Küresel ısıtmanın en fazla zorladığı sektörlerden biri bağcılık ve şarapçılık ne yazık ki. Şarap tarihi aslında iklim tarihidir demek lazım. İklimde olan oynamalar bize şarapta profil değişikliği olarak yansıyor. Geçtiğimiz hafta Denizli bölgesinde idim. Yaklaşık 800-900 metre yükseklikte gezdiğim köylerin hiç birinde milimetrik düzeyde bile kar yoktu. Mart kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırır diye bir deyim vardır ya sanırım mart bile işi bırakmış görünüyor.

İklimin getirdikleri

Mustafa Temimhan

Tüm dünyayı saran koronavirüs enfeksiyonunun yaydığı korku zincirine nihayet resmi ağızlardan duyarak biz de katılmış bulunuyoruz. Aslında yazımın konusu olmasa da hekim kimliğim ile bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Ne gereğinden fazla korku ve paniğe girmek lazım ne de söylenenlere dikkat etmeden yaşamak lazım. Konu hakkında lütfen en yetkin ağızları dinleyelim. Sağlık Bakanlığı sitesi, Türk Tabipleri Birliği sitesi ve Dünya Sağlık Örgütü’nün siteleri en güvenilir kaynaklardır. Kişisel hijyenimize dikkat edelim, bağışıklık sistemimizi koruyacak şekilde beslenelim. Özellikle 65 yaş üstü insanlar risk grubunu oluşturuyor. Onları korumak için dikkatli olalım. Çok fazla bulaş yapabilen ama grip kadar bile öldürücülüğü olmayan bir enfeksiyon ile karşı karşıyayız. Umarım kısa sürede atlatırız bu enfeksiyonu.

Artık ana konumuza dönersek geçtiğimiz günlerde BBC internet sitesinden okuduğum bir haber bugünkü yazımızın konusu. Yazıda özetle bu yıl Almanya’da hava sıcaklıklarının normalin çok üzerinde olduğu ve nefis Eiswein şarabının üretiminin olamayacağı anlatılıyordu. Eiswein kuzeyde yer alan soğuk ülkelerde özellikle Almanya ve Kanada’da yapılan çok özel bir şarap türü. Geçerli apelasyon kurallarına göre -7 derece ve altında soğuktan donmuş, suyunu kaybetmiş, büzülmüş ancak meyve ve şeker konsantrasyonu çok yüksek hale gelmiş üzümlerden yapılıyor. Bu stilde yapılan şaraplarda genellikle Riesling üzümü kullanılıyor. 2019 yılında Almanya’nın 13 Eiswein bölgesinden hiçbiri bu derecenin altına inemediği için bu yıl Eiswein yok.

Küresel ısıtmanın en fazla zorladığı sektörlerden biri bağcılık ve şarapçılık ne yazık ki. Şarap tarihi aslında iklim tarihidir demek lazım. İklimde olan oynamalar bize şarapta profil değişikliği olarak yansıyor. Geçtiğimiz hafta Denizli bölgesinde idim. Yaklaşık 800-900 metre yükseklikte gezdiğim köylerin hiç birinde milimetrik düzeyde bile kar yoktu. Mart kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırır diye bir deyim vardır ya sanırım mart bile işi bırakmış görünüyor.

Her bitkide olduğu gibi asmanın da ciddi bir soğuklama ihtiyacı vardır. Soğuklama ölçüsü olarak 0-7 derece arası ısılara sahip saatler hesaplanıyor.

Asma için ortalama 300-400 saat gibi bir soğuklama gerekiyor. Bu rakam elma söz konusu olunca bin 500 saate kadar çıkabiliyor. Akdeniz çanağı giderek subtropikal iklime dönüyor. İklim krizinin getirdiği bir diğer sıkıntı yağan yağmurların düzenlerinin de bozulması oldu. Eskiden yağmurlar başladığında 7-10 gün düzenli biçimde yağardı. Şimdilerde Muson yağmurları gibi şiddetli yağışlar görüyoruz. Toprak ihtiyacı olan suyu yavaş biçimde alamadığı için yağan yağmurunda bir katkısı olamıyor. Kültürel işlemlerle, sulama teknikleriyle bazı sorunları çözmeye çalışıyoruz ama bu ısınma devam ederse nereye kadar gideriz bilemiyorum.

Bir örnek üzerinden anlatmaya çalışayım konuyu. Fransa’nın Burgunya bölgesinde üretilen Pinot Noir şarapları oldukça zarif, aromatik ve hayli pahalı şaraplar. Bu performansını, sahip olduğu iklime ve toprağa borçlu. Aynı üzüm yaklaşık 300 km kuzeydeki Alsace bölgesinde çok silik kırmızılar üretiyor.

Buna karşın Alsace’ta daha soğuk iklime uygun olarak nefis beyazlar üretiliyor. Sanırım çok uzak olmayan bir süreçte Alsace bölgesinin zarif Pinot Noir’larından veya daha da soğuk olan Almanya’nın Pinot Noir’larından bahsediyor olacağız. 2050 yılına yapılan bir projeksiyonda şu anda kaliteli şarapların yapıldığı bölgeler aşırı sıcaklık ve kuraklık ile boğuşuyor olacak. Buna karşın şimdilerde şarap üretilemeyen Kuzey Fransa, Kuzey Almanya, Güney İngiltere, Polonya ve hatta Rusya’nın orta kesimlerinde bile üretim potansiyeli artacak.

Küresel ısıtma şaraplarımıza nasıl yansıyor peki?

İlk hissedilen şarapların Yeni Dünya stili bir yapıya kaydığı. Daha yüksek alkollü, daha olgun meyvelere sahip ama buna karşın asiditeleri daha düşük şaraplar görüyoruz. Bu profil bizi dengeli ve zarif şaraplardan giderek uzaklaştırıyor. Güney Fransa’dan örnek verirsek eğer 50-60 yıl öncesinde ortalama yüzde 12 olan alkol oranları şimdilerde minimum yüzde 14-14.5 seviyelerine yükselmiş görünüyor. Şarap dünyasının en önde gelen ülkesi olan Fransa bile şimdilerde İspanya ve Portekiz’e ait, yüksek sıcaklıklara dayanıklı türleri kendi ortamlarında denemeye çalışıyor.

Bizde de durum pek farklı değil. Bundan 3-4 yıl öncesine kadar Elmalı bölgesinde susuz bağcılık yapılabiliyordu. Ama artık bölgede asmayı su stresinden korumak amaçlı sulama yapılmak zorunda. Bu sorunu Urla, Ege, Trakya ve İç Anadolu’da da görüyoruz artık. Susuz bağcılık yapmak artık çok riskli gibi görünüyor. Yeni yapılan bağlarda en önemli kriter iklim ve ona dayanıklı üzüm türleri oldu artık.

Yapılan gözlemlere göre 2019 yılı 1850’den bu yana en sıcak ikinci yıl olmuş. Son 10 yıllık dönem dünya tarihinin en sıcak dönemi olmuş. Küresel ısıtma şarapla ilgili bilgilerimizi ve alışkanlıklarımızı değiştirecek gibi görünüyor. Önlem alınmazsa veya almazsak yaşamı kaybedeceğiz gibi görünüyor.