Tarımsal destekler, yine yetersiz kaldı. 2023’te faize giden paranın yüzde 4,8 kadarı üreticiye gitti. Dr. Özden, "Kanun ‘Bütçeden tarıma GSYİH’nin yüzde 1’ini ayıracaksın’ diyor. AKP kendi çıkardığı kanuna uymuyor” dedi.

İktidar, çıkardığı kanuna uymuyor
Fotoğraf: Depo Photos

Havva GÜMÜŞKAYA

2023 yılın tamamında 674,6 milyar TL merkezi bütçeden faize gitti. Buna karşın alan bazlı tarımsal destekler ve hayvancılık destekleri adı altında üreticilere yalnızca 32,4 milyar liralık destek sağlandı. Üreticilere transfer edilen tutar, faize harcanan paranın sadece yüzde 4,8’i oldu.

Yapboz tahtasına dönüşen tarımsal destekler, üreticilere para dağıtma aracı oldu. Bir yıl geriden gelen destek ödemelerinin başlıca sorun olduğunu kaydeden Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden Dr. Fatih Özden, desteklerin tarım politikalarına, hedeflerine ulaşabilmek için kullanılan araçların başında geldiğini belirtti. Özden, “Destekler çiftçiyi yönlendirmek için yapılır. Örneğin, üreticinin pamuğa yönelmesini istiyorsak pamuk primini yüksek tutmak gerekiyor. Bu yönlendirmeyi yapabilmek için çiftçinin desteği zamanında alması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

ÇİFTÇİNİN 68,4 MİLYAR DOLAR ALACAĞI VAR

Bir diğer önemli noktanın desteklerin yeterliliği konusu olduğunu söyleyen Özden, desteklerin kanuna uygun verilmediğini belirterek şöyle konuştu: “Rakamsal olarak arttığını görüyoruz. Enflasyonist ortamı da dikkate almak gerekiyor ama hepsinden önemlisi kanunla belirtilmiş bir destekleme miktarı var. Tarım Kanunu madde 21, ‘Bütçeden her yıl tarıma GSYİH’nin yüzde 1’ini ayıracaksın’ diyor. AKP kendi çıkardığı kanuna uymuyor. 2006’da kanunun çıktığı tarihten günümüze kadar bu yüzde 1’lik orana hiç ulaşılamamış. Kimi yıl bu yüzde 0,6 olmuş kimi zaman 0,5 olmuş hatta 2021 yılında 0,3’e kadar düşmüş. Türkiye'de desteklerin yeterli o olduğunu söyleyemeyiz.”

Özden, üreticilerin 2006-2021 arasında ödenmemiş desteklerden doğru 68,4 milyar dolarlık alacağı olduğuna dikkat çekti.

SÜRDÜRÜLEMEYEN PROJELERE YÖNELDİLER

Ayrıca son yıllarda proje bazlı desteklemelere yönelindiğini kaydeden Özden, “Kırsalda genç nüfusun azaldığını söylüyoruz. Mesela Bakanlığın genç çiftçi projesi diye bir proje var. İlk kez 2016 yılında uygulamaya geçti. 397 bin genç çiftçi bu projeye başvurmuş, bunların 14 bini kabul edilmiş. Dolayısıyla yapısal olarak bir takım politikalar geliştirmeyip de süresi, bütçesi, hedefi belli bir takım faaliyetlerle ve ne yazık ki birçoğu da sürdürülemeyen proje bazı desteklerle tarımınızı yönlendirmeye çalışıyorsunuz. Bunun da çok kısıtlı bir etkisi bulunuyor” dedi.

KÜÇÜK İŞLETMELER HAYVANCILIKTAN ÇEKİLDİ

“Son yıllarda Türkiye'de belki de Cumhuriyet tarihinde hayvancılığa verilen en büyük destekleri verilmiş diyebiliriz” ifadelerini kullanan Özden, “Biz her ne kadar hayvancılığa büyük destekler veriyoruz, desek de o verdiğimiz büyük destekler bizi politika hedeflerimize ulaştırmaktan uzak bırakıyor. Hayvancılıkta maliyetlerin çok büyük bir bölümünü hatta yüzde 70-80 arasını yem oluşturuyor. Maliyetler bir şekilde piyasa fiyatlarına da yansıyor. Piyasa fiyatlarını yansırken tabii ki büyük işletmelerle rekabet gücü anlamında eşit olmayan ve adil üretim sistemi içerisinde bulunmayan küçük-orta ölçekli işletmelerde hayvancılıktan çekilmeye başlıyorlar” diye konuştu.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2024 yılında 600 bin baş besilik sığır ithalatının planlandığını hatırlatan Özden, “Fiyatları işte düşürmek için yurt dışından hayvan getirmeye başladığınızda bu sefer o yurt dışından gelen hayvanların içerdeki fiyatları aşağıya çekmesiyle birlikte özellikle o küçük orta ölçek işletmelerde bundan zarar görünüyor” dedi.