Düzce depremi sonrası gözler bir kez daha olası İstanbul depreminde. Alınmayan önlemlerin yanında iktidarın 'imar barışı' adı altında kaçak yapılara getirdiği af ise binlerce ölüme davetiye çıkarıyor.

İktidar depremin şiddetini artırıyor
Resmi verilere göre 99 Depremi’nde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti. (Fotoğraf: AA)

HABER MERKEZİ

Düzce’deki 6.0 büyüklüğündeki deprem yıkıma yol açmadı ancak endişeleri büyüttü. Marmara Depremi’nin üzerinden geçen 23 yılda başta İstanbul olmak üzere deprem riski altındaki tüm kentlerde gereken önlemler hayata geçirilmedi. AKP iktidarı 2012-2013 yıllarını kapsayan ‘Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’ başta olmak üzere sayısız projeden söz etse de önlemsizliğin sonucu 2 yıl önceki İzmir depreminde görüldü. Sorunlu binalar 100’den fazla kişiye mezar oldu. 20 milyona yakın kişinin yaşadığı İstanbul’da ise orta ölçekte bir depremin olası sonuçları ürkütüyor. Kentte deprem görmüş, bugünkü standartlara uymayan eski ve kalitesiz yapı stokunun büyük bölümü yerli yerinde duruyor. Kimi zaman bunların yıkılması için bir deprem bile gerekmiyor.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Mart 2021’de yaptığı konuşmada, “300 bin konutun dönüştürülmesi lazım. 1,2 milyon insan şu an riskli binalarda oturuyor diye düşünebiliriz” dedi. Kurum ayrıca kentsel dönüşümün yerinde, vatandaşın rızasıyla yapılmasına dikkat ettiklerini ve bunun hiçbir şekilde rant projesi olarak görülmemesi gerektiğini söyledi. Ancak aradan geçen sürede Bakanlık kentsel dönüşüme ilişkin somut adım atmadı. İstanbul’da hâlâ binlerce konut büyük risk altında. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da ağustos ayında yaptığı konuşmada, İstanbul’da 500 bine yakın orta hasarlı, 90 bine yakın ağır ve çok ağır hasarlı bina bulunduğunu söylemişti.

1- Rant planı

AKP’li belediye eliyle yürütülen bazı ‘kentsel dönüşüm’ faaliyetleri de Bakan Kurum’un rant vurgusunu hatırlattı. Tozkoparan, Fetihtepe başta olmak üzere İstanbul’un birçok yeri bu yolla ranta açıldı. Hakları gasp edilen yurttaşlar, evlerinden edildi.

2- Ulaşım altyapısı yok

İçişleri Bakanlığı’nın koordinasyonunda geçen yıl Deprem Eylem Planı açıklandı. “Deprem sonrası karayoluyla altı tahliye noktasına ulaşacak. İstanbullular, buralardan deniz araçlarıyla gemilere taşınacak. Aynı şekilde demiryolu ve hava yoluyla da tahliye için kullanılacak” denildi. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, planın uygulanabilir olmadığına dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı: “20 milyonluk bir kent. Mevcut yapı stokunun yarısından fazlası deprem güvenliğinden yoksun. Bunun anlamı ise açık. Nüfusun büyük bir bölümü depremden doğrudan etkilenecek. Kent içi ulaşım sorunlu. Altyapı sorunları günlük hayatı olumsuz etkileyecek derecede. Deprem toplanma alanları ya yok ya yetersiz. Deniz, demir ve havayolları ile tahliyenin 20 milyonluk bir kent için uygulanabilir olmadığını söylemeye bile gerek yok.”

3- Toplanma alanlarında gökdelenler yükseldi

AKP iktidarı, deprem sonrası büyük öneme sahip toplanma alanlarını ranta açtı. İstanbul’daki bu alanların birçoğuna AVM ve gökdelenler dikildi. Felaketin boyutunun artacağına dikkat çeken uzmanlar, AFAD’ın ve bakanlığın belirlediği toplanma alanlarının da hatalı olduğunu savundu. Toplanma alanları birçoğu eski binalar arasında kalmış, çadır kurulması dahi mümkün olmayan çok küçük alanlar.

4- Erken uyarı sistemi yok

10 gün önce yapılan "Çök Kapan Tutun" tatbikatı gerçek depremle boşa düştü. Tatbikat kapsamında birçok kişinin telefonuna AFAD bilgilendirme bildirimi gitti. Ancak Düzce depreminde AFAD telefonlara bildirim göndermedi.

5- İmar affı tehlikeyi büyütüyor

AKP iktidarı, büyük Marmara depremi sonrası imar affından vazgeçilmesi kararının ardından 8 kere imar affı çıkardı. Ekim ayında BBP Partisi tarafından 9. kez Meclis’e getirildi. Bu kararın riski artıracağını belirtirken TMMOB yanlıştan dönülmesi için çağrı yaptı.

***

HAZIRLIK PLANLARI YOK

Depreme karşı yapılabileceklerin bütüncül yöntemle ele alınması ve eşgüdüm gerektirmesi nedeniyle, değişen hükümet sisteminin de etkisiyle sorumluluk tamamen Cumhurbaşkanlığı’nda bulunuyor. 2023 yılında neler yapılacağının ipuçları ise Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan 2023 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alıyor. Ancak ‘deprem’ konusu burada kendisine özel başlık altında yer bulamazken, tüm program içeriği tarandığında “deprem” kelimesinin sadece 7 yerde geçtiği görüldü. Bunlardan birisi “Kentsel Altyapı”; diğer altısı ise “Afet Yönetimi” başlığı altında yer alıyor. Deprem sözcüklerinden 2’si yönetmelik ve sigortanın adında geçtiği için mecburen programda yer aldı.