İktidar, yaz saati gibi uygulamaları dahi KHK'lerle düzenleme yoluna giderken, bundan cesaret alan yandaşlar da hukuku takmamaya başladı. Hukukçular, “Artık yargı başkalaştı” diyor

İktidarı da yandaşı da artık yargıyı takmıyor

UĞUR ŞAHİN
ugursahin@birgun.net
@uugurs

Hukukun üstünlüğü endeksinde 113 ülke arasında 99’unculuğa gerileyen Türkiye’de hukuk sistemi AKP eliyle yok edildi. Başta AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP’li yetkililer çeşitli kereler Anayasa Mahkemesi dahil yargı kararlarını takmayacaklarını ifade etti. Erdoğan’ın, “Yargı milletin seçtiği hükümete, siyasete, Meclis'e, milli iradeye istikamet çizemez, dayatma yapamaz” sözleri bir referans olurken, AKP- yargı ilişkisini tüm yalınlığıyla özetleyen sözler ise 16 Nisan’daki şaibeli referandum öncesinde AKP Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu’dan geldi.

Ensarioğlu katıldığı bir programda ‘yasama, yürütme ve yargının’ AKP’nin elinde olduğunu söylemiş ve yeni anayasayı ile başkanlık sistemini savunmuştu. Erdoğan’ın baş danışmanlarından Burhan Kuzu da, Ensarioğlu’na “Oğlan bizim, kız bizim” diyerek destek vermişti. Son olarak Enerji Bakanı Berat Albayrak da Danıştay kararına rağmen yaz saati uygulamasında değişikliğe gitmeyeceklerini söyledi. İktidardan cesaretle yandaşlar da yargı kararlarını açıkça ihlal ederken, yandaş şirketler, bürokratlar, yerel idareciler mahkeme kararını tanımamaya başladı.

Nasıl olsa yargıdan bir şey çıkmaz algısı
AKP iktidarının yargıyı by pass eden tavrı nedeniyle yargıya olan güvensizlik yüzde 80’lere çıkarken, “mahkemeye gitmenin, dava açmanın” bir işe yaramayacağına inanan yurttaşlar yargıya başvurmaktan kaçınıyor. “Nasıl olsa yargıdan bir şey çıkmaz” algısının oluşması en çok iktidara, yandaş şirketlere, bankalara, bürokrasiye yaradı. Bu durumdan cesaret alan şirketler, kurumlar ve bürokrasi keyfi kararlara imza atmaya başladı.

Yandaş şirketler, bankalar cesaretlendi
Bankalar, Danıştay’ın kararına uymayarak kredi kartıyla yapılan fatura ödemelerinden haksız yere 'hesap işletim ücreti' almaya devam etti. Şirketler, doğayı talan eden HES’ler, madenler, santrallara ilişkin verilen ‘yürütmeyi durdurma’ kararını tanımadı; inşaatlara ve ‘üretim’e ara vermedi. Bakanlıklar da, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kararına uymamaya devam ediyor.
Danıştay, enerji tasarrufu gerekçesiyle hayata geçirilen ve ülkeyi ‘karanlığa gömen’ yaz saati uygulamasının sürekli hale gelmesine dair Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurdu ancak Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Danıştay’ın yürütmeyi durdurmasına rağmen yaz saati uygulamasının süreceğini ve gerekli yasal düzenlemenin Kanun Hükmünde Kararname’yle yapılmasının planlandığını söyledi. Danıştay kararına uymamak için bir açıklama da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Damat Berat Albayrak’tan geldi: “Bu konuda usul ile ilgili düzenleme yapılacak.”

Tek güç yürütme
Avukatlar Bahri Belen ile Ömer Kavilli Siyasallaştırılan yargıya ilişkin BirGün’e konuştu. Avukat Kavilli’ye göre, yasama ve yargı gücü siyasi iktidar tarafından fiilen yok edilmiş durumda. Kavilli, “Şu anda sadece yürütme gücü var” diyor ve ekliyor: “Yargı şu anda başkalaşmış bir durumda. Artık bir kâğıt parçası size delil olarak gösterilebilir. Yani, ‘kendi suçsuzluğunu ispat etmediğin sürece suçlusun’ algısı var. İşte böyle bir süreçten geçildiği zamanda, kazara yönetenlerin hoşuna gitmeyen bir karar çıkarsa, siyasi güç sahipleri kararı yerine getirme ödevi altındayken bunu yerine getirmiyor. Ben duruşmalarda hukuksuzlukla karşılaştığım zaman, hukuki kurallardan bahsediyorum ve bu yüzden bugüne kadar 16-17 kez yargılandım.”
Yargı kararlarına bütün erkler uymak zorunda
Avukat Bahri Belen, “Mahkemenin vereceği karar siyasi bir davaysa sonucu mahkemeler değil, siyaset belirliyor” diyerek başlıyor sözlerine. Hukuk devletinin olmadığı ülkede, demokratik bir toplum olamayacağının altını çizen Avukat Belen, şu değerlendirmede bulunuyor: “Anayasa’nın 138’inci maddesinin son fıkrası çok açık: ‘Yani yargıya hiç kimse müdahale edemez, Meclis bile edemez.’ Yargı kararlarına devletin bütün erkeleri uymak zorundadır. Danıştay’ın verdiği karara Yargıtay’ın diğer üyeleri de uymak zorunadır. Yerel mahkemenin verdiği karara herkes uymak zorundadır. Bu zaten kuvvetleri ayrılığının ve hukuk devletinin temel taşıdır. Bu bakımdan yargı kararlarına uyma konusundaki tutum, o toplumun hukuk devleti mi, yoksa hukuk devleti değil mi sorusunun turnusol kağıdıdır.”