Ülke futbolu her geçen gün daha fazla dibe batıyor. TFF yönetimini atama usulüyle görevden alan iktidar oluşan sağlıksız iklimin en büyük sorumlularından biri olarak görülüyor. Kaosun içindeki futbolun geleceği karanlık.

İktidar futbol iklimini zehirledi
Hakem Halil Umut Meler, Eski Ankaragücü Başkanı Koca’nın saldırısına uğramıştı. (Fotoğraf: AA)

Oğulcan AYDIN

İktidar neye el atıyorsa orada problemler baş gösteriyor. Turuncu formaları ile sahaya inen Erdoğan görüntüsünün ardından geçen sürede ülke futbolu skandallarla anılır oldu. Çözüm üretilemediği gibi Süper Lig’in marka değeri, gittikçe düşen yayın gelirleri, sahada topun oyunda kaldığı süre, patates tarlasından hallice zeminler, liyakatsiz futbol figürleri ve hatta yayıncı kuruluşun kamera sistemleri dahi tartışılır hale geldi.

İktidarın futbola kendisi ile iltisaklı yöneticileri kulüplere ve Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) “atamaya” başlamasının ardından gelinen noktada, ülke futbolu tam anlamıyla yapısal bir krizin içerisinde. Tüm dünyada tartışmalar yaratan fakat sahada oynanan futbolun önüne geçemeyen Video Asistan Hakem (VAR) sistemi ve hakemler, Türkiye’de ise futbol ikliminin esas tartışma odağı konumunda.

AKP'NİN KUKLASI TFF

Polemiklerin bir diğer başat aktörü olan ve karar mekanizması işlevi görmesi gereken ancak iktidarın kuklası hüviyetindeki TFF ise sorunları çözemediği gibi büyütüyor. TFF’nin son olarak hayata geçirmiş olduğu, VAR hakemlerinin orta hakemleri VAR monitörüne çağırdığı pozisyonlarda aralarında geçen diyalogları yayımlama kararı, başka spekülasyonlar oluşmasına sebep oldu. Geçilen uygulamaya ilişkin futbol kamuoyunda VAR’ın işlevinin sadece çağırılan pozisyonlarla sınırlı olmadığı yorumları yapılırken, eski hakem Fırat Aydınus sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada ses kayıtlarında montaj/oynama yapılmamasını gerektiğini belirten bir paylaşımda bulundu. TFF’nin kararı Türk futbol iklimindeki gerilimi azaltmadığı gibi tavandan tabana artış gözlemlendi. VAR protokolü ile ilgili son skandal da VAR’dan sorumlu Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkan vekili Tolga Özkalfa’nın istifası ile gerçekleşti. Özkalfa yerine Cem Satman göreve getirildi. Satman’ın göreve gelmesinin ardından takımların taraftarları, kararın rakiplerinin lehine olduğu yönünde sosyal medya paylaşımlarında bulundu.

NEFRET İKLİMİ

Ancak tartışmalar yalnızca VAR uygulaması, hakemler ve TFF ile sınırlı değil. İktidarın yarattığı nefret iklimi ülkenin her alanına sirayet ettiği gibi eğlence amaçlı oynanan bir spor dalı olan futbolu da kirletti. Özellikle ülkede geniş halk kitlelerini arkasından sürükleyen futbol takımları da bu nefret ikliminden beslenir bir hal aldı. Türk futbolunun başat paydaşları büyük bir kavga sarmalına girdi. Hem “üç büyükler” hem de Anadolu kulüplerinin yönetimleri peşi sıra şekilde başka bir kulübü hedef gösteriyor, maçlardan önce hakemlere gözdağı veriyor veya “adalet” adı altında ayrıcalık talep ediyor. Durumun vahametini katlayan noktalardan biri de taraftarları yönlendirme kapasitesi olan “amigo” niteliğindeki yorumcuların da kulüp sözcüsü gibi hareket ederek gazetecilik tanımı dışında yaptıkları ile insanları galeyana getirmesi oluyor. Bu figürler hedef göstermelerde bulunurken herhangi bir yaptırım ile karşı karşıya kalmıyor. Suç unsuru teşkil edecek açıklamalardan sonra dahi ekranlara dönüp, kalemi adeta silah gibi kullanıyorlar. Saha olayları ve tribündeki düzensizlikleri engellemek adına çıkarılan 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un yalnızca münferit taraftarlara uygulanması ise çifte standart uygulamaları gözler önüne sürüyor.