HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, “Eğer siyasi iktidar kendi üzerine düşmüş olan bu kara lekeden kurtulmak istiyorsa, o dönemki siyasetçiler, bakanlar ve bütün bürokratların yargılanmasının önünü açmalıdır. Bunlar yargılanmıyor ise siyasi iktidar üzerindeki sis perdesi giderek yoğunlaşacak ve bu konudaki iddialar gerçekmiş algısına daha fazla dönüşecektir” dedi.

'İktidar; o dönemki siyasetçiler, bakanlar ve bürokratların yargılanmasının önünü açmalı'

HDP Grup Başkanvekili Yıldırım, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) basın toplantısı düzenledi.

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde gerçekleştirlen yıkıma ilişkin açıklamalarda bulunan Yıldırım, “Sur iki yıl önce bu vakitler hiçbirimizin için açmayan ölüm, gözyaşı haberleriyle anılan bir tarihi kent idi. Biz parlamentoda, Genel Kurul çalışmalarımızda Sur’daki yıkımı ifade ederken Sur’dan bihaber olan iktidar mensupları sanki biz çatışmanın yaşandığı alanlardan söz ediyormuşuz gibi konudan bihaber olarak itirazlarda bulunuyorlardı. Hiçbir zaman çatışmanın olmadığı, bugün de sokağa çıkma yasağının olmadığı Lalebey ve Alipaşa mahalleleri tam 8 bin yıllık kentin bazı parsellerine denk gelmektedir ki kesintisiz bir yıkım devam ediyor. Buralar özellikle BM, UNESCO tarafından dünya kültür mirası listesinde yer almaktadır. Bunlar arasında Kültür Bakanlığı tarafından tescillenmiş 90 yapının da olduğunu ifade etmek isterim. Sur ahalisi için bugünler maalesef 90’lı yılların iç karartan görüntülerinden çok farksız” dedi.

DİYARBAKIR’DA SESLİ KÜTÜPHANE KAPATILDI

Diyarbakır’da engelliler için oluşturulan sesli kütüphanenin kayyum olarak atanan belediye başkanı tarafından kapatıldığını Yıldırım, Van’da da 96 engellinin tekerlekli sandalyesine el konulduğunu iddia etti.

Türkiye’de iş kazalarının en çok madencilik alanında yaşandığını ifade eden HDP’li Yıldırım, “Bu sabah özellikle madene girip orada bazı eşyalarını almak isteyen, 60 metre derine indikten sonra Şırnak’ta çıkamayan 3 maden emekçisinin kurtarılma çalışmaları devam ediyor. Umarız herhangi bir şey yaşamadan çünkü zehirlenme ortaya çıktığı ifade edilmektedir biz onların umarız onların yaşamlarına dönmeleri sağlanabilir” diye konuştu.

4 Aralık 1994’te Özgür Ülke gazetesinin üç bürosunun saldırıya uğramasını anımsatan Yıldırım, “Bugün belki cinayetler basın mensupları üzerinde kol gezmiyor ama bugün de siyasi saiklerle onlar üzerinde yargısız bir şekilde linç edilmeleri ve yıllarca cezaevinde tutulmalarıyla karşı karşıyayız” dedi.

“BU FAŞİST SİSTEMİ SORGULAYACAK OLAN SAVUNMA HAKKINI ELİNDEN ALIYORLAR”

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 7 Aralık’ta tutuklu olduğu davadan ilk kez duruşmasının yapılacağını anımsatan Yıldırım, şöyle konuştu:

“Demirtaş’ı tutuklayanlar onun kendisini savunmak hakkını vermeyi yasaklamaktadırlar. Kendisi getirilmeyecek ve kendisinin mahkemede bu faşist sistemi sorgulayacak olan savunma hakkını elinden alıyorlar. Mahkeme binası değiştirilerek güvenlik gerekçesiyle Sincan Cezaevi Kampüsünde yargılamasının görüleceği bugün avukatlarına ifade edilmiş durumda. Sayın Eş Genel Başkanımızın 400 güne yakın süredir başvurusu Anayasa Mahkemesi’ndeyken 400 gündür kış uykusuna yatmış ve uyanmak bilmeyen Anaysa Mahkemesi 7 Aralık’taki duruşmasından bir gün önce onun yapmış olduğu bireysel başvuru dosyasını inceleme kararı almış. Muhtemelen Çarşamba günü karar çıkacak. Anayasa Mahkemesi kendi duruşmasından bir gün önce alacağı kararla onun tutuklanmasının devam ettiği yargı dosyasına bir talimat niteliğinde karar mı alacak? 6 Aralık’ta Demirtaş’la ilgili alınacak kararı bekleyip göreceğiz. Bu garabetin sonlandırılması bu ülkenin normalleşmesine hizmet edecek.”

“ZARRAB’I AKP İKTİDARININ ONA VERDİĞİ ÖDÜLLERDEN TANIYORUZ”

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın ABD’de görülen Rıza Sarraf davasına ilişkin yaptığı açıklamasını ele alan Yıldırım, şöyle konuştu:

“Tiyatro Amerika’da değil buradadır. Amerika’da ayan beyan 15 yılda yapılmış olan iş ve işlemler irin gibi oryaya dökülüyor ve siz kendinizi bir tiyatral figür olmaktan kurtaramadığınız için bugün Amerika’da Türkiye’deki iktidar aklı yargılanıyor. Bunun müsebbibi sizdiniz. Yaptığınızın hesabını burada yargıya vermediğiniz için bugün Türkiye’yi töhmet altında bırakan belki de faturasını 80 milyon insanın ödeyeceği bir yargılama orada yürüyor. Nereden tutarsanız tutun elinizde kalıyor. Biz Zarrab’ı nereden tanıyoruz söyleyelim, Zarrab’ı AKP iktidarının ona verdiği ödüllerden tanıyoruz, Zarrab’ı devlet protokolünde yeri olmamasına rağmen bir yanında başbakan bir yanında bakanlarla birlikte toplu açılış törenlerinden tanıyoruz. Neymiş? Zarrab, Türkiye’nin gizli bilgi ve belgelerini kaçıran bir kişiymiş. Adama sormazlar mı Zarrab bu gizli bilgi ve belgelere nasıl ulaştı? Zarrab MİT müsteşarı değildi. Acaba o ödül törenlerinin kulislerinde mi siz paylaştınız?”

“SİYASİ SIKIŞMIŞLIĞINI AŞMAK ÜZERE SÖYLEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bazı iş adamlarının varlıklarını yurtdışına taşıdıklarına dair duyumlar aldığını açıklaması ve Bakanlar Kurulu’ndan buna izin verilmemesini istemesi hakkında konuşan HDP’li Yıldırım, “Kendileriyle ilgili dışarıya kaçırılmış paranın ancak bu kadar beceriksiz bir şekilde üstünün kapatılıp gündemin değiştirilmesi olabilir. Man adasında açığa çıkan belgelerle ortaya konan paradan kaynaklı siyasi sıkışmışlığını aşmak üzere söylediğini düşünüyorum ama mızrak çuvala sığmıyor işte” dedi.

“BU ÜLKENİN BEYTÜLMALI ÇALINMIŞ”

ABD’de yargılanan Rıza Sarraf’ın ifadeleri üzerine Türkiye’deki Bakanların ve bürokratların yeniden yargılanmasının mümkün olup olmadığı yönündeki soruya cevap veren HDP’li Yıldırım, şöyle konuştu:

“Eğer bunu mevta Başbakan’ın cümlesi üzerinden söylüyorsanız adama sorarlar, şimdi çıkmış, ‘Hesap vermesi gerekenler hesap vermelidir’ kendisi bu ülkede iki yıl Başbakanlık yaptı. Hiç böyle bir şey aklına geldi mi? Zarrab Amerika’da tutuklandığı zaman Başbakan, Davutoğlu’ydu. Biz hukukun bazı suçlar iddialarının zaman aşımına sahip olmadığını düşünüyoruz. Bu ülkenin beytülmali çalınmış, bu ülkenin mal varlıkları uluslararası ticari dolaşıma rüşvet biçiminde sokulmuş bunun zaman aşımı yoktur. Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim ki ülkenin savcıları susmuş dillerini yutmuşlar kalem kalkmıyor. Eğer siyasi iktidar kendi üzerine düşmüş olan bu kara lekeden kurtulmak istiyorsa, o dönemki siyasetçiler, bakanlar ve bütün bürokratların yargılanmasının önünü açmalıdır. Bunlar yargılanmıyor ise siyasi iktidar üzerindeki sis perdesi giderek yoğunlaşacak ve bu konudaki iddialar gerçekmiş algısına daha fazla dönüşecektir.”

(ANKA)