İklim krizi bugünü ve yarını çalıyor
İznik Gölü'nde çekilme 100 metreye kadar ulaştı. (Fotoğraf: AA)

İklim krizine bağlı olarak artan kuraklık başta su olmak üzere birçok sorunu beraberinde getiriyor. Kuraklıkla beraber su seviyesinin düşmesi, kalitesinin etkilenmesi gıda, biyoçeşitlilik ve ekolojik denge açısından ciddi tehlikeler barındırıyor. İklim krizinin ülkenin dört bir tarafında yarattığı başlıca sorunlar şu şekilde:

•Kar yağışının yeteri kadar olmaması nedeniyle yarı yıl tatiline de düşük doluluk oranıyla girmeye hazırlanan Uludağ'daki işletmeciler ve kayak eğitmenleri zor günler geçiriyor.

•Marmara Bölgesi'nde geçen yıl yağışın azalmasıyla İstanbul'a su sağlayan barajlardaki doluluk ortalaması yüzde 30,55'e düştü. Marmara Bölgesi'nde 2022 yılında yağışlar normaline göre azalma gösterdi. 2022 yılının 12 ayının sadece 3 ayında yağışlar normalin üzerinde gerçekleşti.

•Kuş gözlemcileri sıcak hava nedeniyle su kuşlarının Avrupa'da kaldığını belirtti. Ayrıca havaların mevsim normallerinin üstünde seyretmesi de hayvanların kuş uykusuna yatamamasına neden oldu

•Kıyıdan 400 metre çekilen İznik Gölü günden güne kötüye gidiyor. Gölün en büyük iskelesi ise tamamen karada kaldı.

•ASKİ Genel Müdürü Erdoğan Öztürk, kente içme ve kullanma suyu sağlayan barajların toplam doluluk oranının yüzde 27,32, aktif kullanılabilir su yüzdesinin ise 17,49 olduğunu açıkladı. Başkentlilere tasarruf çağrısı yapan Öztürk, “Suyumuzu her zamankinden daha temkinli, özenli, israf etmeden kullanalım. Amacımız gelecek nesillere içilebilir ve yeterli su kaynakları bırakmak” dedi.

Dünyayı ve ülkeyi etkisi altına alan iklim krizine ve yarattığı olumsuzluklara karşı konuşan uzmanların görüşleri şu şekilde:

Prof. Dr. Meriç Albay:
Özellikle su seviyesi düştükçe suyu kirletmek daha kolaylaşır. Dolayısıyla su seviyesinin mümkün mertebe kritik seviyenin altına düşmemesini isteriz. Çünkü her canlının yaşayabilmesi için ekolojik şartların oluşması lazım. Su seviyesi düşükse ekosistemin dengesini bozuyoruz. Ülkemizde şu anda maalesef birçok göl bu tehdit altında yaşamakta.

Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu: Su kıtlığının en büyük problemlerinden biri su arz ve talep dengesinin olmaması. İstanbul, İzmir, Ankara gibi kentlerde o kentlerin su havzalarının besleyeceği miktardan daha da fazla bir nüfus ve sanayi var. İkincisi, su yönetimini doğru yapmıyoruz. Su bütçesi, kuraklıkla mücadele planı ve kuraklık izleme konularında çok zayıfız. Her büyükşehir belediyesinin bir meteoroloji birimi olması lazım. Bunların toprağın nemini, yağan yağmur miktarını, buharlaşmayı, yer altı sularını, kuyulardaki su seviyesini izlemesi gerekiyor. Yani kuraklıkla mücadele planları yapılması gerekiyor.