısıdan kazanacakları tüm planlar değişti. Başka ürünlerde çalışmak için yola çıktılar. Aynı durum fındık üretiminde de söz konusu. Geçen yıl haziranda ani kuraklıklar fındıktan beklenen ürün oranı azaldı. Kuraklıkla, Bursa'da zeytinin, Adana'da karpuzun zarar görmesi, üreticiyi, Türkiye ekonomisini doğrudan etkilediği kadar, geçimi bu sektöre dayalı ve başka hiç bir kalifikasyonu, toprağı olmayan mevsimlik işçilerinin göç yollarının değişmesiyle ve işçilerin yılda kazanmayı planladığı parayı alamamasıyla hepsinden daha kötü etkiliyor”


"YARINLARI BELİRSİZ"
Elif Gündüzyeli ise iklim değişikliğinin mevsimlik tarım işçisi aileler üzerinde etkisini örnekle açıklıyor “Haritayı hazırlarken işçilerle hareket ediyorduk. Malatya'da 80 bin lira borcu olan bir aile, üç hafta sonra gidekceklerini söylemişti. Kayısıda para kazanamayınca ertesi akşam yola çıkacaklarını, şekerpancarına gideceklerini söyledi. Aileler, yola çıktıklarında nerede çalışacaklarıyla ilgili fikirleri olmuyor. Aile çiftçiyle direk bağlantı kurabiliyorsa çalışmaya gidiyor, kuramıyorsa tarlanın yanına çadır kuruyor, çiftçinin 'gel çalış' demesini bekliyor. Genelde çiftçiyle işçi arasında aracı olan dayıbaşları dediğimiz kişiler nereye derse oraya gidiyorlar”

***

Proje denizinde bir parça: metip
Tarım işçisi bir aile, kışın ortalama üç ayını evinde geçiriyor. Üç aydan sonra aile toplanıyor ve yola çıkıyor. Yol masraflarını kendileri karşılıyor, sigortaları olmadığı için, akrep yılan sokmalarında ya da çocukların tarımsal ilaçlardan zehirlenmesi durumunda yapacak bir şeyleri de olmuyor. 2010 yılında Başbakanlık genelgesi sonrası çıkan, mevsimlik gezici tarım işçilerinin sosyal hayatlarını iyileştirmeyi amaçlayan bir proje var; Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Projesi (METİP) projesi. Fakat gerektiği gibi uygulanmıyor.

Leylim Ilgaz, Türkiye’de METİP kapsamına alınan beş pilot yerleşkede insani şekilde yaşamak için standartların sağlanmış durumda olmadığını belirtiyor. Ilgaz: “METİP’in politikaya dönüşmesi gerekiyor. Bunun için de yerel insiyatiflerin mevsimlik işçileri tanıması gerekiyor. Mevsimlik tarım işçilerinin şartlarının iyileştirilmesi için Iş-Kur üzerinden bir sözleşme örneği var fakat o da uygulanamıyor. Tarım arazileri 51 kişiden az kişi çalıştırdığı için iş kanuna tabi değiller. Sözleşme olsa da uygulanamıyor, uygulanabilse de denetlenmiyor”