Mısır’da kasım ayında yapılması planlanan COP27’nin en büyük sınavı, ülkelerin kendilerine yeni emisyon azaltım hedefleri koyup koymayacakları olacak. Gezegenimiz için kritik bir dönemeçteyiz, zamanımız doluyor.

İklim Zirvesi’ne yaklaşırken
Pakistan’da yaşanan sel felaketinde 1350 kişi hayatını kaybetti. (Fotoğraf: AA)

Jo ADETUNJI

İklim değişikliği ile mücadele adına büyük önem arz eden zirve yine yaklaşıyor. Kasım ayında Mısır’da neredeyse 200 ülke bir araya gelecek ve 2022 İklim Değişikliği Konferansı, ya da yaygın olarak kullanılan adıyla COP27 düzenlenecek.

Geçen sene Glasgow’da düzenlenen COP26 esnasında “sıcaklık değişikliğini 1.5ºC altında tutmak istiyorsak son şansımız” konuşmaları yapılıyordu. O zamandan bu yana salgının hız kesmesiyle emisyonlar rekor düzeye ulaştı. Afrika’daki kuraklıklardan, Pakistan, Güney Afrika ve Avustralya’daki sellere; Avrupa, ABD ve Güney Amerika’daki sıcak hava dalgalarına birçok afet yaşadık.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres geçen hafta “İklim mücadelesinde tek çaremiz, kararlı bir dayanışma. COP27 tüm ülkelerin bu mücadeleye katıldıklarını gösterebilecekleri bir yer” dedi.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (UNFCCC) bu sene 30’uncu defa yapılacak. İlk konferans Rio’da 1992 yılında Dünya Zirvesi adıyla yapılmıştı. COP27 ise Mısır’ın Şarm el-Şeyh kasabasında yapılacak.

Konferanslarda genellikle ulusların iklim değişikliği ile mücadele alanında sorumluluk paylaşımları üzerine müzakere ediliyor. Emisyon azaltımı hangi ülkenin liderliğinde şekillenecek, yeni enerji üretimine en fazla yatırımı hangi ülke yapacak, iklim değişikliğinin etkilerini şimdiden tecrübe eden ülkelerin zararını kim karşılayacak, vb.

Toplantıda verilen taahhütlerin uygulanış kuralları, varlıklı ülkelerden yoksul ülkelere kaynak aktarılması için kullanılacak yöntemler ve süreçler de bu toplantıda konuşuluyor.

Tabii COP zirvelerinin iklim değişikliği ile mücadele konusunu dünya gündemine taşımak gibi bir etkisi de oluyor. Bu sayede ülkeler yeni taahhütlerde bulunma zorunluluğu hissediyor, ya da süregelen taahhütlerini gerçekleştirmek için daha fazla çaba sarf ediyor.

Bazı açılardan bakıldığında geçen seneki COP26 daha önemliydi. Covid-19 gecikmelerinin ardından 2 sene sonra tekrar düzenlenen zirvede, 2015 Paris Anlaşması’nı takiben, ülkelerin emisyon azaltım hedefleri beyan etmeleri için son tarih gelmişti.

Ülkelerin kendi hedeflerini kendi belirlemeleri yaklaşımına dayanan süreçte, ülkelerin zamanla kendilerine daha yüksek hedefler koymaları bekleniyordu. Glasgow bu yaklaşımın işleyip işlemediğine dair önemli bir sınav olacaktı.

Glasgow’u önemli kılan diğer bir etmen daha vardı. Trump yönetimi ABD’yi Paris anlaşması’ndan çıkarmıştı ve Biden’ın anlaşmaya “geri dönüşünden” sonra yapılan ilk iklim konferansı olacaktı.

Bu sene Şarm el-Şeyh’te bu tür sınavlar verilmeyecek. Daha ziyade, taahhütlerin yenilenmesi ve finansman konuları görüşülecek, taahhütleri hayata geçirmekte izlenecek adımlar konuşulacak.

Tabii halen tartışılması gereken bazı hayati konular var.

YENİ TAAHHÜTLER

COP27’nin en büyük sınavı, ülkelerin kendilerine yeni emisyon azaltım hedefleri koyup koymayacakları olacak.

Glasgow’da 100’den fazla ulus ülkeleri adına yeni hedefler belirlediler fakat toplama bakıldığında Paris’te tespit edilen asgari sınırın altında kalındı. Mevcut hedeflerle yüzyılın sonunda 1.5ºC ya da 2ºC düzeyinde kalmak yerine, 2.4ºC seviyesine gideceğimiz hesaplanıyor.

Bu düzey, insanları ve ekosistemleri tehlikeye atmaya yetecek. Üstelik, 2.4ºC ile kısıtlı kalabilmemiz için, önce belirlediğimiz hedeflere ulaşabilmemiz gerek.

Konunun hayati önemine rağmen COP27 öncesinde “ilerleme raporu” sunan ülke sayısı 20’yi bile bulmadı. Bunlardan yalnızca bazıları yeni emisyon azaltım hedefleri ya da “sıfır karbon” hedefleri belirlediler. Üstelik taahhüt veren ülkelerden yalnızca Hindistan ve Avustralya “büyük kirleticiler” arasında yer alıyor.

PARADAN HABER VERİN

İklim Değişikliği ile Mücadele’nin finanse edilmesi (özellikle risk azaltma ve adaptasyon yatırımları) Mısır’da derinlemesine tartışılacak.

Gelişmiş devletler 2009 yılında bir söz verdiler ve gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliği için senede 100 milyar dolar aktaracaklarını taahhüt ettiler. Yerine getirilmeyen bu taahhüt Glasgow’da da tekrar tartışıldı fakat herhangi bir neticeye varılamadı. 2022 yılında da büyük bir değişiklik beklenmiyor.

Başta bazı Pasifik ülkeleri olmak üzere birçok gelişmekte olan ülke, adaptasyon alanında sağlanan finansal olanakların artırılmasını talep edecekler. Şimdiye kadar harcamalarda başı çeken, gelişmekte olan ülkelerin emisyonlarını azaltmalarına destek olan faaliyetler olmuştu. Fakat iklim değişikliğinin olumsuz etkileri iyiden iyiye hissedilir oldukça, adaptasyon alanındaki finansman ihtiyacı da daha görünür hale geliyor.

Paris Anlaşması’nın diğer bir maddesi de “olası kayıp ve hasarların” tanınması üzerineydi. Anlaşmada iklim değişikliğinin yol açtığı zararların tanınması konuşulmuş, fakat tazminat mekanizmasına dair somut bir söz verilmemişti. Bu sene Mısır’da gelişmekte olan ülkelerin bu tür talepler ortaya koyması bekleniyor.

İklim değişikliğine yol açan başlıca aktörler bizzat gelişmiş ülkeler olmalarına rağmen, bu ülkeler aynı zamanda kendilerini koruyacak yatırımlar yapma imkânlarına da sahipler. Gelişmekte olan ülkeler ise hem daha az sorumluluk sahibi, hem kendilerini koruyacak yatırımları yapamıyorlar. COP27 zirvesinde bu meselenin de tekrar gündeme getirilmesi bekleniyor.

KARA BULUTLAR

İklim değişikliği ile küresel mücadele konusunda ilerleme, uzun yıllar yoğun çabalar gerektirdi. Uluslararası siyaset gündemine yerleşen son olaylar da hesaba katıldığında COP27’de güçlü uluslararası işbirliği mesajları verilmesini beklemek gerçekçi olmayabilir.

Rusya’nın Ukrayna istilası küresel enflasyona sebep oldu, enerji fiyatlarını yükseltti ve enerjiye erişim uluslararası bir sorun haline geldi. İklim değişikliği konuları eskisi kadar konuşulmaz oldu ve hatta finansman olanakları daraldı.

Uluslararası iklim müzakerelerinde kilit rol oynayan Rusya’nın işleri bozabileceği endişeleri de arttı. Dünyanın en büyük sera gazı emisyonuna sahip olan Çin de son yaşananlardan hoşnut değil gibi görünüyor. Örneğin, Glasgow’da Çin ve ABD arasında iklim işbirliği üzerine önemli bir anlaşma imzalanmıştı. Fakat Nancy Pelosi bu yılın ağustos ayında Tayvan’a gittiğinde Çin anlaşmayı askıya aldı.

ZAMAN DOLUYOR

Mısır’ın Uluslararası İşbirliği Bakanı, COP27’nin “taahhütlerden eylemlere” geçişi sembolize ettiğini söyledi. Tüm ülkelerin emisyon azaltım hedefleri koyması şüphesiz önemli bir faaliyet alanı. Fakat finansman taahhütleri veren ülkelerin de sözlerini tutmaları gerek. İklim değişikliğinin etkileri bazı gelişmekte olan ülkelerde iyiden iyiye hissediliyor ve haklı olarak acil kaygılar söz konusu.

Gezegenimiz için yine kritik bir dönemeçteyiz. İklim felaketinden sakınmak için zamanımız doluyor.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The Conversation